Meme kanserinde erken teşhis hayat kurtarıyor

<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj2u0BAz7B8Loyy_Ldy6MVxJnrJVPmRhyphenhyphen7gBJdKP7qX9tpkjbSIoP-fyTVpcVuxEvlViGHPQ9Yk6bIl3ACcWQjAo_SdIzDkZVmitsr31YYdiMyhqzN5sMMmCrhc3x0ZB7gMN9DcnO_yC1py/s1600/Meme+kanserinde+erken+te%C5%9Fhis+hayat+kurtar%C4%B1yor.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="266" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj2u0BAz7B8Loyy_Ldy6MVxJnrJVPmRhyphenhyphen7gBJdKP7qX9tpkjbSIoP-fyTVpcVuxEvlViGHPQ9Yk6bIl3ACcWQjAo_SdIzDkZVmitsr31YYdiMyhqzN5sMMmCrhc3x0ZB7gMN9DcnO_yC1py/s1600/Meme+kanserinde+erken+te%C5%9Fhis+hayat+kurtar%C4%B1yor.jpg" width="400" /></a><b><span style="color: #cc0000;">Her yıl, bir milyonun üstünde kadına meme kanseri teşhisi konulduğu günümüzde, bilinen tedavi yöntemlerinin dışında farklı yaklaşımlar aranıyor. </span></b><br /><br />4 temel tedavi prensibinin benimsendiği kanser türü olan meme kanserinde uygulanan tedavi yöntemi de, hastalığın evresine göre değişebiliyor. Bu da erken teşhisin yanı sıra, en düşük dozda mamografiyle en güvenli sonucu elde ederek başlayan tedavi sürecini öne çıkarıyor.<br /><br />Kadınlar arasında en sık görülen kanser türlerinden biri olan meme kanseri, her ne kadar sık görülse de erken teşhis edildiğinde tedaviye en kolay cevap veren hastalıklardan biri olarak ön plana çıkıyor. Bir tümör ne kadar erken teşhis edilirse, hayatta kalma şansı da o kadar yüksek oluyor. Erken teşhiste beş yıllık hayatta kalma oranı yüzde 98’e kadar çıkıyor. Bugün 4 farklı yöntemin uygulandığı meme kanseri tedavisinde erken teşhisin yanı sıra en düşük dozda mamografi aracılığıyla elde edilen en kaliteli sonuçlar, tedavinin en doğru yol haritasını ortaya koyuyor. Sağlığa sadece teknoloji değil hastalar ve sağlık profesyonelleri açısından yaklaşan Philips, geliştirdiği MicroDose Mamografi ile meme kanserinde erken teşhis ve tedavide düşük dozun önemine dikkat çekiyor. <br /><br />Tüm görüntüleme ve tanı yöntemleri arasında meme kanserini en erken saptayabilen yöntem mamografi, tümörleri dokunarak tespitten üç yıla kadar daha önce ortaya çıkarabiliyor. Ancak bu noktada Tıp dünyasında mamografinin radyasyona dayalı bir teşhis yöntemi olması dolayısıyla yüksek doz radyasyon içerdiğine ilişkin tartışmalar yaşanabiliyor. Düşük dozlu MicroDose Mamografi, diğer dijital mamografi sistemlerine kıyasla yüzde 18 ile 50 arası bir doz azaltımı anlamına geliyor. <br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiu4P7lFitAOde5E1gJEukFrlLY0HCw3-ggTdppVLzanKQtkhmKshOT8Y3E7g4GHwzIG_0nTvzP49nUhBW69zYlOYWzam-nvIvsi_2v9SLQLXc0RjPqhrpTN9y1GtJbFutIec0vzGfKcS1D/s1600/Meme+kanserinde+erken+te%C5%9Fhis+hayat+kurtar%C4%B1yor1.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="213" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiu4P7lFitAOde5E1gJEukFrlLY0HCw3-ggTdppVLzanKQtkhmKshOT8Y3E7g4GHwzIG_0nTvzP49nUhBW69zYlOYWzam-nvIvsi_2v9SLQLXc0RjPqhrpTN9y1GtJbFutIec0vzGfKcS1D/s1600/Meme+kanserinde+erken+te%C5%9Fhis+hayat+kurtar%C4%B1yor1.jpg" width="320" /></a>19-20 Ocak 2013 tarihlerinde İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenecek “Meme Kanserinde Yeni Yaklaşımlar Eğitim Toplantısı İstanbul 2013” kapsamında Türkiye’ye gelecek, medikal tarama alanında dünya çapında bir uzman olan Sectra Mamea AB’nin kurucularından Prof. Mats Danielsson, düşük doz ve erken teşhisin önemini vurguluyor.<br /><br />Radyasyona karşı hassas olan meme dokusu için düşük dozun öneminin büyük olduğunu söyleyen Danielsson, MicroDose Mamografi’nin potansiyel anormallikleri saptamak için mükemmel görüntüleri düşük radyasyon dozunda aldığını belirtiyor. MicroDose Mamografi’nin kaliteli görüntünün yanı sıra, ortalama yüzde 40 doz azaltımı sağladığını vurgulayan Danielsson, MicroDose Mamografi’nin dünya çapında 24’ten fazla ülkede, düşük dozlu mamografi için kullanılan bir röntgen cihazı tipi olduğunu, İsviçre’nin Cenevre kentindeki CERN Laboratuarı ile İsveç’in Stockholm kentindeki KTH Kraliyet Teknoloji Enstitüsü tarafından yapılan araştırmalara dayanan foton sayımı adlı benzersiz tekniği kullandığını söylüyor. <br /><br />

Meme kanserinde erken teşhis hayat kurtarıyor

Her yıl, bir milyonun üstünde kadına meme kanseri teşhisi konulduğu günümüzde, bilinen tedavi yöntemlerinin dışında farklı yaklaşımlar a...

Devamı »

Kol sıkılaştırma egzersizleri

<div><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEht1AXKlMsyIaLvZF5Dt2Ldn1mPGNWUzErBIOhafon29CSm2Mba1y_zPA4wVELMCexkOXpGpJNGM9Ydhocjf_tynQYgS5BsyvDLzIYFlSzIAsq3Is1gIjhiYiZnne9xcSBzKB8b6S5kgFoP/s1600/kol_sikilastirma_egzersizleri_3493-69.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="213" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEht1AXKlMsyIaLvZF5Dt2Ldn1mPGNWUzErBIOhafon29CSm2Mba1y_zPA4wVELMCexkOXpGpJNGM9Ydhocjf_tynQYgS5BsyvDLzIYFlSzIAsq3Is1gIjhiYiZnne9xcSBzKB8b6S5kgFoP/s320/kol_sikilastirma_egzersizleri_3493-69.jpg" width="320" /></a><b><span style="color: #cc0000;">İlerleyen yaşlarda ve kilo fazlalıklarında ortaya çıkan ve kadınların kabusu haline gelen kol sarkmalarını engellemek için uzmanlar, kol sıkılaştırma egzersizlerini tavsiye ediyor.</span></b><br /><br />İşte 30′lu yaşlarda başlayan ve 40′lı yaşlarda iyice belirginleşen sarkık kollara karşı yapılabilecek kol egzersizleri.<br /><br /><b>Kolları sıkılaştırma yolları</b><br /><br />Sağlığınız için yapacağınız bu egzersizlerle omuz, sırt, göğüs ve kol kaslarınız canlanacak. Bu egzersizleri haftada sadece 2 kez yaparak kol kaslarınızı ve derinizi sıkılaştırabileceksiniz.<br /><br /><b>Kolunuzu bükün</b><br /><br />Dizlerinizi ve karnınızı yavaşça eğilin. İki elinize de 5-10 kiloluk ağırlık alın hem sağ hem de sol kolunuzu sırayla bükün. Bu hareketi günde 15 kere uygulayın.<br /><br /><b>Kolunuzu uzatın</b><br /><br />Bir ayağınız önde bir ayağınız arkada olacak şekilde bükün. Vücudunuzu sol elinizle bacağınızdan destek alarak az öne doğru eğin. Sağ elinize 3 ya da 5 kilo civarında bir ağırlık alın ve sağ kolunuz yere paralel olsun. Kolunuzu arkaya doğru gerin ve bu hareketi 15 kez tekrarlayın.<br /><br /><b>Üst sırt kasları</b><br /><br />Elinizde bulunan bir sandalyeye oturun bacaklarınızı kapalı tutun, her bir elinize 5 kiloluk ağırlık alın. Ellerinizi omzunuza yakın şekilde tutun ve yavaşça kollarınızı açıp kapayın. Bu hareketi 10 kez tekrarlayın. Haftada en az 15 kere yapmanız sizin için iyi olacaktır.<br /><br /><b>Karın ve kalça</b><br /><br />Sağ ayağınız önde, sol ayağınız arkada bükülü bir şekilde olacak ve karınızı hafif eğin. Sağ elinizi, sağ bacağınıza destek almak için koyun. Sol elinizde 3-10 kiloluk ağırlık olsun. Vücudunuzu hafif öne eğerek sağ bacağınızı öne doğru gerin. Bu hareketi günde 15 kez yapın.</div><div></div>

Kol sıkılaştırma egzersizleri

İlerleyen yaşlarda ve kilo fazlalıklarında ortaya çıkan ve kadınların kabusu haline gelen kol sarkmalarını engellemek için uzmanlar, kol...

Devamı »

Büyük Memeler Sadece Kadınların Problemi Değil!

<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgicSTytasPtUgkP3LUC9EnwCjKd45bb3Pq0rULgCLpdiW07tbQiQNu982VkDDVNOJIF9Qe7nXVVHnkPqS8bUXbL19mmHxV-hDwABKVzcOR2Fe0mXx-JSIPu0BGsmp_zbuHxwaEcGo2twk/s1600/estetik1(19).jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgicSTytasPtUgkP3LUC9EnwCjKd45bb3Pq0rULgCLpdiW07tbQiQNu982VkDDVNOJIF9Qe7nXVVHnkPqS8bUXbL19mmHxV-hDwABKVzcOR2Fe0mXx-JSIPu0BGsmp_zbuHxwaEcGo2twk/s1600/estetik1(19).jpg" /></a><b><span style="color: #cc0000;">Büyük memelerini saklamak için bol giysiler giyen ya da denize girmekten kaçınanlar sadece kadınlar değil! Günümüzde erkekler de ciddi anlamda büyük meme problemiyle karşı karşıya...</span></b><br /><br />Hisar Intercontinental Hospital Estetik Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Hakan Özdemir’le erkeklerde görülen ve giderek artış gösteren jinekomastiyi konuştuk.<br /><br /><b>Jinekomasti Hayatınızı Engellemesin!</b><br /><br />Erkeklerde de meme dokusu vardır; ancak kadınlarda olduğu kadar gelişmemiştir. Jinekomasti, erkeklerdeki meme dokusunun kadınlarınki gibi büyümesidir. Meme dokusu içinde sadece yağ dokusu artışı varsa yalancı jinekomasti olarak adlandırılır. Dünyada, erkeklerin %20-30’unun az ya da çok jinekomasti sahibi olduğu tahmin ediliyor. Jinekomasti anneden geçen östrojen hormonları nedeniyle yeni doğanlarda, hormon düzensizlikleri nedeniyle ergenlik çağında ve 50 yaş üzeri erkeklerde %70’e varan daha yüksek oranda görülebilir. Türkiye’de jinekomasti nedeniyle denize giremeyen, giysilerini bol seçen ve bu nedenle ameliyat ihtiyacı duyan erkek sayısında da son yıllarda ciddi artış bulunuyor.<br /><br /><b>Erkeklerde Meme Dokusunun Büyümesine Neden Olan Faktörler</b><br /><br />• Bazı ilaçlar (AIDS tedavisi ilaçları, depresyon ilaçları, kas yapmayı artırıcı anabolik steroid kullanımı, kemoterapi ilaçları, kalp ilaçları, prostat ilaçları, mide ülseri tedavisi ilaçları),<br />• Bağımlılık yapıcı etkisi yüksek olan bazı uyuşturucuların kullanılması,<br />• Alkol kullanımı, <br />• Tiroid rahatsızlıkları, <br />• Erkeklerde testis fonksiyonlarındaki yetersizlikle ortaya çıkan Hipogonadizm Hastalığı, <br />• Böbrek veya karaciğer yetmezliği, <br />• Beslenme yetersizliği, <br />• Çeşitli tümörler, <br />• Obezite, jinekomastiye neden olabilir.<br /><br /><b>Östrojen İçeren Ürünlerden Uzak Durun!</b><br /><br />Kadınlarda meme gelişimin artırıcı hormon olan östrojen benzeri maddeler (fitoöstrojenler) içeren pek çok ürün fazla tüketildiğinde jinekomasti yapabilir. Bu ürünlerden en önemlisi soyadır. ABD’de yayınlanan bir araştırmada soya sütü kullanan, 6 aydır her iki göğüs dokusunda büyüme olan erkek bir hastanın, azalmış cinsel istek ve ereksiyon problemi yaşadığı ve soya kullanmayı kesmesinden sonra şikayetlerinin geçerek hormon seviyelerinin düzeldiği görülmüş.<br /><br /><b>Soya Hayatımızın Her Alanında Var!</b><br /><br />Soya; un, süt, yoğurt ve peynir, dondurma, dondurma külahı, pasta, bisküvi, kek, hayvan yemi, yeşil gübre, ilâç, boya, kâğıt, kemiksiz et, kahve, salça, sabun, plastik maddeler, lastik, alkol, yağ, margarin, soya unu, ekmek, makarna, tarhana, leblebi, çocuk maması yapımının yanı sıra, boya, muşamba, tutkal, inşaatlarda kullanılan macun, fungusit ve pestisit, antibiyotik, dizel yakıt, boya, matbaa mürekkebi gibi daha birçok sanayi ve eczacılık ürünü imalatında kullanılıyor. Ayrıca büyükbaş ve küçükbaş hayvanlar ile kümes hayvanları için önemli bir yem kaynağı. Pek çok hayvan, soya ürünü içeren yemlerle besleniyor. Bu da gösteriyor ki yediğimiz içtiğimiz pek çok üründe ve kullandığımız sanayi ürünlerinde, hayatımızın pek çok anında soya ürünleri ile karşı karşıyayız. Ancak soya ürünlerinin bilinçli ve sınırlı tüketilmesi gerekir. Çünkü soya ve GDO’lu soya ürünleri jinekomasti yapması yanında pek çok başka yan etkilerini ilerleyen yıllarda gösterebilir. Bu nedenle GDO’lu ürünlerden kaçınılmalı, mümkün olduğunca dengeli beslenilmelidir.<br /><br /><b>Jinekomastiyi Küçültmek İçin...</b><br /><br />• Brokoli, Brüksel lahanası, şalgam, kırmızı turp, lahana, karnabahar gibi vücutta östrojenin atılmasını kolaylaştıran yiyecekleri tüketin. <br />• Kalsiyum içeren yiyecekler östrojen alımını düzenler. <br />• Çinko (istiridye, kırmızı et) ve fasulye testosteron seviyesini artırır.<br />• Zerdeçal (hint safranı) kullanımının da jinekomastiyi küçültebileceği belirtilmektedir.<br /><br />Tüm bu bitkisel ürünlerin jinekomastiyi doğal olarak düzeltebileceği belirtilse de, bilimsel olarak kanıtlanmış, doğal ve etkili bir tedavi yöntemi yoktur. Kalıcı jinekomastinin tedavisinde çoklukla liposuction ve diğer cerrahi metodlar en etkili tedavi olarak kullanılır. Bu yöntemler çoğu zaman çok ufak bir kesi ya da delik vasıtasıyla uygulanabilir. Ameliyatın ertesi günü hasta günlük hayatına dönebilir ve iz kalmaz. Çok ciddi meme deformitesi olan erkeklerde ise nadiren de olsa kadın meme küçültme ameliyatlarındaki cerrahi yöntemler gerekebilir.<br /><br />

Büyük Memeler Sadece Kadınların Problemi Değil!

