Bazen sevginin kanıtı olarak görülse de kıskançlık zaman zaman ilişkileri yıpratan en önemli sorunlardan birisidir.

Peki kıskançlık ne zaman tehlikeli bir hal almaktadır!

Kıskanan aşık seviyordur" cümlesi çoğu zaman ilişkilerdeki sorunları örtbas etmek için kullanılsa da kişinin hayatını kısıtlamaya kadar giden kıskançlık, ilişkilerin bitmesine, cinayetlere kadar gidebilecek ciddi boyutlara ulaşabilir. Bu nedenle kıskançlığı ne zaman tehlikeli bir boyut aldığını bilmemiz gerekir. Konuyla ilgili olarak görüştüğümüz Anadolu Sağlık Merkezi'nden Uzman Psikolog Aylin Sezer, kıskançlık ile ilgili soruları cevapladı.

"Kıskançlık, aşkın gölgesidir"

Kıskançlık nasıl bir duygudur?
Kıskançlık, ilişkilerde, sosyal hayatta ve bilimde ismi oldukça sık geçen bir konu. Kıskançlık, hem başkalarının sahip olduğuna sahip olma isteği, hem de sahip olduğunu, başkasına kaptırma korkusu, bir ilişkinin veya bir kişinin yitirileceği endişesidir. Günlük yaşamımızda, özellikle ikili yakın ilişkilerde kıskançlık kavramıyla sık sık karşı karşıya geliyoruz. "Kıskançlık, aşkın gölgesidir" diyor Ayala M. Pines. Kıskançlık için, yitirilmek istenmeyen bir kişinin ya da ilişkinin yitirileceği ya da tehdit altında olduğu sanısıyla yaşanan karmaşık bir ruhsal yaşantı, acı verici duygu diyebiliriz.

Kıskançlık insanın doğasında mıdır yoksa sonradan mı öğrenilir?
Kıskançlığın insanın doğasında mı olduğu, yoksa sonradan öğrenilen sosyo-kültürel bir kavram mı olduğu hala tartışılmaktadır. Evrim teorisine göre kıskançlık, kadın ve erkek için farklı evrimsel güçler tarafından şekillenmiş doğal bir tepkidir. Cinsiyet farklılıkları da insanın evrimsel tarihi boyunca karşılaştığı farklı üreme bedelleri ve uyum problemlerine bağlıdır. Evrim teorisine göre, döllenme kadın vücudunun içinde gerçekleştiği için anne çocuğun kendisinden olduğundan emindir, oysa baba bundan hiçbir zaman yüzde 100 emin olamaz. Bu yüzden de partnerinin onu cinsel anlamda aldatması erkeğin ilerde hem onun olmayan bir çocuğa imkanlarını sunması, hem de soyunu devam ettirememesi demektir.

Kadının böyle bir problemi olmamakla birlikte, insan yavrusu iki ebeveynin de bakımına ihtiyaç duyduğu için, kadının soyunu devam ettirmesi için o bebeğin yaşaması gerekmektedir. Kadın bunun için partnerinin imkanları ve olanaklarıyla desteğine ihtiyaç duyar. Evrimsel teoriye göre bu yüzden, partnerinin başka bir kadına aşık olup, zaman ve imkanlarını ona yönlendirmesi kadın için bir tehlikedir.

Sosyo-kültürel yaklaşıma göre ise kıskançlık, sosyal ve kültürel bir olgudur. Kişi yaşadıkça, içinde bulunduğu toplumun yarattığı ilişki kurallarına göre kıskanmayı öğrenir. Kendi anne ve babasının ilişkisi o kişinin karşı cinsle ilişkisinde bir model olacaktır. Onların sevgi, saygı, sadakat, kıskançlık tanımlarını öğrenen çocuk, büyüdüğünde kendi ilişkisinde bu tanımlara uygun davranacaktır. Cinsiyet farklılıkları da kadın ve erkek için kıskançlık yaratan durumları ve uygun tepkileri tanımlayan sosyal kurallardan etkilenir.

Sahiplenme duygusunun aşkla alakası yoktur

Aşkın göstergesi midir?
Kıskançlık aşkın göstergesi değildir. Aşk, aşırı sevgi ve bağlılık duygusudur. Olağan sevmeden, kişinin duygularını yönetmede zorluk yaşaması durumuyla ayrıştırılabilir. Özellikle ilişkilerin başında yaşanan bu duygu, zamanla, ilişki olgunlaştıkça yerini daha kontrol edilebilir ve kalıcı duygular olan, sevgi, güven ve sadakate bırakır. İnsanın sahip olduğu bu değerli şeyi kaybetmekten endişe duyması beklenen bir durumdur. Bu sebeple, birbirini gerçekten seven iki insanın arasında bir miktar kıskançlık olması doğaldır, fakat sahiplenme duygusunun aşkla alakası yoktur. Kıskanç kişilerin, sevilmeye karşı aşırı bir ihtiyaçları vardır ve yaşadıkları güvensizlik ve yetersizlik duygularıyla baş edemedikleri için ilişkide bulundukları insanın sevgisini kimseyle paylaşmak istemezler.