Büyük memelerini saklamak için bol giysiler giyen ya da denize girmekten kaçınanlar sadece kadınlar değil! Günümüzde erkekler de ciddi a...

Devamı »

Çanta Seçimi Nasıl Olmalı ?

<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: left; margin-right: 1em; text-align: left;"><tbody><tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgIHCo2LbY5sRVgdL2BO3ESchxu97QpF5pRxm5-EIvh6qfFrNQ1aScFmeb0De0Zp4HnOb5U_bH0QOUmeos286N-I52x6dlIKONpy18V6D3gMZ9JCWFYvicMxOZ0efp8jQ0e9XPRQERukvA/s1600/%C3%87anta+Al%C4%B1rken+Nelere+Dikkat+Etmeli.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img alt="Çanta Seçimi Nasıl Yapılmalı, Çanta Alırken Nelere Dikkat Etmeliyiz " border="0" height="179" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgIHCo2LbY5sRVgdL2BO3ESchxu97QpF5pRxm5-EIvh6qfFrNQ1aScFmeb0De0Zp4HnOb5U_bH0QOUmeos286N-I52x6dlIKONpy18V6D3gMZ9JCWFYvicMxOZ0efp8jQ0e9XPRQERukvA/s1600/%C3%87anta+Al%C4%B1rken+Nelere+Dikkat+Etmeli.jpg" title="Çanta Seçmenin Püf Noktaları,Çanta Alırken Nelere Dikkat Etmeli" width="320" /></a></td></tr><tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Çanta Alırken Nelere Dikkat Etmeli</td></tr></tbody></table><div style="text-align: center;"><span style="color: red;"><u><i><b>Çanta Seçimi Nasıl Olmalı ?</b></i></u></span></div><div style="text-align: justify;"><i><b>Çanta Seçmenin Püf Noktaları,Çanta Alırken Nelere Dikkat Etmeli,Çanta Seçimi Nasıl Yapılmalı, Çanta Alırken Nelere Dikkat Etmeliyiz </b></i></div><div style="text-align: justify;">Kadınların ve hatta son zamanlarda erkeklerin vazgeçilmez aksesuarlarından bir tanesi olan çantalar olmadan artık dışarıya adım atmıyoruz. Üstelik bu aksesuara da dünyanın parasını ödüyoruz. </div><a name="more"></a>Özellikle hanımlar her kıyafete, her ayakkabıya uygun çeşit çeşit çanta alıyorlar. Peki çanta seçimini doğru yapıyor muysunuz ? Çanta alırken nelere dikkat etmeliyiz ? Gelin bu soruların cevaplarını hep birlikte görelim..<br /><div style="text-align: justify;"><u><i><b>Çanta Seçmenin Püf Noktaları,Çanta Alırken Nelere Dikkat Etmeli,Çanta Seçimi Nasıl Yapılmalı, Çanta Alırken Nelere Dikkat Etmeliyiz  </b></i></u></div><div style="text-align: justify;"><i><u><b>Alacağınız Çantanın Boyutları Nasıl Oalmalı ? </b></u></i></div><div style="text-align: justify;">Alacağınız çantanın en önemli özelliği, yanıznızda olmasını istediğiniz eşyaların hepsini alabilme kapasitesinde olmasıdır. Çünkü, kadınları yaşları ilerledikçe çantaların ebatları da büyüyor.. Bunun için çanta alırken eşyalarınızın çantanın içine sığıp sığmadığını kontrol etmelisiniz. </div><div style="text-align: justify;"><u><i><b>Çantanınızn ebatıyla ilgili diğer bir önemli konu ise; </b></i></u></div><div style="text-align: justify;">Çanta boyutlarının kıyafetiniz ve katılacağınız davetlerle de ilgisi vardır. Bir düğüne giderken yanınıza kocaman, bavulumsu bir çanta alamazsınız değil mi?</div><div style="text-align: justify;"><u><i><b>Çanta Kaç Bölümdem Oluşmalıdır ?</b></i></u></div><div style="text-align: justify;">Kadınlar genellikle çantalarının içinde aradıklarını kolayca bulamazlar. Hem çantalarına çok fazla şey koyduklarından hem de çantalarındaki gözler yetersiz olduğundan, çantalarda ev anahtarı bulmak kadınların gün içerisinde yaptığı en zor şey.</div><div style="text-align: justify;">Eğer dağınık bir çantaya sahipseniz içinde fazla bölmeleri olan bir çanta kullanmayı ve eşyalarınızı çantanın gözlerine yerleştirmeyi deneyin. Bu şekilde telefonunuz çaldığında kolayca bulabileceksiniz.</div><div style="text-align: justify;"><u><i><b>Hangi Malzemeden Üretilmiş Çantaları Tercih Etmek Gerekir ?</b></i></u></div><div style="text-align: justify;">Çantanızın seçiminde etkili olan bir etken de çantanızın yapımında kullanılan materyaldir. Eğer çantanızı dayanıklı bir kumaştan veya hakiki deriden seçerseniz çantanızı daha uzun süre kullanabilirsiniz.</div><div style="text-align: justify;">Deri Çantalar daha çok kış ayları için uygundur. Kumaş çantalar ise ; ilkbahar ve yaz aylarında kullanmak için ideal. Kavurucu yaz sıcağında kolunuza yapışıp sizi rahatsız etmez fakat çabuk kirlenir. Ve zamanla çantanız içindeki ağırlığa dayanamaz ve yırtılır. Bu gibi tatsız durumlarla karşılaşmamak için farklı materyallerin kullanıldığı işlevsel tasarımları tercih edebilirsiniz.</div><div style="text-align: justify;"><u><i><b>Ne Renk Çantaları Tercih Etmek Gerekir ?</b></i></u></div><div style="text-align: justify;">Çantanızın rengi tabii ki çok önemlidir. Eğer çok kullanacağınız bir çanta olmasını istiyorsanız genellikle dolabınızda hangi renkleri ağırlıkta olduğunu düşünerek seçim yapmanızda fayda vardır.. Eğer muhteşem canlılıkta turuncu, pembe ya da yeşil gibi renklerde çantalar bazı kombinlerle stilinizi geliştirse de her istediğinizde kullanamazsınız.</div><div style="text-align: justify;">Günlük kullanım için bir çanta alıyorsanız, genellikle bej, gri ya da siyah gibi kullanışlı renkleri tercih etmenizi tavsiye ederiz.</div><div style="text-align: justify;"><u><i><b>Çanta Fiyatlarının  Önemi</b></i></u></div><div style="text-align: justify;">Çanta fiyatu en önemli etkenlerden bir tanesi. Uzun süreli kullanmak istediğiniz çanta için kalteli ve dolayısıyla pahalı bir çanta tercih etmenizde hiç bir sakınca yoktur. Fakat bir iki defa kullancağınız bir çanta için de dünyanın parasını vermeye hiç gerek yok öyle değil mi ?</div><div style="text-align: justify;"><span style="color: red;"><u><i><b>Çanta Seçmenin Püf Noktaları,Çanta Alırken Nelere Dikkat Etmeli,Çanta Seçimi Nasıl Yapılmalı, Çanta Alırken Nelere Dikkat Etmeliyiz  </b></i></u></span></div>

Çanta Seçimi Nasıl Olmalı ?

Çanta Alırken Nelere Dikkat Etmeli Çanta Seçimi Nasıl Olmalı ? Çanta Seçmenin Püf Noktaları,Çanta Alırken Nelere Dikkat Etmeli,Çanta Seçimi ...

Devamı »

Fit Kalmanın Püf Noktaları

<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: left; margin-right: 1em; text-align: left;"><tbody><tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj0fktgNzNcznUhn0-KR_ujx7lRMO2PlgbCF8wIo7to64iryHchezKAoTZZg78eHAXZOOgClMdNVibtF5yPkKi7HFWKZr09A9MkSyQ-8HGAZzbhnGqgFqC77-qnOVuDgZkQErAcqezejoM/s1600/Fit+Kalman%C4%B1n+Yollar%C4%B1.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img alt="Fit Bir Vücuda Sahip Olmak,Fit Bir Vücuda Sahip Olmak İçin Yapılması Gerekenler" border="0" height="175" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj0fktgNzNcznUhn0-KR_ujx7lRMO2PlgbCF8wIo7to64iryHchezKAoTZZg78eHAXZOOgClMdNVibtF5yPkKi7HFWKZr09A9MkSyQ-8HGAZzbhnGqgFqC77-qnOVuDgZkQErAcqezejoM/s1600/Fit+Kalman%C4%B1n+Yollar%C4%B1.jpg" title="Fit Kalmanın Yolları,Evde Fit Kalmanın Yolları,Ofiste Fit Kalmanın Yolları" width="200" /></a></td></tr><tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Fit Kalmanın Yolları</td></tr></tbody></table><div style="text-align: center;"><span style="color: red;"><u><i><b>Fit Kalmanın Püf Noktaları</b></i></u></span></div><div style="text-align: justify;"><i>Fit Kalmanın Yolları,Evde Fit Kalmanın Yolları,Ofiste Fit Kalmanın Yolları,Fit Bir Vücuda Sahip Olmak,Fit Bir Vücuda Sahip Olmak İçin Yapılması Gerekenler</i></div><div style="text-align: justify;">Diyet ve egzersizlerle istediğiniz kiloya geldiniz ve fit bir vücuda sahip olduğunuzu düşünüyorsunuz. Ya da daha fit bir vucuda sahip olmak istiyorsunuz ve bunun için yapmanız gerekenler konusunda bilgi sahibi değilsiniz. O halde tam yerindesiniz diyebilirim. Çünkü bu makalemizin konusu Fit kalmanın püf noktaları..Fit kalmanın yolları nelermiş hep birlikte görelim..</div><a name="more"></a><br /><i>Fit Kalmanın Yolları,Evde Fit Kalmanın Yolları,Ofiste Fit Kalmanın Yolları,Fit Bir Vücuda Sahip Olmak,Fit Bir Vücuda Sahip Olmak İçin Yapılması Gerekenler</i><br /><br /><div style="text-align: justify;"><h4>Vücudunuzla İletişim Kurun </h4></div><div style="text-align: justify;">Aynanın karşısına geçin ve genel vücut proporsiyonunuzu değerlendirin. Omuz ve kalça yükseklikleri, kafanızın gövdenizin orta hattında bulunup bulunmadığı gibi detaylar kısaca simetri önemlidir. Yoga veya germe yaparken vücudunuzun nasıl çalıştığını anlayın. Bu aktiviteler sırasında vücut sıvılarınızı nasıl harekete geçtiğini öğrenin.</div><div style="text-align: justify;"><h4>Evde Yapacağınız Egzersizlerle Kaslarınızı Çalıştırın</h4></div><div style="text-align: justify;">Basitçe kendi vücut ağırlığınız ile yaptığınız egzersizler daha iyi bir vücuda sahip olmanızı sağlar. Push-up, squat, karın ve sırt kuvvetlenme gibi egzersizleri evde kolaylıkla yapabilirsiniz. Hafta 2 veya 3 olmak üzere 10-20 tekrar ve  3 set olarak egzersizleri yapın.</div><div style="text-align: justify;"><h4><span style="font-weight: normal;">Kardio Antrenmanını Mutlaka Yapın </span></h4>Eğer gerçekten vücudunuzu şekillendirmekte kararlıysanız, egzersiz programınız haftada 3 ila 5 kere, toplamda, 30-60 dakikalık bir aralıkta orta seviyede aerobik egzersiz içermek zorundadır. Bu egzersizler, solunumu hızlandırarak dokulara daha fazla oksijen gitmesini sağlar.  Vücudunuzun yeniden şekillenmesi ve esnekliği için egzersizlerin öncesi ve sonrasında germe işlemi mutlaka yapılmalıdır. Joging, yüzme, bisiklet, tenis veya squash gibi spor aktivitelerini deneyebilirsiniz. .</div><div style="text-align: justify;"><h4>Sen Ne Yersen Vücudun da Onu Yansıtır</h4></div><div style="text-align: justify;">Bu son derece gerçektir.  Eğer hedefiniz sıkı, fit ve mükemmel görünmekse dürüstçe söylemek gerekirse her gün ağzınıza ne koyduğunuzun farkında olmalısınız. Tabi ki kendinizi kontrol altında tutarken egzersizler sırasında ve günlük yaşantınızda size yeterli seviyede enerji sağlayacak yiyecekleri tüketmeniz gereklidir. Fakat etkisi hızlı geçen, fazla vaatlerde bulunan moda diyetlerden kaçınmanızda fayda var. Çünkü vücudun dış görüntüsü kadar içsel durumu da son erece önemlidir. Sağlıklı ve dengeli beslenmek fit kalmanın en önemli kuralıdır. </div><div style="text-align: justify;"><h4>Vücut tipinizi tanıyıp Ona Göre Kıyafet Seçin </h4></div><div style="text-align: justify;">Güzel kıyafetler giymek motivasyon açısındn önemlidir. Kilo aldığınız dönemlerde salaş bol ve sze yakışmayan kıyafetler yerine, vücut tipinize uygun şık kıyafetler giyin.</div><div style="text-align: justify;"><h4>Vücudunuzun Bir Bütün Olduğunu Unutmayın</h4></div><div style="text-align: justify;">Çoğu insan vücudunu bölgelere ayırı ve ona göre yargılar, fakat vücudumuz bir bütündür. Kimi bacaklarını beğenmez, kimi göğüslerini,kimi dudaklarını.. Bu liste uzar gider.. Bedeninizi sadece negatif gördüğünüz tarafları ile değil, bir bütün olarak değerlerin. Vücudunuzun beğendiğiniz kısımlarını ortaya çıkaracak kıyafetler seçin.</div><div style="text-align: justify;"><h4>Pozitif Olmak Çok Önemlidir </h4></div><div style="text-align: justify;">Vücudunuzun nasıl göründüğü daha çok algıyla ilgili bir konudur.  Eğer vücudunuzun iyi olmadığını düşünerek yürüyorsanız vücudunuz ve dış görünüşünüz bunu yansıtır. O yüzden her sabah evden bir gülümseme ile ayrılın ve en iyi tavrınızı takının. Duruşunuz ve tavrınız görünüşünüzü belirler. Yürürken ve ayakta dururken kendinize güvenli bir tavır sergileyin. Vücudunuzun bu şekilde daha farklı göründüğünü sizde çok şaşırarak göreceksiniz. </div><div style="text-align: justify;"><h4>Kendinizi Şımartarak Ödüllendirin</h4></div><div style="text-align: justify;">Vücudu şekle sokmak için en önemli unsurlardan bir tanesi egzersizdri. Eğer siz de günlük egzersiz yapmak konusundaki kararlılığ gösterbiliiyorsanız, keninizi şımartma zamanı gelmiş demektir. Mesela kendinize güzel bir masaj hediye edin. Hem kendinizi hem de vücudunuzu şımartın.Eğer masaj için yeterli zaman ve bütçeniz yok ise, küvetinizi doldurun ve suyun rahatlatıcı etkisinin tadını çıkarın.</div><div style="text-align: justify;"><h4>Kendinizi Ve Vücudunuzu Kıymetli Görün </h4></div><div style="text-align: justify;">Her insanın başka bir genetik yapı, vücut şekli ve ölçüsü ile doğduğunu hatırlayın. Sizin vücudunuz da tıpkı sizin gibi eşsiz.. Siz bunu böyle gördüğünüz sürece insanlarda böyle görecektir. </div><div style="text-align: justify;"><h4>Tüm Çabalarınızın İlerlemesini Takip Edin<u><i><b> </b></i></u></h4></div><div style="text-align: justify;">Fit bir vücuda sahip olmaya karar verdiğiniz andan itibaren, öncelikle göğüs bel çevresi ve kalça çevresi ölçülerinizi alıp bir yere not edin. Kilonuzu not alın. İlk halinizin fotoğrafını çekin. Bu süre içinde vücudunuzdaki gelişmeleri takip etmenizi öneririm. Egzersizleri yapma süre ve sayınızı bir yerlere not edin ve her ay karşılaştırın. Bu şekilde ilerlemeyi görüp daha iyi motive olabilirsiniz. Unutmayın verdiğiniz emein karşılığını aldığınız zaman en büyük ödülü de almış olursunuz..<br /><span style="color: red;"><i>Fit Kalmanın Yolları,Evde Fit Kalmanın Yolları,Ofiste Fit Kalmanın Yolları,Fit Bir Vücuda Sahip Olmak,Fit Bir Vücuda Sahip Olmak İçin Yapılması Gerekenler</i></span></div>

Fit Kalmanın Püf Noktaları

Fit Kalmanın Yolları Fit Kalmanın Püf Noktaları Fit Kalmanın Yolları,Evde Fit Kalmanın Yolları,Ofiste Fit Kalmanın Yolları,Fit Bir Vücuda Sa...

Devamı »

Klasik Yüz ve Boyun Germe Ameliyatları

<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjWm_ee6x0uX-5hlQGag-iN1wACNZjkZdlADUkOfTL25H1zW7iGWwZGRU_v-8g3u1Zq5x6tKBMqB0XNRS3qGBEzpxsR2xsUvs6gbbw0ZEci-LDAoeeoSXt5mt8OM1xLPnKnj9Yhh6x2Bofh/s1600/Klasik+Y%C3%BCz+ve+Boyun+Germe+Ameliyatlar%C4%B1.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjWm_ee6x0uX-5hlQGag-iN1wACNZjkZdlADUkOfTL25H1zW7iGWwZGRU_v-8g3u1Zq5x6tKBMqB0XNRS3qGBEzpxsR2xsUvs6gbbw0ZEci-LDAoeeoSXt5mt8OM1xLPnKnj9Yhh6x2Bofh/s1600/Klasik+Y%C3%BCz+ve+Boyun+Germe+Ameliyatlar%C4%B1.jpg" /></a></div><b>Klasik alt <a href="http://www.yuzgerme.com.tr/endoskopik-orta-yuz-germe/" target="_blank" title="yüz germe">yüz germe</a> ve boyun germe operasyonları, yüz gençleştirme operasyonlarında aynı anda yapıldıklarında iyi sonuçlar veren ameliyat gurubu olduğundan beraber ele alınabilmektedir. Her ikisinin de ortak noktası, endoskopik orta yüz germe ameliyatından sonra yapıldığın yüz güldürücü sonuçlar vermesidir.</b><br /><span style="color: #444444;"><br /></span> <span style="color: #444444;">Klasik alt yüz germe ameliyatı orta yaşlı hastalarda, üst ve orta yüz germe uygulandıktan sonra çene kenarlarının belirginleştirilmesi, yanakların önünde oluşmuş derinin toparlanması ve ağız kenarlarındaki sarkıklığın ortadan kaldırılması için uygulanır.</span><br /><span style="color: #444444;"><br /></span> <span style="color: #444444;">Daha ileri yaştaki kişilerdeyse, boyun derisi gevşeklik durumuna göre, boyundaki sarkmaya boyun kasına müdahale edilebilir. Bu tür vakalarda alt yüze ve boyuna ayna anda operasyon gerçekleştirilir.</span><br /><span style="color: #444444;"><br /></span> <span style="color: #444444;">Hastanın çene alt kısmında yağ birikmesi söz konusuysa, bu noktaya liposuction operasyonuyla yada açık cerrahi uygulamayla yağ alam işlemi uygulanabilir. Boyun kası gergin ve güzel bir görünüm için yaklaştırılır ve germe ameliyatı sonrası artan deri fazlalığı kulak arkasından kesilerek alınır. Bu ameliyat sonucunda gergin bir boyun, çevresi belirgin bir çene ve yaşlanma görüntüsünden uzak bir yüz görünümü elde edilmiş olur.</span><br /><span style="color: #444444;"><br /></span> <span style="color: #444444;">Bu operasyonun negatif yönü endoskopik üst ve orta <b><a href="http://www.yuzgerme.com.tr/yuz-genclestirme/" target="_blank" title="yüz gençleştirme">yüz gençleştirme</a></b> operasyonları gibi iz bırakmadan iyileşmemeleridir. Fazlalık deri kulakların ön kısımlarından başlayarak kulak içine girer, çıkar ve kulak memesinin altından dolaşarak kulağın arka kısmından saçlı deri içine kadar uzanır.</span><br /><span style="color: #444444;"><br /></span> <span style="color: #444444;">Kalan izler iyi gizlendiğinden görülmezler ve derideki dikişlere gerginlik binmediği için, izlerin belirginleşmez. Ameliyat izleri önceleri kırmızı renkte iken, aylar sonra soluklaşarak belirsiz bir görünüm almaktadır.</span><br /><span style="color: #444444;"><br /></span> <span style="color: #444444;"><b>Kaynak: <a href="http://www.yuzgerme.com.tr/">www.yuzgerme.com.tr</a></b></span><br /><span style="color: #444444;"><br /></span>

Klasik Yüz ve Boyun Germe Ameliyatları

Klasik alt yüz germe ve boyun germe operasyonları, yüz gençleştirme operasyonlarında aynı anda yapıldıklarında iyi sonuçlar veren ameliyat ...

Devamı »

Şampuan Seçiminde Nelere Dikkat Edilmeli ?

<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: left; margin-right: 1em; text-align: left;"><tbody><tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiEA6wkoSybmtpKVs5XmGBNI7Xihoe2EE8_VcWKmda0v46JjXWNrHlUqw3E94_dQ65LNyElzdCJ-ht62-mtDGpSSu2vSKbAuW9WmFWU7Bu6wG1DJtjiL4sxnHlU9yiRWkVO9q0kHOP6Hug/s1600/Evde+Do%C4%9Fal+%C5%9Eampuan+Yap%C4%B1m%C4%B1.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img alt="Kuru Şampuan Nedir,Evde Doğal Şampuan Yapımı,Arındırıcı Şampuanın Faydaları" border="0" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiEA6wkoSybmtpKVs5XmGBNI7Xihoe2EE8_VcWKmda0v46JjXWNrHlUqw3E94_dQ65LNyElzdCJ-ht62-mtDGpSSu2vSKbAuW9WmFWU7Bu6wG1DJtjiL4sxnHlU9yiRWkVO9q0kHOP6Hug/s1600/Evde+Do%C4%9Fal+%C5%9Eampuan+Yap%C4%B1m%C4%B1.jpg" title="Şampuan Seçimi Nasıl Yapılmalı,Şampuan Seçerken Nelere Dikkat Edilmeli" width="200" /></a></td></tr><tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><u><i><b>Evde Doğal Şampuan Yapımı</b></i></u></td></tr></tbody></table><div style="text-align: center;"><span style="color: red;"><u><i><b>Şampuan Seçiminde Nelere Dikkat Edilmeli ?</b></i></u></span></div><div style="text-align: justify;"><i><b>Şampuan Seçimi Nasıl Yapılmalı,Şampuan Seçerken Nelere Dikkat Edilmeli,Kuru Şampuan Nedir,Evde Doğal Şampuan Yapımı,Arındırıcı Şampuanın Faydaları</b></i></div><div style="text-align: justify;">Raflarda ve marketlerde envayi çeşit şampuan mevcut. Üstelik reklamlarda gördüğümüzü pek çok marka da cabası.. Her şampuan ayrı bir vaadde bulunuyor. ama hepsinin ortak özelliği, canlı ışıl ışıl hafif ve dolgun saçlar.. Peki bu şampuanlardan hangisini seçmek gerekli ? </div><a name="more"></a><br /><u><i><b>Şampuan Seçimi Nasıl Yapılmalı,Şampuan Seçerken Nelere Dikkat Edilmeli,Kuru Şampuan Nedir,Evde Doğal Şampuan Yapımı,Arındırıcı Şampuanın Faydaları</b></i></u><br /><br /><div style="text-align: justify;">Doğru şampuanı seçmek için saç tipinizi y bilmemiz gerekir. Bu çok önemlidir. </div><div style="text-align: justify;">* Saçlarınız ince telliyse, hacim veren şampuanları tercih edebilirsiniz. Saçlarınız kalın telliyse de nemlendirici özelliği bulunan bir şampuan size daha uygun demektir. </div><div style="text-align: justify;">* ayda bir defa da olsa, arındırıcı şampuan kullanmanız saçlarınızın sağlığı için son derece faydalı olacaktır. Eğer saçlarınızın her zamankinden daha kuru olduğunu hissediyor, kullandığınız ürünler daha az etkili oluyorsa, ve saç derinizde kalıntılar oluşmaya başladığını görüyorsanız, saçınızı arındırıcı şampuanla yıkama vakti geldi demektir. </div><div style="text-align: justify;">* Eğer saçlarınız boyalı ya da röfleli ise, da sık arındırıcı şampuan kullanmız gereklidir.Çünkü, boyalı/röfleli saçlar daha geçirgen oldukları için hava kirliğinini ve kimyasal kalıntıları daha çok taşır. </div><div style="text-align: justify;">* Hangi şampuan olursa olsun, şampuanların raf ömrü en fazl 2-3 yıldır. Son kullanım tarihi geçen şampuanlar, bozulmaz ama, gereken etkiyi saçlarınızda göstermez.</div><div style="text-align: justify;">* Saçlarınızı şampuanlarken, saç derisine masaj yapmayı ihmal etmeyin. Bu işlem saçlarınızın daha sağlıklı olmasını sağlayacaktır. Saç diplerinize yapacağınız masaj saç derisindeki kan dolaşımını arttıracağı için saç uzamasına olumlu etkisi olur. </div><div style="text-align: justify;">* Şampuanın çok fazla miktarda kullanılması ve çok fazla köpürmesi, saçlarınız fayda sağlamaz. aksine, saç derisine yeteri kadar masaj yapılmadığı içn saçlarınızın matlaşmasına neden olur. Çeyrek sıkımlık şampuan yeter: Daha fazla şampuan kullanmak köpüğü arttıracaktır; bu da şampuanla etkili şekilde saç derinize masaj yapmanıza engel olacaktır. </div><div style="text-align: justify;">Saçlarınızı yıkadığınız suyun sıcaklığı çok önemlidir. Çok sıcak su ile yıkanan saçlar canlılığını kaybeder, kruru ve matlaşır. Saçlarınızı ılık su ve şampuan ile köpürttükten sonra, soğuk su ile durulayn. Bu sayede saçlarınız çok daha canlı ve sağlıklı olacaktır. Soğuk su saç hücrelerini koruduğu için nem ve saç parlaklığının korunmasını sağlayacaktır.</div><div style="text-align: justify;">Şampuanın pahalı olması çok iyi bir şampuan olduğu anlamına gelmez. Şampuan alırken, dikkat emeniz gereken en önemli konu fiyatı değil, saç tipinize ve saçınızın ihtiyacına uygun olanı tercih etmek olacaktır.</div><div style="text-align: justify;">* Son dönemlerin en çok etrcih dilen şampuan tipi de kuru şampuandır. Saçlarını yıkamak için zamanı olmayan okurlarımıza önerimiz kuru sampuanı gece yatmadan önce uygulamaları olacak. Gece boyu saçların pudrayı emecek vakti olacak ve sabah uyandığınız çok daha hacimli görünen saçlara sahip olabileceksiniz. </div><div style="text-align: justify;">* Bütün bu önerilerimizin sonunda, sizler için evde doğal şampuan yapımı konusunda da küçük bir önerde bulunmak istiyoruz. Özellikle arındırıcı şampuan için ve ya kozmetik şampuan için çok fazla bütçe ayırmak istemeyen okurlarımıza, saçlarınızda uhteşem bir etki yaratacak olan doğal şampuan tarifi vereceğiz. Omuz hizasındaki saçlar için, 2-3 çorba kaşığı karbonatı, bir miktar su ile karıştırıp, püskürtmeli bir şişeye koyun. Nemli saçınızda, saç diplerinden başlayarak ucuna doğru püskürkün. ellerinizle haifi masaj yapın , 2-3 dakika sonra saçlarınızı İçerisine elma sirkesi katılmış sirlekli ılık su ile durulayın. Bu muhteşem formül, saçlarınızın dipten itibaren arınmasını sağladığı gibi, yumuşacık saçlara kavuşmanızı sağlayacak. Üstelik istenmeyen kötü saç kokularından da kurtulmamız için harika bir formül olacak. <br /><span style="color: red;"><u><i><b>Şampuan Seçimi Nasıl Yapılmalı,Şampuan Seçerken Nelere Dikkat Edilmeli,Kuru Şampuan Nedir,Evde Doğal Şampuan Yapımı,Arındırıcı Şampuanın Faydaları</b></i></u></span></div>

Şampuan Seçiminde Nelere Dikkat Edilmeli ?

Evde Doğal Şampuan Yapımı Şampuan Seçiminde Nelere Dikkat Edilmeli ? Şampuan Seçimi Nasıl Yapılmalı,Şampuan Seçerken Nelere Dikkat Edilmeli,...