Kıskançlık yaşayan kişiler bir yandan ilişkilerini sürdürmeye çalışırken, bir yandan da özgüvenlerini korumaya çalışırlar. İlişkiyi korumaktaki amaç daha fazla yaşantı paylaşmakken, aşırı kıskanç kişiler bunu ancak tehdit ederek, zor kullanarak ya da küserek sağlayabileceklerine inanırlar. İlişkinin bir rakip tarafından tehdit edildiğini hissettikleri zaman da bu rekabette kaybedeceklerini, sevilmediklerini, sayılmadıklarını düşünürler.

Kıskançlık, içerisinde hangi duyguları barındırır?
Kıskançlık, içerisinde özgüven eksikliği ve yetersizlik duygularını barındırır. Kişinin özgüveninde düşme olduğu zaman, kişi kendini yetersiz, değersiz hissetmeye başlar. Sahip olduğu sevgiyi hak etmediğini ve kaybedeceğini düşünür. Bu endişe de kıskançlık duygusuna ve onunla baş etmek için yapılan sağlıksız davranışlara sebep olur. Aşırı kıskanç kişi, eşini devamlı kontrol eder, takip eder, onun yaşantısını sınırlar ve üzerinde bir baskı oluşturarak onu kaybetmeyeceğini düşünür. Oysa sadakat, tehditle değil sevgiyle sağlanır. Kıskançlık sonucu yapılan hareketler (takip etme, baskı altında tutma, öfke, şüphecilik) karşı tarafı daha da uzaklaştırır.

Kadın ve erkeklerin kıskançlık göstergeleri farklı mıdır?
Sadakat kıskançlığı etkileyen en önemli faktörlerden biridir. Eşlerin birbirlerini cinsel veya duygusal anlamda aldatması çoğu ilişkiyi derinden etkiler. Her iki cinste de kıskançlık görülse de, kadınlar ve erkeklerin kıskançlık bakımından farklılıklar gösterdiği bilinmektedir. Yapılan araştırmalar kadınların duygusal bir aldatma karşısında daha çok etkilenirken, erkeklerin cinsel bir aldatmada daha fazla kıskançlık yaşadığını göstermektedir.

Kıskançlığı engellemenin yolları

Çiftler, zarar verici kıskançlığın önüne nasıl geçebilirler?
Descartes'e göre "Kıskançlık, sahip olduklarını koruma isteğinden kaynaklanan bir tür korkudur". Kıskançlığa, öfke, değersizlik, çaresizlik, yetersizlik, yalnızlık gibi duygular eşlik eder. Birçok kişi geçmiş yaşantılarının yaralarını içinde taşır ve şimdiki ilişkisinde bu yaraları iyileştirmeye çalışır. Önemli olan, bu yaraları tanımak ve bugünkü ilişkiye taşımamaktır. Karşılıklı güven için iletişimin açık olması önemlidir. İmalı sözlerden, üstü kapalı eleştirilerden ve küskünlüklerden kaçınmak gerekir. Bu noktada, kıskançlığa ılımlı yaklaşmak ve eşleri karşılıklı konuşmaya teşvik etmek önemlidir.

Kadınlar mı daha kıskançtır erkekler mi?
Kadınlar ve erkekler arasında kıskaçlık derecesi bakımından bir fark aramak anlamlı olmasa da, kıskançlık, tepkileri farklılaşmaktadır. Kadınların, görece daha yapıcı davranıp, alttan alarak, kendi hak ve isteklerinden vazgeçtikleri, erkeklerin ise tehdit ve kaba kuvvetle kıskançlıklarıyla baş etmeye çalıştıkları görülmektedir.

Kıskançlık ne zaman tehlikeli boyuta ulaşır?
Eşin telefonlarını dinlemek, takip etmek, eve gelince perdeleri, banyoyu, yatak odasını kontrol etmek, eşi akrabalar dahil kimseyle görüştürmemek, her anlatılan olayın altında bir anlam aramak aşırı kıskançlığa girer ve tedavi edilmesi gereken bir davranış bozukluğudur.

Aşırı kıskançlık nasıl tedavi edilir?
Tedavide amaç, kişinin kıskançlık duygularının altında yatan duygu ve düşüncelere ulaşmaktır. Kişiden kıskançlık hissettiği anlardaki düşüncelerini incelemesi ve kıskançlıktan önce gelen duyguları fark etmesi istenir. Bu duygu ve düşüncelerin farkına varmak, onları ayrı ayrı ele almaya ve rasyonel (mantıklı) olup olmadıklarına daha tarafsız bakmaya olanak tanıyacaktır. Kişiye sevilemeye değer bir insan olduğu vurgulanmalı, kendi değersizlik hislerinin altında yatan nedenler araştırılmalıdır. Bu noktada önemli olan, hem kişinin geçmişten getirdiği olumsuz algı ve ihtiyaçları belirlemek, hem de bu olumsuz duygularla baş etmesi için daha sağlıklı yollar bulmasına yardım etmektir.

0 yorum:

Yorum Gönder

 
Top