Devamı »

TABİAT ECZANESİNDEN MUCİZELER

<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEik3aL2R9-gdIM4qO3paAbiK7OqpxO0kV-4fkkHojIcDHwAjs0hB8Z5uAZHQuysvP5tWhH2HncweH7eQjSkXilpgJJTuMK8lazY9DiQGoH-GSrspljyGJxnelOg8GetKGy29KmadQKzbDjK/s1600/Tabiat+Eczanesinden.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="180" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEik3aL2R9-gdIM4qO3paAbiK7OqpxO0kV-4fkkHojIcDHwAjs0hB8Z5uAZHQuysvP5tWhH2HncweH7eQjSkXilpgJJTuMK8lazY9DiQGoH-GSrspljyGJxnelOg8GetKGy29KmadQKzbDjK/s1600/Tabiat+Eczanesinden.jpg" width="320" /></a></div><div class="MsoNormal"><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Dışarıdan vitamin, mineral destekleri içmenize gerek yok. Ülkemizde yaygın şekilde tüketilen kuruyemişlerin hepsi adeta bir derde deva. İçlerinde bulunan kaliteli yağlar, özellikle Omega-3 beyin gelişiminde ve iyi kolesterolün yükselmesinde önemli bir yardımcı. Çocuklarda hem sert hem de alerji nedeni olduğundan 3 yaşından önce dikkatli tüketilmesi gerekse de hem yetişkinler hem de çocuklar için faydaları saymakla bitmiyor. <o:p></o:p></span></div><div class="MsoNormal"><span style="font-family: "Arial","sans-serif";"><br /></span></div><div class="MsoNormal"><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Ceviz: İyi bir bitkisel protein kaynağı olmasının yanı sıra, omega-3 kaynağıdır. Omega-3 içeriği ile, vücudu iltihaplanmaya karşı korumakla kalmaz kalp sağlığı üzerinde de olumlu etkiler gösterir. Bilimsel araştırmalarla saptanan kan kolesterolünü düşürücü etkisi, damar sağlığının korunması açısından oldukça önemlidir.<o:p></o:p></span></div><div class="MsoNormal"><br /></div><div class="MsoNormal"><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Ceviz aynı zamanda beynin besini olarak da adlandırılır. Bunun sebebi; çocuklarda beyin gelişimini destekleyen omega-3 yağ asitlerinden zengin olmasıdır. Manganez ve bakırdan, aynı zamanda B vitaminlerinden ve liften zengindir.<o:p></o:p></span></div><div class="MsoNormal"><br /></div><div class="MsoNormal"><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Yapılan bilimsel araştırmalar, günde 45 gram ceviz tüketiminin; kalp-damar sağlığı üzerinde olumlu etkiler göstereceğini bildirmektedir. Başka bilimsel çalışmalar ise, düzenli ceviz tüketiminin kemik sağlığını olumlu yönde etkileyeceğini ve depresyon üzerinde olumlu etkiler oluşturabileceğini göstermiştir. Uzun dönemli bir başka bilimsel çalışma ise, günde 30 gram ceviz tüketiminin, safra taşı oluşum riskini %25 azaltabileceğini ortaya koymuştur. <o:p></o:p></span></div><div class="MsoNormal"><span style="font-family: "Arial","sans-serif";"></span></div><a name="more"></a><br /><br /><div class="MsoNormal"><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Dünya’da en güçlü antioksidan olarak kabul edilen melatonin, kişilerin rahatlamasına, rahat uyumasına yardımcı olur. Ceviz, melatonin içinde iyi bir kaynak olarak kabul edilir. Melatonin içeriği nedeniyle, hücre yenilenmesinde ve yaşlanmanın geciktirilmesinde de etkili olabileceği düşünülmektedir.<o:p></o:p></span></div><div class="MsoNormal"><br /></div><div class="MsoNormal"><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Fındık: Dünyada bulunan tüm besin öğelerini bünyesinde bulunduran tek besin fındıktır. Çok iyi bir enerji kaynağı olmasının yanı sıra yeterli miktarda tüketildiğinde kolesterol düşürücü etkisi bulunmaktadır. Ayrıca kalp sağlığı ve kalp ritmini ayarlanmasında faydası olan fındıkta tek dikkat edilmesi gereken durum tüketim miktarıdır. Kemik ve vücut gelişimini desteklediği için çocukların tüketmesi gereken fındık özellikle solunum sistemi rahatsızlıklarının yaşanma riskini düşürür.<o:p></o:p></span></div><div class="MsoNormal"><br /></div><div class="MsoNormal"><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Badem: Ülkemizde kabukları soyularak veya kavrularak tüketilmesinin yanı sıra birçok pasta ve tatlıların içine konulan bademin faydaları vücut için vazgeçilmezdir. Özellikle barsak sisteminin düzenli çalışmasında ve bebeklerin gelişimine katkısı önemlidir. Ayrıca sinir sisteminin gelişimi ve solunum yolları sağlığı için günde 8-10 adet badem tüketimi gereklidir. Kötü kolesterolü düşürücü etkisinden dolayı, kalp sağlığını destekleyen badem, ayrıca bağışıklık sistemini güçlendirmektedir. <o:p></o:p></span></div><div class="MsoNormal"><br /></div><div class="MsoNormal"><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Kaju Fıstığı: Kaju, Hint fıstığı olarak bilinir. En iyi bakır kaynaklarından biridir. Günde 1 avuç kaju tüketildiğinde günlük bakır ihtiyacının %38’i karşılanır. İçerisinde bulunan triptofan mutluluk verici bir aminoasittir. Ayrıca içerisinde bulunan magnezyum, kalp kasının çalışmasında, kan basıncının düzenlenmesinde, sinir iletiminde ve kasların gevşemesinde etkilidir. Kaju içerisinde bulunan çinko, büyüme ve gelişmede etkili olmakla birlikte vücuda zarar veren serbest radikallere karşı vücudu korur. Kaju, özellikle bağışıklık sisteminin korunmasında etken olan selenyum mineralini içermektedir. Ayrıca içeriğindeki yağ çeşidinin %75’inin tekli doymamış yağ asidi olması nedeni ile ekstra faydalıdır. Kaju’nun kalorisi ceviz kadar yüksektir. İngiltere’de çocuklara ilk bir yıl verilmemesi önerilmektedir.<o:p></o:p></span></div><div class="MsoNormal"><br /></div><div class="MsoNormal"><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Amerikan Fıstığı: Amerikan fıstığını diğer kuruyemişlerden ayıran en önemli özelliği doymuş yağ asidi içeriğinin yüksek olmasıdır. Bu nedenle fındık, badem, ceviz gibi diğer kuruyemişlere göre daha az tercih edilmesi daha sağlıklı olacaktır. Enerji içeriği ortalama olarak kajunun kalorisine yakındır. Amerikan fıstığı bazı durumlarda alerjik bir besin olabilir. Özellikle ailesinde besin alerjisine sık rastlanan bebeklerin besinlerinde ilk üç yıl kuruyemişlerin yer almaması önerilir. Kalp sağlığı açısından önemli olan omega-3 içeriği yine ceviz, badem ve fındığa göre daha düşüktür.<o:p></o:p></span></div><div class="MsoNormal"><br /></div><div class="MsoNormal"><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Şam Fıstığı: Özellikle solunum sistemi rahatsızlıklarının yaşanmasını engelleyen şam fıstığının kalp rahatsızlıklarına yakalanma riskini düzenli tüketimde azalttığı bilinmektedir. İçeriğinde bulunan protein, şam fıstığını diğer kuruyemişlerden ayıran en önemli özelliktir.<o:p></o:p></span></div><div class="MsoNormal"><br /></div><div class="MsoNormal"><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Makadamya Fıstığı: İçerisinde bulunan %78 tekli doymamış yağ asidi makadamya fıstığını diğer kuruyemişlerden ayrıcalıklı kılmaktadır. Ayrıca antioksidan özellilkle olması nedeni ile vücudu serbest radikallere karşı korur ve bağışıklık sistemini güçlendirir. Kemik ve diş gelişimi için en önemli mineral olan kalsiyum makadamya fıstığında yüksek oranda bulunmaktadır. Lif içeriğinin yüksek olması barsak sisteminin daha düzenli çalışmasına katkı sağlar. İçerisinde yüksek oranda bulunan arjinin, büyüme ve gelişmeyi tetiklediği için çocuklarda tüketimi önemlidir. Ayrıca kolesterol sıkıntısı olan bireylerin de düzenli olarak makadamya fıstığı tüketmesi gerekir. En az fındık ve badem kadar önemli bir kuruyemiştir. <o:p></o:p></span></div><div class="MsoNormal"><br /></div><br /><div class="MsoNormal"><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Pikan Cevizi: Antioksidan özelliği güçlü bir bağışıklık sistemi için önemlidir. Ayrıca magnezyum, E vitamini, kalsiyum, potasyum içermektedir. Lif içeriği yüksek olan pikan cevizinin sağlığa olan katkıları tam olarak bilimsel açıklığa kavuşmasa da mayo clinic tarafından yapılan bir çalışmada kötü kolesterolü düşürücü etkisi olduğu saptanmıştır. 15 yarım pikan cevizi içerisinde bulunan protein, 30 gram etteki protein miktarına eşittir.<o:p></o:p></span></div>

TABİAT ECZANESİNDEN MUCİZELER

Dışarıdan vitamin, mineral destekleri içmenize gerek yok. Ülkemizde yaygın şekilde tüketilen kuruyemişlerin hepsi adeta bir derde deva. İçle...

Devamı »

Bebek gibi bir yüz için maske tarifleri

<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: left; margin-right: 1em; text-align: left;"> <tbody><tr> <td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgF04lN_N_HHSXiFMVCVyyHLAkFdDGyMj3mkkpq8HVATd4yx524sF7YzszFJ8dTnZTkb__QJzMSXoAF0-U1JphoyVObvNk3cfuewwJ7eThb2ngyTBssoKN0Zs2y3-3HDVeTKoUifLPZnrmW/s1600/Bebek+gibi+bir+y%C3%BCz+i%C3%A7in+maske+tarifleri.JPG" imageanchor="1" style="clear: left; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><span style="color: #444444;"><img border="0" height="212" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgF04lN_N_HHSXiFMVCVyyHLAkFdDGyMj3mkkpq8HVATd4yx524sF7YzszFJ8dTnZTkb__QJzMSXoAF0-U1JphoyVObvNk3cfuewwJ7eThb2ngyTBssoKN0Zs2y3-3HDVeTKoUifLPZnrmW/s320/Bebek+gibi+bir+y%C3%BCz+i%C3%A7in+maske+tarifleri.JPG" width="320" /></span></a></td></tr><tr> <td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="color: #444444;">Bebek gibi bir yüz için maske tarifleri </span></td></tr></tbody></table><b><span style="color: #cc0000;">İşte size bebek gibi bir yüze sahip olmanın yolları. Evde kolayca bulabileceğiniz malzemelerle hazırlayabileceğiniz bu karışımları deneyerek farkı görebilirsiniz.</span></b><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><b><span style="color: #444444;">Yüz için nemlendirici maske </span></b><br /><span style="color: #444444;"><b>Malzemeler: </b>Yumurta sarısı + süt</span><br /><span style="color: #444444;"><b>Hazırlanışı:</b> Bir kapta yumurta sarısı ve bir kaşık sütü karıştırın. Bu karışımı yüzünüze yayın, üzerini ince bir bezle örterek on beş dakika bekleyin. Ardından kağıt mendille silerek temizleyin. Daha sonra sırasıyla, ılık ve soğuk suyla yüzünüzü yıkayın.</span><br /><span style="color: #444444;"><b>Ne işe yarıyor: </b>Kuru ve nemsiz bir cildiniz varsa bu maske sizin için birebir. İçinde bulunan yumurta sarısı cildinizi beslerken, süt nemlendirecek, yumuşaklık verecek ve sıkılaştıracak.</span><br /><span style="color: #444444;"><b>Ne zaman kullanmalı: </b>Bu maskeyi haftada bir kez uygulamak yeterli.</span><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><b><span style="color: #444444;">Siyah noktaların sonu geliyor </span></b><br /><span style="color: #444444;"><b>Malzemeler: </b>Limon suyu + yoğurt</span><br /><span style="color: #444444;"><b>Hazırlanışı: </b>Bir kase yoğurda bir limonun suyunu karıştırın. Bu karışımı, gözlerinize gelmemesine dikkat ederek yüzünüze yayın ve 15 dakika bekleyin. Yüzünüzde kuruyan maskeyi ılık suyla yıkayarak çıkarın.</span><br /><span style="color: #444444;"><b>Ne işe yarıyor: </b>Limon suyu cildi dezenfekte eder, sivilceleri kurutur ve siyah noktaların kaybolmasına yardımcı olur. Yoğurt ise cildi besler, nemlendirir ve yağ miktarını dengeler.</span><br /><span style="color: #444444;"><b>Ne zaman kullanmalı:</b> Bu maske haftada bir kez uygulanabilir.</span><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><b><span style="color: #444444;">Sivilceler için karnıbahar </span></b><br /><span style="color: #444444;"><b>Malzemeler: </b>Karnıbahar + Zeytinyağı</span><br /><span style="color: #444444;"><b>Hazırlanışı: </b>Sekiz adet karnıbahar yaprağını iki kaşık zeytinyağı ile beraber mikserden geçirin. Karışımı, problemli bölgeler üzerinde daha yoğun olacak şekilde yüzünüze yayın, on dakika bekleyin ve yüzünü ılık suyla temizleyin.</span><br /><span style="color: #444444;"><b>Ne işe yarıyor: </b>Karnıbahar yapraklarının temizleyici fonksiyonu vardır.</span><br /><span style="color: #444444;"><b>Ne zaman kullanılmalı: </b>Haftada bir ya da iki kez.</span><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><b><span style="color: #444444;">Kırışıklara karşı maske </span></b><br /><span style="color: #444444;"><b>Malzemeler:</b> Kaymak + Elma</span><br /><span style="color: #444444;"><b>Hazırlanışı: </b>Bu maskeyi hazırlamak için soyulmuş bir elma ve üç kaşık kaymağı mikserle bir kaç dakika karıştırmanız yeterli. Karışımı cildinize yaydıktan sonra temiz bir bezle yüzünüzü kapatın. Yaklaşık on dakika bekledikten sonra maskeyi silin ve yüzünüzü ılık suyla temizleyin.</span><br /><span style="color: #444444;"><b>Ne işe yarıyor:</b> Kaymak cildi yumuşatır, nemlendirir ve cilde elastikiyet kazandırır. Kırışıklara karşı da etkilidir. Elma ise cildin diri kalması için önemli etken.</span><br /><span style="color: #444444;"><b>Ne zaman kullanmalı:</b> Haftada bir kez.</span><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><b><span style="color: #444444;">Yağlı ciltler için </span></b><br /><span style="color: #444444;"><b>Malzemeler:</b> Bal + süt + limon suyu</span><br /><span style="color: #444444;"><b>Hazırlanışı:</b> Bir fincan içinde bir kaşık balı, bir kaşık limon suyunu ve kıvamın koyuluğunu bozmayacak miktarda sütü karıştırın. Karışımı yüzünüze ve boynunuza yayın ve hafifçe kuruyana kadar bekleyin. Maskeyi nemli bir sünger yardımıyla silerek temizleyin.</span><br /><span style="color: #444444;"><b>Ne işe yarıyor:</b> Bal cildi yumuşatır ve limon suyunda bulunan aktif maddelerin daha iyi emilmesini sağlar. Bu maddeler de cildin yağ salgısını dengeler, fazla yağ salgısı sonucu oluşabilecek sivilceleri önler.</span><br /><span style="color: #444444;"><b>Ne zaman kullanılmalı: </b>İhtiyaca göre 10 - 15 günde bir tekrarlayabilirsiniz.</span><br /><br />

Bebek gibi bir yüz için maske tarifleri

Bebek gibi bir yüz için maske tarifleri İşte size bebek gibi bir yüze sahip olmanın yolları. Evde kolayca bulabile...

Devamı »

İlk buluşmada yenmeyecek 6 yiyecek

<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: left; margin-right: 1em; text-align: left;"> <tbody><tr> <td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjE0b9JFtQOjHmRxTKRutbOz1IptqE1y7f580atXviCXvSZ75FGglRr5ZWGE9KipGPmAwCsU8bVCD99TmAxj9Qlms-N4pYKNuLJMIYOzSCH8Ssu6BptqtxJvsCWp3h4Va9xvLXlx27Vb1be/s1600/%C4%B0lk+bulu%C5%9Fmada+ne+yiyelim,+ne+yemeyelim.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><span style="color: #444444;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjE0b9JFtQOjHmRxTKRutbOz1IptqE1y7f580atXviCXvSZ75FGglRr5ZWGE9KipGPmAwCsU8bVCD99TmAxj9Qlms-N4pYKNuLJMIYOzSCH8Ssu6BptqtxJvsCWp3h4Va9xvLXlx27Vb1be/s1600/%C4%B0lk+bulu%C5%9Fmada+ne+yiyelim,+ne+yemeyelim.jpg" /></span></a></td></tr><tr> <td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="color: #444444;">İlk buluşmada ne yiyelim, ne yemeyelim? </span></td></tr></tbody></table><b><span style="color: #cc0000;">İlk buluşma için önerilen klasik kuralları bir kenara bırakıp gerçekleri öğrenme ve 'gerçek' olma zamanınız geldi. İşte işinize çok yarayacak öneriler.</span></b><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><span style="color: #444444;">Onunla ilk randevunuza çıkacağınız zaman, arkadaşlarınızın "Şunu giy, söyle konuş" diye verdikleri tavsiyelerin fazla bir anlamı yoktur aslında. Çünkü henüz onu iyi tanımıyor ve sevip sevmeyeceğinizi bilmiyorsunuzdur.</span><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><span style="color: #444444;">Ayrıca bu klasik kurallar hiç eğlenceli olmadıkları gibi geri de tepebilirler. Bu tip sıradan tavsiyeleri uygulamanın sonucunda, olduğunuz gibi davranmak yerine, gergin veya karşınızdaki erkekle beraber olmaya çok hevesliymiş gibi görünmeyi pek de istemezsiniz herhalde. Ama bize güvenin; olduğunuz gibi davrandığınız zaman, karşı tarafa çok daha çekici görüneceğiniz kesin.</span><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><span style="color: #444444;">The Decline of Males (Erkeklerin Düşüşü) adlı kitabın yazarı ve Rutgers Üniversitesi'nde Charles Darvin Antropolojisi Profesörü olan Dr. Lionel Tiger, "ilk randevuda uygulayacağınız en iyi strateji, karşınızdakiyle kişilik çatışmasına girip onu alt etmeye çalışmak yerine, keyifli vakit geçirmeye çalışmanızdır" diyor ve ekliyor: "Bu şekilde, azimli ve rahat bir karakter olduğunuzu gösterecek ve daha çekici olacaksınız."</span><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><b><span style="color: #444444;">ANI YAŞAYIN</span></b><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><span style="color: #444444;">Eğer ilk tanıştığınız anda onunla aranızda iyi bir elektrik oluştuysa, otomatik olarak ileriyi düşünmeye başlamak kaçınılmazdır. "Acaba aradığım kişi o mu?" diye düşünüyorsanız, kendinizi durdurun: Beklentilerinizin esiri olmayın çünkü bu şekilde yaşadığınız anların keyfini çıkaramazsınız.</span><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><span style="color: #444444;">"Randevuya gerekenden daha fazla önem verirseniz, bütün gece nasıl geçtiği hakkında düşünür ve onu bir daha görüp göremeyeceğinizin planlarını yaparak, strese girersiniz" diyor yazar ve psikoterapist Dr. Sheenah Hankin ve ekliyor; "Böyle bir ruh haline girdiğiniz zaman o anda yaşadıklarınızı tam olarak kavrayamazsınız." Bu da sizi ilgisiz biri gibi gösterebilir.</span><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><span style="color: #444444;">Kendinize bunun sıradan bir akşam olduğunu hatırlatın, olabildiğince rahatlayın ve keyfini çıkarmaya bakın. Tiger, "İlk randevu bir deneme gibidir. Her şeyin doğal akışında gelişmesini sağlayın ve yürüyüp yürümeyeceğini görün" diyor.</span><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><span style="color: #444444;">Eğer ondan bir elektrik alamadığınızı düşünüp, aynı frekansta olmadığınızı anlarsanız sakın moralinizi bozmayın; geçirdiğiniz bu gece kesinlikle zaman kaybı değildir. Büyük olasılıkla yeni bir bakış açısı kazanacak ve hayatınıza ilginç bir hikaye daha eklemiş olacaksınız.</span><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><span style="color: #444444;">İlk buluşmanızda ısmarlamamanız gereken 6 yiyecek</span><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><b><span style="color: #444444;">Domates soslu spagetti</span></b><br /><span style="color: #444444;">Evet, belki çok eğlenceli gözüküyor ama hiç de göründüğü kadar masum değil! Hem yemesi zor hem de üstünüze başınıza sos sıçratma ihtimaliniz çok yüksek. Daha da önemlisi; yerken yüzünüzün alacağı şekil, aklına geldiğinde ikinci buluşma sizin için bir hayal olabilir!</span><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><b><span style="color: #444444;">Sarımsaklı mantı </span></b><br /><span style="color: #444444;">İlk günden buram buram sarımsak kokuları saçan bir yiyecek yemeniz, onun yüzünü buruşturmaya yetecektir.</span><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><b><span style="color: #444444;">Kızarmış herhangi bir şey</span></b><br /><span style="color: #444444;">Tamam kendiniz olun dedik ama ilk günden mağara kadını yönünüzü görmese çok daha iyi olur. Yüzünüze gözünüze bulaşmayacak ve sonrasında sizi ağırlaştırmayacak hafif yiyecekler tercihiniz olsun.</span><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><b><span style="color: #444444;">Az yağlı sosla isteyeceğiniz bir salata</span></b><br /><span style="color: #444444;">Diyette olsanız bile bunu bilmesine izin vermeyin; kısa bir süre ara vermenin bir sakıncası olmaz. Kendinizden hoşnut olmadığınızı ve sürekli otlayan sıkıcı biri olduğunuzu düşünmesini istemezsiniz değil mi?</span><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><b><span style="color: #444444;">Fasulyeli bir yemek</span></b><br /><span style="color: #444444;">Yerken güzel fakat sonrasında kahkaha atmaya korkan bir gaz bombasına dönüşebilirsiniz. İlk buluşma stresinin içinde bir de bununla uğraşmak zorunda kalmayın!</span><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><b><span style="color: #444444;">Izgara tavuk kanadı</span></b><br /><span style="color: #444444;">İşte spagetti gibi yüksek risk taşıyan bir yiyecek. Tavuğu canlıyken yemeğe çalışmanızla hemen hemen aynı uğraşı göstermeniz gerekecek! Ayrıca elleriniz yağlanacak ve dişleri parçacıklarla dolu bir vahşi gibi görüneceksiniz!</span><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><b><span style="color: #444444;">DÜRÜST OLUN</span></b><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><span style="color: #444444;">Eski sevgilinizle aranızda geçen özel bir konuşmayı anlatacak veya adet öncesi sendromu yaşamakta olduğunuzu söyleyecek kadar da açık olmanızı tavsiye etmiyoruz elbette ki. Ama eğer buluştuğunuz erkekle yakın bir arkadaşınızla konuştuğunuz gibi rahatça sohbet ederseniz, aranızdaki ilişki giderek ısınacak ve her şey daha doğal bir şekilde akacaktır. "Böylelikle buluşmanız bir iş görüşmesine benzemeyecektir" diye uyarıyor Hankin. Örneğin ona, ofiste yaşadığınız komik bir olayı anlatabilir veya yakın bir arkadaşınızın erkek arkadaşıyla ayrılma hikayesinden bahsedebilirsiniz.</span><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><span style="color: #444444;">Hankin'e göre hepimiz, bize dürüst davrandığına inandığımız kişilere, kendimize daha yakın hisseder ve onlara güven duyarız. Ayrıca, olumsuz yönlerinizi açığa vurma tekniğini de uygulamanızı öneriyor Hankin. Yapılan araştırmalar, yükseklik korkunuz gibi zayıf bir yönünüzü anlatmanın, başkalarının sizden hoşlanmasını ve sizin yanınızda kendilerini rahat hissetmelerini sağladığını gösteriyor. Çünkü bazı küçük zaaflarınızı dışa vurmak, sizin insani yönünüzü gösteriyor.</span><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><span style="color: #444444;">Hatta bu konuşmalar sırasında ilk randevularda ne kadar tedirgin olduğunuzu bile itiraf edebilirsiniz. Bunu açık açık söylemek, sizi yakından tanımasını sağlarken, aranızdaki gerginliği de azaltacak ve en önemlisi de, bunu açıkça ifade edecek kadar kendinize güveniniz olduğunu da gösterecektir.</span><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><b><span style="color: #444444;">ÇILGIN OLUN</span></b><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><span style="color: #444444;">Onunla arabada giderken en sevdiğiniz şarkıyı söylemeye başlayarak veya bir bara giderken yarı yoldan sonra arabadan inip gideceğiniz yere kadar yürümeyi teklif ederek, karakterinizin korkusuz ve özgür tarafı hakkında ipucu verin. Bu da size çekici bir hava katacak özellikleriniz arasındadır.</span><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><span style="color: #444444;">"Onu şaşırtacak kadar cesur olmak, ne kadar tutkulu ve karakter sahibi biri olduğunuzu gösterir" diye açıklıyor Hankin ve ekliyor: "Sizin ilk randevuda beklenmedik şekilde davranmanız ikinizin de dopamin hormonu salgılamasını ve dolayısıyla kendinizi daha mutlu ve enerjik hissetmenizi sağlar." Eğlenceli, heyecanlı ve biraz kuraldışı olmak, harika bir ilk randevunun reçetesi olabilir.</span><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><b><span style="color: #444444;">- Öneri: Erkekleri Kamçılayacak Bir Dokunuş</span></b><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><span style="color: #444444;">Bir erkekle ilişkiye girmenin en iyi yolunun fiziksel temas olduğunu biliyorsunuzdur herhalde. Ama bazı hareketler ve dokunuşlar özellikle çok önemlidir. Karşınızdaki erkeğin cildine yavaş ve yumuşak hareketlerle dokunmayı deneyin: Konuşurken bileğinin iç tarafına dokunabilir veya avuç içini okumayı teklif edebilirsiniz.</span><br /><br />

İlk buluşmada yenmeyecek 6 yiyecek

İlk buluşmada ne yiyelim, ne yemeyelim? İlk buluşma için önerilen klasik kuralları bir kenara bırakıp gerçekleri ö...

Devamı »

Hamilelikte sıvı tüketimine dikkat!

<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgPeZxxJiYn616bx-uC_NFd3zoDvHAINC8C1EkeMCKhbfCLrAAEs7MHZfA6NOXzTBd7cF7c79x7yCpNcGY6Vdpfm1bCBAy7EEM02DKUDglWKv0ZqCzUsUSSCL0vWd89nFoGNdRlBL-Ycs_k/s1600/Hamilelikte+s%C4%B1v%C4%B1+t%C3%BCketimine+dikkat!.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><span style="color: #444444;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgPeZxxJiYn616bx-uC_NFd3zoDvHAINC8C1EkeMCKhbfCLrAAEs7MHZfA6NOXzTBd7cF7c79x7yCpNcGY6Vdpfm1bCBAy7EEM02DKUDglWKv0ZqCzUsUSSCL0vWd89nFoGNdRlBL-Ycs_k/s1600/Hamilelikte+s%C4%B1v%C4%B1+t%C3%BCketimine+dikkat!.jpg" /></span></a><b><span style="color: #cc0000;">Yaz aylarında sıcaktan en çok etkilenenlerin başında hamileler geliyor...</span></b><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><span style="color: #444444;">İstanbul Üniversitesi (İÜ) İstanbul Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Faruk Buyru, yaz aylarındaki hamileliklerde su başta olmak üzere, ayran, süt ya da az şekerli limonata gibi içeceklerin su ihtiyacını karşılamak açısından önemli olduğunu belirterek, ''Gebelerin, yaz aylarında sıvı tüketiminde, gazlı ve şekerli içeceklerden kaçınması doğru olur'' dedi.</span><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><span style="color: #444444;">Prof. Dr. Buyru, yaptığı yazılı açıklamada, yaz aylarında sıcaktan en çok etkilenenlerin başında hamilelerin geldiğini ve yaz gebeliğinin diğer mevsimlerde yaşanan gebeliklere göre daha zor geçtiğini belirtti.</span><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><span style="color: #444444;">Gebeleri yaz aylarında en çok susuzluğun etkilediğini aktaran Buyru, şunları kaydetti:</span><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><span style="color: #444444;">''Yaz aylarında, günler uzun ve sıcak. Sıcak hava ve susuzluk gibi durumlar, gebeleri etkileyebiliyor. Yaz aylarındaki gebelikte, su başta olmak üzere, ayran, süt ya da az şekerli limonata gibi içecekler su ihtiyacını karşılamak açısından çok önemli. Ayrıca, gebelerin, yaz aylarında sıvı tüketiminde, gazlı ve şekerli içeceklerden kaçınması doğru olur.''</span><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><span style="color: #444444;">"GEBELER SIK SIK AMA AZ YEMELİ"</span><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><span style="color: #444444;">Prof. Dr. Buyru, gebelerin şeker ve tansiyonunun düzenli seyretmesi için sık sık yemek yemesi gerektiğini vurgulayarak, ''Hamilelerin çok uzun süre aç kalmaması, sık sık yemesi gerekiyor. Bu, hamilelerin tansiyon ve şekerinin düzenli seyretmesi açısından önemli. Uzun süren açlık dönemleri sonrasında, gebenin şekerinin düşmesi söz konusu olabilir. Daha küçük öğünlerle sık sık beslenme, dikkat edilmesi gereken bir konu'' ifadelerini kullandı.</span><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><span style="color: #444444;">Yaz aylarında hamilelerin sıcaktan bitkin düşmemeleri için uykularına da her zamankinden daha fazla dikkat etmesi gerektiğine işaret eden Buyru, şunları kaydetti:</span><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><span style="color: #444444;">''Uyku çok önemli. Uyku saatlerine dikkat etmek gerekiyor. Eğer anne adayı çalışmıyorsa öğlen saatlerinde 1-2 saatini uykuyla geçirebilir. Öte yandan, imkan varsa yaz aylarında yüzmek, gebeler açısından yapılabilecek en iyi egzersizlerden biridir. Fakat enfeksiyon kapmamak için ıslak mayo ile oturmamaları gerekiyor. Yazın dikkat edilecek konulardan biri de öğlen direkt güneş ışığının olduğu saatlerde dışarıda dolaşmamak ve bu saatleri istirahat ederek geçirmektir. Yaz aylarında çalışan hamileler, çalışmayanlara göre daha çok zorlanıyor. Hamileler, çok uzun süre oturarak çalışmamalı, saat başı kalkıp hareket etmeli ve sıvı tüketmeli. Ayrıca, öğlen saatlerini istirahat ederek geçirmeleri yerinde olacaktır.''</span><br /><div><br /></div>

Hamilelikte sıvı tüketimine dikkat!

Yaz aylarında sıcaktan en çok etkilenenlerin başında hamileler geliyor... İstanbul Üniversitesi (İÜ) İstanbul Tıp Fakültesi Kadın Hastal...

Devamı »

Bu sebzeler gençleştiriyor

<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjQoYeHXKzJCigiyRDcPeeVeG9Tdvns3x5BBnNHfdezQ3fcH-i44hx0p-0d8-ggh7eduMKF-EW2Mp4fmuxB0YsVVL_6eJ_oHZs0xHybIl_QlZELwiRDibf9kHSZDIuqElDbp2ld52f11YFN/s1600/SebzelerGen%C3%A7le%C5%9Ftiriyor.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="208" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjQoYeHXKzJCigiyRDcPeeVeG9Tdvns3x5BBnNHfdezQ3fcH-i44hx0p-0d8-ggh7eduMKF-EW2Mp4fmuxB0YsVVL_6eJ_oHZs0xHybIl_QlZELwiRDibf9kHSZDIuqElDbp2ld52f11YFN/s1600/SebzelerGen%C3%A7le%C5%9Ftiriyor.jpg" width="320" /></a></div><div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm;"><span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">Yeşil yapraklı sebzelerin gençleştirdiği yapılan araştırmalarla kanıtlandı!<o:p></o:p></span></div><span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;"><br /></span><span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">ABD'de yapılan araştırmada, yeşil yapraklı sebzelerin beyni koruduğu ve gençleştirdiği belirlendi. ABD'nin Chicago Üniversitesi'nden bilim adamları ıspanağın faydalarını araştırmak üzere ortalama 81 yaşındaki 950 kişinin bilişsel becerilerini ve beslenme alışkanlıklarını inceledi.<o:p></o:p></span><br /><span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">Ispanak gibi yeşil yapraklı sebzeleri günde 1-2 tabak tüketenlerin beyninin bunları daha az yiyenler ya da hiç yemeyenlere göre ortalama 11 yıl daha genç olduğu saptandı.<o:p></o:p></span><br /><span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">Yeşil yapraklı sebzelerin K vitamini, beta-karoten, folik asit gibi antioksidanlar bakımından zengin olmasının bu olumlu etkiyi yarattığını belirten bilim adamları, bunamadan, Alzheimer hastalığından korunmak için yeşil yapraklı sebzelerin tüketilmesi tavsiyesinde bulundu.<o:p></o:p></span><br /> <br /><div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm;"><span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">Araştırmanın sonuçları, ABD'de düzenlenen Deneysel Biyoloji Konferansı'nda sunuldu. Daha önce İsveç'te yapılan bir araştırma yeşil yapraklı sebzelerin kasları güçlendirdiğini ortaya koymuştu.<o:p></o:p></span></div>

Bu sebzeler gençleştiriyor

Yeşil yapraklı sebzelerin gençleştirdiği yapılan araştırmalarla kanıtlandı! ABD'de yapılan araştırmada, yeşil yapraklı sebzelerin beyni ...

Devamı »

Lekeleri Makyajla Gizleme Tüyoları

<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiXE-inGc6ktDJI_FdK1jbigfOTqOMFECZpBo1tANww3XoJD2Z7jNKhKFgW05zei-RBO3hysx4zHtsjMBM1xY2yWOitBB7vofelF0Hjf3D0LkamGHljFMzwkLC2CLtKDoBYw3r_m6gpW_v0/s1600/lekemakyaj.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><span style="color: #444444;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiXE-inGc6ktDJI_FdK1jbigfOTqOMFECZpBo1tANww3XoJD2Z7jNKhKFgW05zei-RBO3hysx4zHtsjMBM1xY2yWOitBB7vofelF0Hjf3D0LkamGHljFMzwkLC2CLtKDoBYw3r_m6gpW_v0/s1600/lekemakyaj.jpg" /></span></a></div><b><span style="color: #cc0000;">Cildinizdeki lekeleri makyaj hileleriyle kapatabilirsiniz. Kırmızı lekeleri yeşil, sarı lekeleri mor kalemle kapatın. Doğum lekelerine ise beyaz kalem sürün. Elbette fondöteninizi kullanmayı unutmayın!</span></b><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><span style="color: #444444;">Kadınların güzelliğini gölgeleyen cilt lekelerini silmede; dermatoloji doktorunun önerdiği medikal tedavinin yanı sıra makyaj hilelerinden de yararlanabilirsiniz! Yeşil renkte kapatıcı kalemle yüzünüzdeki kızarık bölgeleri, mor kalemle sarı lekeleri, pembe kalemle de doğum lekelerini gizleyebilirsiniz. Tabii fondöteni eklemeyi unutmadan!</span><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><span style="color: #444444;">Medical Park Göztepe Hastane Kompleksi Dermatoloji Uzmanı Dr. Can Cengiz ; kadınların güzelliğini gölgeleyen cilt lekeleriyle ilgili şu bilgileri verdi:</span><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><span style="color: #444444;">• Dermatoloji bölümüne muayeneye gelen hastaların üçte biri, cildinde hiperpigmentasyon (cildin belirli kısmının diğer bölgeden daha koyu olması) şikayetiyle gelir. Görünüş olarak rahatsız edici ve inatçı nitelikte olan bu lekeler, hastaların hayatını olumsuz etkiler. Ancak derinin biyolojisi ve hiperpigmentasyon nedenleri bilindiğinde neredeyse herkesi mutlu etmek mümkün olmaktadır.</span><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><span style="color: #444444;">• Leke, cildimize renk kazandıran melanin hücrelerinin fazla çalışmasından kaynaklanan bir sorundur. Öncelikle söylenmesi gereken, deriye rengini veren melaninin miktarı, kalitesi ve dağılımıdır. Deriye rengini veren melanin; derinin basal tabakasında bulunan melanosit hücrelerin içinde bulunan melanosomlar (pigment üretici makineler) tarafından üretilir.</span><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><b><span style="color: #444444;">Leke İçin Neden Çok!</span></b><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><span style="color: #444444;">• Cilt lekelerine neden olan melanin hücrelerinin fazla çalışması sorununa birçok faktör zemin hazırlayabilir. Kullanılan ilaçlar, sistemik hastalıklar, yanlış kozmetikler, genetik nedenler, yoğun güneşe maruz kalınması, hormonlar, bazı enfeksiyon hastalıkları ve dermatolojik hastalıklar lekeye neden olabilecek başlıca sebeplerdir.</span><br /><span style="color: #444444;">• Dermatoloğa en sık gelen lekelenmeler şunlardır: 1- Melazma  (gebelik lekesi), 2-Solar lentigo (güneş lekesi), 3- Postinflamatuar hiperpigmentasyon, 4- Göz altı koyuluk (morluk).</span><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><b><span style="color: #444444;">Lekeleri Makyajla Kapatma Tüyoları</span></b><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><span style="color: #444444;">• Cilt lekelerinde; tıbbi tedavilere ve piyasadaki bulunan ürünlere geçmeden önce,  tedavilerden sonuç alınana kadar homojen ve pürüzsüz bir cilt görünüm isteyenler bazı makyaj hilelerine başvurabilir! Lekeleri makyajla kapatmak için bir sonraki kozmetik alışverişinizde şu öneriler size faydalı olabilir:</span><br /><span style="color: #444444;">• Yeşil renkte kapatıcı kalemler: Yüzünüzdeki kızarık bölgeleri daha az belirgin hale getiren renktir.</span><br /><span style="color: #444444;">• Mor, eflatun (ve tonları ) renkte kapatıcılar: Mor ve tonları, yüzdeki sarı renkte lekelenmeleri kapatır.</span><br /><span style="color: #444444;">• Beyaz, sarı ve tonları ile pembe ve tonları kapatıcılar: Melazma ve kahverengi lekelenmeleri kapatmak için kullanılır.</span><br /><span style="color: #444444;">• İlk önce yukarda belirlenen kapatıcı (concealer) uygulandıktan sonra, bunun üzerine normal renginize uygun kapatıcıyı (fondöten veya pudranız) kullanmalısınız.</span><br /><span style="color: #444444;">• Dermatoloğunuz tarafından verilen medikal tedavi, en önemli ve zorunlu yöntemlerdir. Ancak bu tedaviyle birlikte cilt bakımınızda kullanacağınız bu tip ürünler, özellikle lekeye meyilli ciltler için kurtarıcı olacaktır!</span><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><b><span style="color: #444444;">Doğum Lekelerine Özel Karışım</span></b><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><span style="color: #444444;">•  Melazma yani gebelik lekesi; yüz bölgesinde genellikle üst dudak, burun üstü, yanaklar, alında ve daha nadir olmak üzere boyunda değişik kahverengi tonlarda lekelenmelerdir. Melazmaya oluşumunda ve de artışında birden çok sebebin rol oynadığı düşünülmektedir:</span><br /><span style="color: #444444;">• Doğum veya gebelik lekesi olarak adlandırılan melazma, doğum kontrol ilaçları kullanıldığında da ortaya çıkmakta, bu da bize östrojen ile bağlantısını göstermektedir. Menopoz sonrası renginde hafifleme olabiliyor.</span><br /><span style="color: #444444;">• Güneşin UV ışınları, bu lekenin oluşmasının başlıca sebebidir ve şiddetlenmesin de tek sebebi UV ışınıdır. Epilepside kullanılan ilaçlar ve hormon salgılanmasına neden olduğu için stres de var olan melazmayı artırabilir.</span><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><b><span style="color: #444444;">Wood Işığına Bakın!</span></b><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><span style="color: #444444;">• Melazma lekesinin derecesi, dermatolog tarafından yapılan Wood ışığı muayenesinde anlaşılır ve ne kadar açılacağı bu muayenede belirlenir.</span><br /><span style="color: #444444;">• Melazmanın tedavisinde; günlük bakımın yanı sıra dermatolog size özel tıbbi ilaç ve/veya  karışım ve durumunuza bağlı olarak peeling (glycolic,salisilik asit,TCA veya kombine) önerebilir. Bununla beraber eğer uygun görürse lazer de önerebilir.</span><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><b><span style="color: #444444;">Güneş Lekeleriniz Varsa...</span></b><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><span style="color: #444444;">• Güneş lekeleri; genellikle 1 cm çapında yuvarlak kahverengi lekeler olarak hem yüzde hem el sırtında görülür. Tek oluşma sebebi güneştir! Genellikle 50 yaş ve üzeri beliren bu lekeler; yanlış adıyla bilinen ‘yaşlılık lekeleri’ değildir. Güneşten korunmuş bir ciltte bu lekeler hiçbir yaşta oluşmaz!</span><br /><span style="color: #444444;">• Solar lentigolar daha fazla epidermal olduklarından, tedavide mikrodermabrazyon, cryotherapy (dondurma işlemi) ve uygun lazer türü kullanılabilir.</span><br /><span style="color: #444444;">• Solar lentigonun tek sebebi güneş olduğundan, bu tür lekesi olan tüm hastaların mutlaka ben muayenesi yapılması gerekir. Bu muayene, diğer sadece güneşe bağlı deri kanserlerinin erken teşhis ve tedavisi için önemlidir.</span><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><b><span style="color: #444444;">Cilt Lekelerinizin Nedeni Ağdalar Olabilir</span></b><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><span style="color: #444444;">• Cilt lekelerinden Postinflamatuar Pigmentasyon (PİH); deride bir böcek ısırığı, bir kesi, egzama, alerji, kıl dönmesi ve ağda sonrası gibi derinin iyileşirken bıraktığı kahverengi leke olarak kalan izdir.</span><br /><span style="color: #444444;">• Burada en önemli tedavi; bu tür lekelenmelerin oluşmasını engellemektir. Örneğin; ağda (özellikle sir ağda), uygun olmayan cilt bakımları, kullanılan yanlış cilt ürünleri vs. sizde bu tür istenmeyen lekeler yapıyorsa, bunları yapmamak en uygun koruyucu önlem olur.</span><br /><span style="color: #444444;">• Tedavide dermatatoloji doktoru hydroquinıne, retinoid,azeleic acid vs. önerebilir. Tüm lekelenmeler için geçerli güneş koruyucularını da hayatınızdan hiç eksik etmemeniz gerekmektedir.</span><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><b><span style="color: #444444;">Göz Altlarına K Vitaminli Krem</span></b><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><span style="color: #444444;">• Göz altında beliren lekelenmelerin (koyuluk ve morluk) genellikle iki tipi vardır. Birincisi genetik sayılır ve göz altındaki kan dolaşımın daha yavaş olmasına bağlıdır. Bu genetik yatkınlık daha sık Latin Amerikalı ve Akdeniz ülkelerinde bulunur. Yavaş kan dolaşımı, göz derisinin hemosiderin (demir  taşıyan bir pigment) birikimine sebep  olur.</span><br /><span style="color: #444444;">• Diğer bir neden de daha koyu cilt tiplerinin özellikle göz altlarında daha çok melanin oluşturmalarıdır. Uykusuzluk önemli bir nedendir; ödem yarattığı ve dolaşımı daha da azalttığı için göz altı lekelerini arttırır.</span><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><b><span style="color: #444444;">Esmerler Sünger Gibi!</span></b><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><span style="color: #444444;">• Göz altı lekelerinden korunmada en önemli silah; güneş koruyuculardır! Yaz ve kış kullanılmalıdır. Göz altı lekeleri, en zor tedavi olabilecek lekelenmelerdendir. Artmaması için güneş koruyucu ve gözlük en önemli etkendir.</span><br /><span style="color: #444444;">• ‘Koyu tenliyim güneşten korunmama gerek yok’ inanışı büyük bir yanılgıdır! Tam tersine; daha koyu tenliler güneşi sünger gibi çekerek, zaten koyu olan deri bölgelerini koruma amacıyla daha da koyulaştırır.</span><br /><span style="color: #444444;">• Piyasada mevcut K-vitaminli kremlere dermatoloğunuz uygun görürse retinol eklenebilir. Bu lekelenmelerde, aşırı peeling ve lazer tedavilerinin fazla yeri yoktur.</span><br /><span style="color: #444444;"><br /></span>

Lekeleri Makyajla Gizleme Tüyoları

Cildinizdeki lekeleri makyaj hileleriyle kapatabilirsiniz. Kırmızı lekeleri yeşil, sarı lekeleri mor kalemle kapatın. Doğum lekelerine i...

Devamı »

Uzun Yaz Gecelerinde Sofra Keyfini Uzatmayın!

<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhU9U0D7E6XSpOjFJJtlYQ2qka30U_-puZliF_oPBoNcaWatLIvDxg7jrYnFqMo63z2BJTdi8MM5hdwP1r0nsCo_-WmxszM0qj-AkxLPn69YnpPXxCiBStpDVV7Sc96pbRL9Ipx2a1eq1I/s1600/Yaz+Aylar%C4%B1nda+Midenize+Dikkat!.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><span style="color: #444444;"><img border="0" height="209" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhU9U0D7E6XSpOjFJJtlYQ2qka30U_-puZliF_oPBoNcaWatLIvDxg7jrYnFqMo63z2BJTdi8MM5hdwP1r0nsCo_-WmxszM0qj-AkxLPn69YnpPXxCiBStpDVV7Sc96pbRL9Ipx2a1eq1I/s400/Yaz+Aylar%C4%B1nda+Midenize+Dikkat!.jpg" width="400" /></span></a><b><span style="color: #cc0000;">Sıcak ve nemli havaların yaşandığı yaz döneminde, açık büfe öğünler, uzayan geceler ve değişen yeme alışkanlıklarıyla mide rahatsızlıkları da artıyor. </span></b><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><span style="color: #444444;">Midede şişkinlik, yanma ve düzensiz beslenmeyle gelen kabızlık özellikle yemek sonrasında tatsız bir biçimde ortaya çıkıp, en güzel yaz aktivitelerinize gölge düşürebiliyor. Mide sağlığını korurken, yazın ritmine ayak uydurmaya destek olacak, enerji veren besinlerin tüketimi ise bu dönemde büyük önem taşıyor.</span><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><span style="color: #444444;">Memorial Antalya Hastanesi Gastroenteroloji Bölümü’nden Doç. Dr. Serdar Akça, yaz aylarında mide koruyucu önerilerde bulundu.</span><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><b><span style="color: #444444;">Yazın 4 Saat Arayla Yemek Yiyin</span></b><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><span style="color: #444444;">Yazın 4 saat aralarla yemek yenmesi mide sağlığı açısından doğru olandır. Ancak sağlık bir bütün olarak düşünüldüğünde; fazla kilolu ile zayıf biri, güneş altında tarlada çalışan kişi ile klimalı ortamda büroda çalışan kişi, yaşlı ile genç, erkekle kadın, hamile ile çocuk ya da kronik hastalığı olan kişilerin yemek aralıkları birbirinden farklı olmalıdır. Herkese ve her duruma uyun ideal bir yemek aralığı yoktur. Özellikle yaz aylarında şunlara dikkat edin; </span><br /><span style="color: #444444;">• Acıktığınız zaman yemek yiyin, aşırı acıkmayı beklemeyin</span><br /><span style="color: #444444;">• Dengeli beslenin</span><br /><span style="color: #444444;">• Midenizi tıka basa doldurmayın</span><br /><span style="color: #444444;">• İhtiyacınız kadar sıvı alın</span><br /><span style="color: #444444;">• Aldığınız besinlerin doğal olmasına özen gösterin</span><br /><span style="color: #444444;">• Yazın 4 saatten fazla susuz kalmayın</span><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><b><span style="color: #444444;">Yüzmeden Önce Enerji Verici Meyvelerden Tüketin!</span></b><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><span style="color: #444444;">Fiziksel aktivite yaparken midenin dolu olması, hem yediklerin ağza gelmesine yol açar; hem de sindirim sistemine kan akımı arttığı için kaslardaki performans daha düşük olur. Havuz ve denize girmeği de, fiziksel aktivite kategorisinde değerlendirmek gerekir. Bu aktivitelerde bulunulacaksa, öğün şeklinde yenilen yemekten en az iki saat geçmesi tavsiye edilir. 30 dakikadan daha uzun süre yüzme planı olan bir kişinin denize ya da havuza girmeden önce enerji ve mineraller için muz gibi bir meyve ya da kuru üzüm, incir gibi kuru meyveyi aktivite öncesinde tüketmesi, performansı artıracaktır. Tok karınla denize girildiğinde mide krampı olacağına dair düşüncenin ise bilimsel bir dayanağı yoktur.</span><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><b><span style="color: #444444;">Reflüye Karşı Önlem Alın!</span></b><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><span style="color: #444444;">Yazın reflü şikayetlerine karşı kullandığınız ilaçlara ve yediklerinize dikkat edin! </span><br /><span style="color: #444444;">Reflü tek bir faktöre bağlı bir hastalık değildir. Reflü sorununun ortadan kalkması yalnızca yemek yeme alışkanlıkları ile ilişkili olmadığı için tek bir diyet listesi de bu sorunu çözmez. Ancak özellikle yaz aylarında çiğ besinler ve alkol tüketiminin artması, geç saatlerde yemek yeme alışkanlıklarının ortaya çıkması reflü şikayetlerinin tetikler.</span><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><b><span style="color: #444444;">Yazın reflü şikayetlerinden korunmak için;</span></b><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><span style="color: #444444;">• Fazla kiloluysanız, kilo verin. </span><br /><span style="color: #444444;">• Alkol ve sigara kullanıyorsanız bunları azaltın ya da kullanmayın.</span><br /><span style="color: #444444;">• Tansiyon, astım, doğum kontrol hapları, bazı antidepresanlar, birçok ağrı kesici reflü ve mide şikayetlerini artırabilir. İlaç kullanımınızı kontrol edin.</span><br /><span style="color: #444444;">• Yağlı yemekler ve kızartmalar, çikolata, portakal suyu, salça, gazlı içecekler, kahve, ketçap ve nane reflüyü sıklıkla artırır. Bunların tüketimine dikkat edin. Ancak burada da kişiye özgü davranmak gerekir, bu besinlerin tüketimi bir şikayete neden olmuyorsa, kısıtlama getirmeyin.</span><br /><span style="color: #444444;">• Sağlıklı beslenmeye özen gösterin. Midenizi uzun süre boş bırakmayın ve çok doldurmayın.</span><br /><span style="color: #444444;">• Yiyecek ve içecekleri; aşırı soğuk ve aşırı sıcak şekilde tüketmeyin.</span><br /><span style="color: #444444;">• Besinleri mutlaka çok iyi çiğneyerek yutun.</span><br /><span style="color: #444444;">• Dengeli beslenin. Yumurta, beyaz ve kırmızı et ve baklagillerden yeterli protein almak, süt ve süt ürünleri, tahıllar, zeytinyağı, sebze ve meyveden yeterli miktarda tüketin.</span><br /><span style="color: #444444;">• Yemeklerde az miktarda tereyağı tüketin.</span><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><b><span style="color: #444444;">Uzun Yaz Gecelerinde Sofra Keyfini Uzatmayın!</span></b><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><span style="color: #444444;">Yaz akşamlarında kalabalık gruplar halinde yemek yemeğe başlanıldığı zaman, bu; genellikle o geceye ait bir aktivite sonucunda ortaya çıkmakta ve sofrada kalış süresi saatleri bulabilmektedir. Bu şekilde yemek keyfinin gecenin ilerleyen saatlerinde bir kabusa dönüşmemesi ya da bir hastanenin acil servisinde sona ermemesi için, gece boyunca sürekli yemek yemeyin. Çünkü yaz aylarında yemek masasında uzayıp giden saatler, reflü, gastrit ve ülser şikayetlerini tetikler. Midenin tıka basa doldurulmasının yanında limitsiz alkol tüketimden de uzak durmak gerekir. Alkol alınacaksa miktarına çok dikkat etmelidir. Sofradan kalktıktan sonra hemen yatmak yerine, yarım saatlik tempolu yürüyüşle yediklerin sindirilmesine yardımcı olunmalıdır. Yemekten iki saat sonra yatmak mide sağlığı açısından önemlidir. Ancak geç saatlere kadar oturup yatış süresini uzatmak ve ertesi gün işe az uyuyarak gitmek de, mide rahatsızlıklarını artırır.</span><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><b><span style="color: #444444;">Yazın Alkol Alımını Sınırlayın!</span></b><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><span style="color: #444444;">Özellikle yaz aylarında alkol alımı artmakta, gece yatış saatleri ve geç saatlere kadar yemek yeme alışkanlıkları ile alkol alımı birleştiğinde mide mukozasının yüzeyinde hasara neden olmaktadır. Yemek borusu veya midede yüzeyel yaraların açılması, özofajit ve gastriti artırmaktadır. Alkol reflüyü de tetikler. Ayrıca alkol alımı sonrası öğürerek kusma özellikle 40’lı yaşlardaki erkek hastalarda “Mallory Weis” olarak adlandırılan, yemek borusu ve mide birleşim yerindeki mukozada yırtıklara sebep olarak bazen çok şiddetli olabilen mide kanamalarına yol açabilmektedir.</span><br /><div></div>

Uzun Yaz Gecelerinde Sofra Keyfini Uzatmayın!

Sıcak ve nemli havaların yaşandığı yaz döneminde, açık büfe öğünler, uzayan geceler ve değişen yeme alışkanlıklarıyla mide rahatsızlıkla...

Devamı »

Kişiye özel farklı bir bitki!

<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgEYJgVxZn3XjcVp3stFkXLcjn9eEd_F4pqCykKA4NhVupmidZG6xzOQxwitGjnfmoe7_d8OY_n5TwjR4yEygJcst6doyOr9GPVStqDV5-UW9ghUh5uKrnsIWCe97ANgt_SBXzNn5He7YpQ/s1600/Herkes+i%C3%A7in+bir+bitki.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><span style="color: #444444;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgEYJgVxZn3XjcVp3stFkXLcjn9eEd_F4pqCykKA4NhVupmidZG6xzOQxwitGjnfmoe7_d8OY_n5TwjR4yEygJcst6doyOr9GPVStqDV5-UW9ghUh5uKrnsIWCe97ANgt_SBXzNn5He7YpQ/s1600/Herkes+i%C3%A7in+bir+bitki.jpg" /></span></a><b><span style="color: #cc0000;">Sağlıklı yaşam için bitkisel öneriler... </span></b><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><span style="color: #444444;">Sağlık alanında bitkilerin gücünü anlatan ve herkes için yararlı olacağını umduğumuz bu yazı dizisinde, size mucizelerden değil gerçeklerden söz edeceğiz. Çünkü sözü edilen mucizelerin çoğu, halkı kandırmaya yönelik ve bilimsellikten uzak iddialar içeriyor. </span><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><span style="color: #444444;">Oysa sağlığın şakası yok. Bu nedenle kime inanacağımız ve uzman gibi görünüp gerçekte öyle olmayan kişilerin yaratacakları tehlikelere karşı bilinçli olmamız son derece önemli. Bir de verilen reçetelerin kişiye özel olduğunu bilmemiz ve “Komşuma iyi gelen bana da iyi gelir!” inanışından uzak kalmamız gerekli. Bu nedenle bu yazı dizisinde, yaşamını bitkilerle ilgili bilimsel çalışmalarla geçirmiş ve çok sayıda öğrenci yetiştirmiş gerçek bir uzmandan yardım aldık.</span><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><span style="color: #444444;">Prof. Dr. Erdem Yeşilada’nın şu cümlesi bu seçimi yapmakta ne kadar haklı olduğumuzu anlatmaya yetecektir. Şöyle diyor Yeşilada: “İnsan sağlığı söz konusu olduğunda bitkisel ya da sentetik ilaçlarla ilgili bir fanatizm söz konusu olamaz. Bitkisel ilaçların zararsız oldukları düşüncesi son derece sakıncalıdır. Bu nedenle yararlı yönleri ortaya çıkarılıp bunlardan faydalanılmalı ancak en kuvvetli zehirlerin bitkilerde bulunduğu gerçeği unutulmamalıdır.”</span><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><span style="color: #444444;">İnsanoğlunun yaşamın başlangıcından beri ilgi duyduğu ve şifa amaçlı yararlandığı bitkilerden günümüz tıbbı da faydalanıyor. Bitkilerde fotosentez sonucu meydana gelen binlerce bileşik, varoluştan itibaren besin ya da ilaç formunda kullanılarak sağlığın korunması ve hastalıkların tedavisinde önemli bir kaynak oluşturuyor.</span><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><span style="color: #444444;">Yeditepe Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi Farmakognozi ve Fitoterapi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Erdem Yeşilada, teknolojik gelişmeler sonucu kimyasal sentez yoluyla elde edilen ilaçların, 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren hızlı bir gelişim gösterdiğini, uygulama kolaylığı, hızlı etki ve kontrollü biyolojik cevap gibi avantajları nedeniyle bitkisel ilaçların yerini aldığını söylüyor. Ancak 1960’larda yaşanan “talidomit faciası” (uzuvsuz bebekler) insanları rüyadan uyandırıyor ve çok sayıda avantajına karşın sentetik ilaçların vücutta bazı şikâyetleri giderirken diğer bazı organlarda hasarlara yol açtığı fark ediliyor. Bu tarih, doğal ilaçlara olan ilginin tekrar başlamasında bir dönüm noktası oluyor.</span><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><b><span style="color: #444444;">MUCİZE BEKLEMEK DOĞRU DEĞİL</span></b><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><span style="color: #444444;">Günümüz bitkisel ilaçları, insanların binlerce yıldır yararlandığı kocakarı ilaçlarından farklılıklar gösteriyor. Gelişen deneysel yöntemler, bitkilerin kimyasal içerikleri, fizyolojik etkileri ve olası risklerinin aydınlatılması ile sağlık ve tedavi uygulamaları da değişiyor. Bu yeni güncel fitoterapi (bitkilerle tedavi) kavramının çağdaş ilaç uygulamalarına alternatif olarak düşünülmemesi gerektiğini söyleyen Yeşilada, öncelikli olanın; sağlığın korunması, hastalıkların önlenmesi ve basit şikâyetlerin giderilmesi olduğunu, bitkilerin hastalıkların tedavisinde tedavi uygulamalarını destekleyici ve ilaçların yan etkilerini hafifletici olarak kabul edilmeleri gerektiğini söylüyor. Bu kapsamda bitkisel ilaçlardan mucizeler beklemek doğru bir yaklaşım olmasa da, etkisiz ve yararsız olduklarını iddia etmenin de son derece akıl dışı olduğu belirtiliyor.</span><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><b><span style="color: #444444;">BİTKİSEL İLAÇLARI MEVSİM DÖNÜMLERİNDE KULLANIN</span></b><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><span style="color: #444444;"> Yeterli meyve ve sebzenin yer aldığı dengeli beslenme, bağışıklığın desteklenmesi açısından çok önemli görülüyor. Ancak bağışıklık sistemimizin belirli dönemlerde daha çok güçlendirilmesi gerekiyor. Mevsim dönümleri olan, eylül-kasım ile şubat-mart dönemlerinde hızlı hava değişimlerinden korunmak için bağışıklık sistemini destekleyici bitkisel ilaçların kullanılmasını öneren Erdem Yeşilada, özellikle “betaglukan” adı verilen bağışıklık sistemini destekleyici besinlerin çok önemli olduğunu belirtiyor. Bu destek ürünlerin etkili olabilmeleri için en az 6-8 hafta süre ile uygulanması gerekiyor. Bağışıklık sistemi yetersizliği ya da bu konuyla ilgili sorunları bulunan (MS hastaları, organ nakli olanlar vb) kişilerin bu tip ürünlerden uzak kalması öneriliyor.</span><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><b><span style="color: #444444;">KONSANTRASYON İÇİN ÖNERİLER </span></b><br /><span style="color: #444444;">Ginkgo yaprakları </span><br /><span style="color: #444444;">Folik asit </span><br /><span style="color: #444444;">B 6 vitamini desteği</span><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><b><span style="color: #444444;">SAĞLIK BEKÇİSİ İLK 5 BAHARAT</span></b><br /><span style="color: #444444;">1- Zerdeçal</span><br /><span style="color: #444444;">2- Zencefil</span><br /><span style="color: #444444;">3- Kekik</span><br /><span style="color: #444444;">4- Kırmızı biber</span><br /><span style="color: #444444;">5- Karabiber</span><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><b><span style="color: #444444;">NAR EGZERSİZ AĞRILARINI AZALTIYOR</span></b><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><span style="color: #444444;"> Nar, antioksidan etkili polifenolik bileşenler bakımından oldukça zengin bir meyve olarak değerlendiriliyor. Narın, özellikle egzersiz ağrılarını azalttığı, artrit şikâyetlerinde kolajen yakımını önlediği, kemik erimesi ve eklem hastalıklarında büyük yarar sağladığı belirtiliyor. Kalp-damar rahatsızlıkları ile prostat gibi önemli sağlık sorunlarında da yararlı olan narın prostata karşı etkili olması için çekirdeği ile birlikte tüketilmesi öneriliyor. Nar çekirdeği, menopoz dönemindeki kadınlarda da yarar sağlıyor.</span><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><b><span style="color: #444444;">ZAYIFLAMAYA YARDIMCI BİTKİLER</span></b><br /><span style="color: #444444;"> <span style="background-color: white;"> </span></span><br /><span style="color: #444444;">Prof. Dr. Erdem Yeşilada, bitkisel ürünlerin, diyet ve egzersiz yapmadan ayda 8-10 kilo verdirmesinin mümkün olmadığını söylüyor. “Zayıflama ürünleri bu şekilde bir iddia ile pazarlanıyorsa içerisinde sentetik madde barındırarak yaşam riski oluşturur” diyen Yeşilada, önerilerini şöyle sıralıyor: “Öncelikle kişiye uygun dengeli bir diyet ve ağır olmayan bir egzersiz programı belirlemek gerekiyor. Yemeklerden 20-30 dakika önce karbohidratların (nişasta, şeker vb.) emilimini azaltabilecek ve yağların yakımını hızlandıracak özel çay formülasyonlarının kullanılması, başarılı sonuçlar alınmasına yardımcı oluyor.” Karbohidratların emilimini engelleyen zeytin yaprağı ile dut yaprağı taşıyan bu tip özel çay formülasyonları eczanelerde; yağ yakımını sağlayan biberiye ve yeşil çaylı karışımlar ise marketlerde bulunuyor.</span><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><b><span style="color: #444444;">AŞIRI SICAKLARDA FERAHLIK VEREN TARİF</span></b><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><span style="color: #444444;"> Malzemeler: Demirhindi meyve pulpası (etli kısmı): Susuzluk hissini azaltır. Yeşil çay: Taşıdığı kafein enerji verir. Taze nane yaprağı: Ferahlık sağlar. Zencefil rizomu: Ödemi boşaltır. Ananas meyvesi: Sindirimi kolaylaştırır. Oğulotu yaprağı: Rahatlatır. Hazırlanışı: Kapaklı bir demlikte yeşil çay ve oğulotu yaprağı üzerine taze kaynatılmış su ilave edip demleyin. Demlenmiş çay soğuyunca bir blendırın içine koyun. Demirhindi pulpası, soyulmuş ananas meyvesi ve birkaç dilim taze zencefili içine atarak parçalayın. Hazırladığınız karışımı buz dolu bir bardağa döküp üzerine taze nane yaprakları katın ve kaşık ile servis edin.</span><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><span style="color: #444444;">Baharatların faydaları Sindirimi kolaylaştırırlar. Mide asidini uyarırlar. Safra oluşumu ve salgılanmasını artırarak özellikle yağlı besinlerin sindirimine yardımcı olurlar. Kalp-damar ve kanser gibi en ölümcül hastalıkların önüne geçerler. İlaç geliştirmek üzere yapılan bilimsel çalışmalara zemin hazırlarlar. (Zerdeçaldaki kurkuminoitler, kekikteki karvakrol, zencefildeki gingeroller, karabiberdeki piperin ve acı kırmızı biberdeki kapsaisinoitler vb) Dikkat! Baharatların ölçülü tüketilmemesi yarardan çok zarar verebilir. Ayrıca tüketilen baharatın kalitesi de önemlidir.</span><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><b><span style="color: #444444;">ZERDEÇAL ZENCEFİLİ DAHA ÇOK TÜKETİN</span></b><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><span style="color: #444444;">Zerdeçalın kanserlerden kalp-damar ve yangılı hastalıklara kadar insan sağlığını tehdit eden sorunların önlenmesinde oldukça etkili olduğu ifade ediliyor. Emilimi düşük olup vücuttan hızlı atıldığı için, günde en az 15 gram kök tozu yutulması öneriliyor. Zencefilin ise bulantı, kusma, sindirim sorunları, romatizma dahil yangılı hastalıklarda ve kanserlerde etkili olduğu belirtiliyor.</span><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><b><span style="color: #444444;">YÜKSEK TANSİYON İÇİN ALIÇ MEYVELER</span></b><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><span style="color: #444444;">Yüksek tansiyon şikâyeti bulunan tüm kalp-damar hastalarına alıç çiçekler ile yaprak ve meyveleri öneriliyor. Tedavi söz konusu olduğunda sadece meyveleri yiyerek başarı sağlamak mümkün olmuyor ve standart özüt ile hazırlanmış ürünlerin kullanılması gerekiyor.</span><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><b><span style="color: #444444;">SARI KANTARON, KALP HASTALARI İÇİN RİSKLİ</span></b><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><span style="color: #444444;">Sarı kantaron bitkisinin çiçekli toprak üstü kısımları depresyon tedavisinde yaygın şekilde kullanılıyor. Ancak kullanılması bazı hasta grupları için risk taşıyor. Bu bitki, organ nakli olan hastalarda organ reddine, kalp ilacı (dijitoksin) kullananlarda ise ilacın hızla vücuttan atılmasına yol açıyor.</span><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><span style="color: #444444;"><br /></span><b><span style="color: #444444;">KAVRULMADAN YENEN CEVİZ KOLESTEROLÜ DÜŞÜRÜYOR</span></b><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><span style="color: #444444;">Ceviz ve badem gibi tohumlar, kavrulmadan tüketildiğinde, kolesterol seviyesinde yüzde 15’e varan oranda düşüş meydana geliyor. Yapılan klinik araştırmalar, kabuklu cevizin kırılıp bir gece suda bekletildikten sonra sabah aç olarak içilip ardından tanelerinin yenmesinin kolesterol seviyesinde ciddi düşüşe neden olduğunu gösteriyor.</span><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><b><span style="color: #444444;">BU ÇAYLARI MUTLAKA TÜKETİN</span></b><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><span style="color: #444444;">GÜNEŞİN ZARARLARINA KARŞI NANE-OĞULOTU KARIŞIMI </span><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><span style="color: #444444;">ADAÇAYI VE MAYIS PAPATYASI: Yaz-kış demeden tüketilmeleri öneriliyor Bu bitkiler vücuttaki ödemi boşaltma, enfeksiyon ve yangı riskini azaltma, sindirimi kolaylaştırma, mide-bağırsak sistemi spazmlarını giderme gibi özellikleriyle sağlığa katkıda bulunuyor. </span><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><span style="color: #444444;">OĞULOTU ÇAYI: Akşamları yatmadan önce içilen bu çay günün tüm stresini alıyor ve gece vücudun onarımına olanak sağlıyor. Yapılan deneysel çalışmalar nane ve oğulotu karışımından hazırlanan çayın; güneş ışınları, cihazlar ya da çevreden gelen radyasyona karşı son derece etkili olduğunu ve bu konudaki hasarları azalttığını ortaya koyuyor. </span><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><span style="color: #444444;">YEŞİL ÇAY: Düzenli tüketilmesi durumunda sağlığı koruyucu özellikleriyle ön plana çıkıyor.</span><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><b><span style="color: #444444;">EMZİREN ANNELERE ANASON VE REZENE</span></b><br /><span style="color: #444444;"><br /></span><span style="color: #444444;">Zencefil hamilelik kusmalarına iyi geliyor. (Günlük miktarı 1 gramı geçmemeli) Çemen, emziren annelerde süt artırıcı etki gösterirken, erkeklerde cinsel gücü uyarıyor. Anason ve rezene emziren annelerde süt artırıcı, diğer bireylerde ise gaz giderici etki gösteriyor.</span><br /><span style="color: #444444;"><br /></span>

Kişiye özel farklı bir bitki!

Sağlıklı yaşam için bitkisel öneriler...  Sağlık alanında bitkilerin gücünü anlatan ve herkes için yararlı olacağını umduğumuz bu yazı d...

Devamı »

Doyasıya Yiyerek Zayıflayın!

<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh_OoaxBLKt-Y_7umzrfCBjzudv4Aku-m_e8gfoGXrLVzSrZKpQLcXTCCFinHqBiy7qn9FOokr6IJ4OIht3_YEvt7MhhSr_fHNk-eSsNZ4RSYImkD9D3P80bJtLoLmH9puBXt1sWwYv5Xg/s1600/Doyas%C4%B1ya+Yiyerek+Zay%C4%B1flay%C4%B1n.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh_OoaxBLKt-Y_7umzrfCBjzudv4Aku-m_e8gfoGXrLVzSrZKpQLcXTCCFinHqBiy7qn9FOokr6IJ4OIht3_YEvt7MhhSr_fHNk-eSsNZ4RSYImkD9D3P80bJtLoLmH9puBXt1sWwYv5Xg/s1600/Doyas%C4%B1ya+Yiyerek+Zay%C4%B1flay%C4%B1n.jpg" /></a><b><span style="color: #cc0000;">Amerika'dan gelen yeni bir diyet trendi, diyete olan bakış açısını değiştiriyor. 'Volumetrik Diyet'te amaç; yemeyi sevmek, tadını çıkarmak ve doyana kadar yemek! </span></b><br /><br />Diyet yaparken sürekli midenizin zil çalmasından şikayetçiyseniz, imdadınıza Amerika'dan gelen yeni bir diyet trendi yetişiyor: Volumetrik Diyet! "Hacim Diyeti" olarak da adlandırabileceğimiz bu diyet trendi, yeni bir çığır açıyor. Çünkü temeli, "doyana kadar ye" prensibine dayanıyor.<br /><br />Nesnelerin hacmini ölçmeye yarayan bir birim olan "volumetri"den adını alan diyet yöntemi, besinleri kalori değerlerine göre değil, hacim değerlerine göre sınıflandırıyor. Bir örnek vermek gerekirse: 15 tane üzüm, tartıda 100 gram geliyor ve kalorisi de 70 civarında. 15 tane kurutulmuş üzüm ise en fazla 20 gram ve onun da kalorisi 70 civarında.<br /><br />Peki, 100 gram üzümle mi doyarsınız, yoksa 20 gram kuru üzümle mi? Her ikisinin de kalorisi aynı ise, daha hacimli olan taze üzüme uzanmaz mı şimdi eliniz? Bu soruya "evet" deme ihtimaliniz çok yüksek. Zaten araştırmalar da bunu gösteriyor. Pennsylvania'da yapılan bir araştırmaya göre insanlar, "doyana" kadar yemek yiyor. Bu durumda "ne" yediğinin pek bir önemi kalmıyor.<br /><br />Düşük kalorili de olsa, yüksek kalorili de olsa, temel amaç "doydum" hissini yaşamak! Bu araştırmadan yola çıkarak "Volumetrik Diyeti" geliştiren Beslenme Uzmanı Barbara Rolls, normalden daha az yiyerek zayıflamanın çok zor olduğunun altını çiziyor: "Besinleri kısarak yapılan diyet, ilk başta kilo verdirir ama uzun vadede başarılı olamaz. Çünkü 'açlık' hissinin bastırılması gerekiyor!"<br /><br /><b>Bir Günlük Örnek Mönü</b><br /><br /><b>Sabah:</b> Aç karnına bir bardak su için. Ardından büyük bir kase içine; yulaf ezmesi, taze meyve parçaları koyun. Bu karışıma yağsız süt, yoğurt ya da meyve suyuyla hacim kazandırın.<br /><br /><b>Ara:</b> Bir patates salatasının içine bolca salatalık doğrayın. Bu, salatanızın hem hacmini artıracak hem de daha doyurucu olacak.<br /><br /><b>Öğlen: </b>Sade suya tirit tarzı çorbanızın hacmini artırmak için kepekli makarna ve sebzelerden faydalanın. Makarna yerine bulgur, yarma, pirinç gibi bakliyatlar da kullanabilirsiniz. Kurubaklagiller de çorbaya ayrı bir lezzet ve hacim katar. İsterseniz içine arada bir tavuk, balık ya da et parçaları atın. Eğer zengin bir çorba içme şansınız yoksa; balık ya da tavuk filetonun yanında bol salata ve sebze yiyebilirsiniz. Ardından küçük bir sütlü tatlı ya da meyve alabilirsiniz. Bol bol su içmeyi unutmayın!<br /><div><br /></div>

Doyasıya Yiyerek Zayıflayın!

Amerika'dan gelen yeni bir diyet trendi, diyete olan bakış açısını değiştiriyor. 'Volumetrik Diyet'te amaç; yemeyi sevmek, tad...

Devamı »

Güneş Düşmanınız Değil Dostunuz Olsun!

<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjAO0oqKFviqgCfkx2opnmgsQzk2iNLVyjVLOLN52Z-PPlBkWDJM_Gu_iFOKtySd3B3Nvy43NCi4QoSycdsMlfEuDtwC481SYGmqqYpAwSHJ6Q9QJdMPIXWzYOOkOwQAQsztM7Ra5hdNO4/s1600/G%C3%BCne%C5%9F+D%C3%BC%C5%9Fman%C4%B1n%C4%B1z+De%C4%9Fil+Dostunuz+Olsun.Jpeg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="212" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjAO0oqKFviqgCfkx2opnmgsQzk2iNLVyjVLOLN52Z-PPlBkWDJM_Gu_iFOKtySd3B3Nvy43NCi4QoSycdsMlfEuDtwC481SYGmqqYpAwSHJ6Q9QJdMPIXWzYOOkOwQAQsztM7Ra5hdNO4/s320/G%C3%BCne%C5%9F+D%C3%BC%C5%9Fman%C4%B1n%C4%B1z+De%C4%9Fil+Dostunuz+Olsun.Jpeg" width="320" /></a><b><span style="color: #cc0000;">Yazın meydana gelen güneş lekelerine dikkat! Korunmasız güneşe maruz kalan kişilerin yüz ve ellerinde meydana gelen lekelenmeler deri değişikliğine yol açabiliyor.</span></b><br /><br />Açık tenli kişilerde, yıllar içerisinde korunmasız güneşe maruz kalmaya bağlı olarak özellikle yüzde ve el üzerlerinde koyu renkli lekelenmeler ortaya çıkabileceğini söleye İstanbul Medipol Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Dr. Makbule Dündar, “Güneş maruziyeti devam ederse deride kabarık, koyu renkli kabuklu (aktinik kerataz) değişiklikler ortaya çıkar. Bu deri değişiklikleri güneşe maruz kaldıktan yıllar sonra ortaya çıkar. Bu tip lezyonların üzerinden cilt kanseri gelişme olasılığı mevcuttur” dedi.<br /><br /><b>İki Saat Arayla Güneş Koruyucu Kullanın</b><br /><br />Güneş lekelerinden ve çillenmeden korunmanın en etkili yolunun hem UVA hem de UVB’ye karşı koruma içeren en az spf 30 olan bir güneş koruyucu kullanmaktan geçtiğini belirten Dündar, “Güneş koruyucu eğer tüm gün dış ortamda kalınacaksa 2 saat ara ile yenilenmelidir. Saat 11:00 – 15:00 arası güneşlenmek amacıyla kesinlikle dışarı çıkmamak gereklidir. Güneşe bağlı cilt yaşlanması ve güneş lekelerinden korunmak için yaz – kış güneş koruyucu kullanmayı günlük bakımın bir parçası haline getirmek gereklidir” diye konuştu.<br /><br /><b>Tedavi, Lekenin Derinliğine Bağlı</b><br /><br />Güneş lekelerinin günümüzde özellikle sonbahar ve kış aylarında lazer uygulamaları, kimyasal peeling uygulamaları ile tedavi edildiğini açıklayan Dündar, şunları kaydetti:<br /><br />“Uygulamalar leke tipine bağlı olarak seçilmekte ve seans seans uygulama yapılmaktadır. Hafif lekelenme durumunda ve seans aralarında değişik renk açıcı madde içeren; (örn; glikolik asit, kojik asit, C vitamini, fitik asit, hydroquinone vs) kremler uygulandığı zaman mutlaka sabah güneş koruyucu (en az spf 30 – spf 50) kullanmak gereklidir. Deniz – havuz tatili süresince renk açıcı krem kullanmamakta fayda vardır. Güneş lekelerinin tamamen geçip geçmemesi lekenin derinliğine bağlıdır. Yüzeyel lekeler renk açıcı kremler, lazer ve kimyasal peeling uygulamaları ile tamamen geçer, derin lekeler ise tamamen geçebilmekle birlikte bazen hafif şekilde kalabilir. Güneş lekeleri geçse bile hiçbir zaman güneş koruyucu kullanmayı bırakmamak gerekmektedir.”<br /><br /><b>Çok Az Güneş Işını Yeterli</b><br /><br />Son zamanlarda yapılan çalışmalar sonucu, en önemli cilt kanseri tipi olan ‘melanom’ ile UVA arasında ciddi bağlantılar olabileceğini düşündüren bulguların ortaya çıktığını da ifade eden Dündar, şöyle devam etti: “Güneş ve solaryum kaynaklı ultraviyole radyasyonu deri kanserine neden olabilir. Eskiden radyasyonu deri kanserinin güneş yanığı ile ilişkili olduğu düşünülürken günümüzde yanık oluşturmayan orta düzey bronzlaşmanın da kansere neden olabileceği bilinmektedir. Ultraviyole radyasyonu deriyi yaşlandırmada en önemli faktördür. Uzun süre korunmasız güneşe maruz kalanlarda deri kalınlaşır kaba bir görüntü oluşur, kırışıklıklar hızla artar.<br /><br />Güneş ışınlarının en önemli faydası D vitamini sentezindeki rolleridir. Ancak vücudun D vitamini sentezleyebilmesi için çok az güneş ışını yeterlidir. Bronzlaşmaya gerek yoktur.”<br /><div><br /></div>

Güneş Düşmanınız Değil Dostunuz Olsun!

Yazın meydana gelen güneş lekelerine dikkat! Korunmasız güneşe maruz kalan kişilerin yüz ve ellerinde meydana gelen lekelenmeler deri de...

Devamı »