Kansere çareyi Trabzonlu Ömer Özdoğan buldu! Trabzonlu Ömer Özdoğan, bir yıl önce, telefonla arıyor ve “Kansere çare buldum, ya beni kendi programınızı çıkarın ya da Uğur Dündar’ın telefonunu verin” diyordu. Önceleri pek ciddiye almamıştım ama ısrar üzerine Dündar’ın telefonunu bulup kendisine verdim. Sonra bir yakınımın kanser olduğu ve iki aylık ömrü kaldığı ortaya çıktı. Öyle ki doktorlar kemoterapi bile uygulayamıyor, vücudun bu ağır ilaçlara direnemeyeceğini ve hastanın hemen öleceğini söylüyordu. Hastamızın midesi bir yıl önce tamamen alınmıştı. Hastalık daha sonra midenin üstünde 12 parmak bağırsağından yemek borusuna ve oradan da artık bütün vücuda yayılmaya başladı. Yapacak başka bir şey kalmadığından Ömer’i aradım ve bahsettiği ilâcı göndermesini istedim. Ömer’in gönderdiği bal, arı sütü ve polenden oluşan macunu ve arı sakızını hastaya verdim, Bir hafta içinde kendi çabasıyla ayağa kalkmaya, yürümeye başladı. Bacağındaki 20 cm. uzunluğunda ve dört-beş cm. enindeki yara da hızla iyileşmeye başladı. Belden aşağısı davul gibi şişiyor, su topluyor ve bacağındaki yaradan şırıl şırıl su akıyordu. Bu arada iyileşmeye başlayıp evin içinde dolaşırken ayağı bir mindere takılıp düştü, kalçasını kırdı, ameliyat edildi, ameliyat yaraları da üç ay içinde hızla kapandı. Bir deri bir kemik kalmışken, kilo aldı, kendisini iyi hissetmeye başladı, genel karakteri olan karamsarlığı bile kayboldu, sağlıklı düşünmeye başladı. Şimdi hastamızın kan tahlilleri de tamamen temiz çıkıyor. Bütün bunlar 200 gram arı reçinesi, 1.5 kilo bal macunu ve doktorun reçeteyle verdiği, hastamızın her gün kullandığı vitamin yüklü mamalar ile oldu. Anladığım kadarı ile arı reçinesi, (propolis), vücuttaki kanserli hücreleri yok ediyor. Bunu yapmak için önce kanı temizliyor. Temiz kan, sadece hasta hücreleri yok ederken, iyi beslenme ile yeni üretilen sağlıklı hücreler onların yerini alıyor. Fakat propolis, her türlü kanserde etkili olur mu bilmiyorum. Yine de yöntem kesinlikle denemeye değer, çünkü hiçbir yan etkisi yok, kanı temizlediği için faydası kesin. Kemoterapi, kanserli hücrelerle birlikte sağlıklı hücreleri de yok ettiğinden hastanın iyileşmesi, çok dirençli bir vücuda sahip olmasına bağlıdır. Böyle bir bilgi elde ederek hastamızın iyileştiğini görünce, vicdanen rahatsız oldum ve birkaç ay önce “kansere çare var” diye bir yazı yazdım ve bizim gibi tamamen çaresiz kalanlar uygulasın istedim. Yazmasam, böyle bir çareyi sadece kendi yakınlarım için saklamış olurdum. Arı, kış dönemi öncesi, kovanın girişini kapatmak ve kovanı dezenfekte etmek için arı reçinesini üretir. Yalnız bu maddenin hepsi alınırsa bütün arılar, mikroptan ve soğuktan ölür. Arıya da bırakmak gerekir. Bir kovandan ne kadar alınabileceğini arıcılar bilir. Son yıllarda görülen toplu arı ölümlerinin sebebi, kovanlarından aşırı miktarda arı reçinesi alınması olabilir. Hasta, bu sakızdan normal sakız kadar bir parça keserek veya kopararak ağzında eritip un-ufak edene kadar çiğneyip yutacak. Bunu günde üç-beş defa tekrarlayacak. Macun ise hakiki bala, arı poleni ve çok az miktarda arı sütü karıştırılarak elde edilir. Sabahları, kavanozdaki macun iyice karıştırıldıktan sonra hastaya bir kaşık verilir. Arı sütünün fazlası tehlikeli olabilir, doping etkisi vardır. ARSLAN BULUT (YENİ ÇAĞ GAZETESİ) Propolis, nardan 62 kat fazla antioksidan içeriyor HÜ Gıda Mühendisliği Bölümü öğretim üyelerince yapılan araştırmalarda, bal arılarının ürettiği "propolis"in, Listeria, EHEC ve Salmonella gibi öldürücü bakterileri büyük oranda yok ettiği tespit edildi. Hacettepe Üniversitesi (HÜ) Gıda Mühendisliği Bölümü öğretim üyelerince yapılan araştırmalarda bal arılarının ürettiği propolisin, birçok insanın yaşamını yitirmesine neden olan ve ABD'deki kavun tüketimiyle ortaya çıkan ölümlerle birkez daha gündeme gelen Listeria bakterisini yok ettiği belirlendi. HÜ Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayhan Temiz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, üniversitede yaptıkları araştırmalarda, bal arılarının kovanlarındaki çatlakları kapatmak ve kovanını zararlılardan korumak için ürettiği propolisin, besinlerden bulaşan Listeria, EHEC ve Salmonella bakterilerini büyük oranda yok ettiğini tespit ettiklerini söyledi. Temiz, propolisin, bal arılarının kestane, kavak ve çam gibi ağaçların gövde, dal ve tomurcuklarından toplayarak kovanlarına taşıdıkları reçinemsi ve mumsu bir madde olduğunu belirterek, "Eski yıllarda propolisin antibiyotik yerine kullanıldığını, günümüzde de antimikrobiyal etkilerinden dolayı, gargaralarda ve spreylerde, diş macunlarında ve bazı kozmetik ürünlerinde yer aldığını görüyoruz. Propolisin mikrop öldürücü etkisini göz önüne alarak EHEC, Salmonella ve Listeria üzerine öldürücü etkisi var mı, yok mu? onu inceledik. Etil alkolde çözdüğümüz propolisi mikroplarla karşı karşıya getirdik ve propolisin önemli oranda Listeria'yı yok ettiğini, Salmonella'yı ise önemli ölçüde öldürdüğünü gördük" diye konuştu. Listeria enfeksiyonunun, "Listeria monocytogenes" adı verilen bakterinin vücuda girmesiyle ortaya çıkan bir enfeksiyon türü olduğunu belirten Temiz şunları kaydetti: "Bakteri toprakta, suda ve kanalizasyon sistemlerinde, gübrede, hayvan yemlerinde, taşıyıcı insan ve hayvanlarda yaşar ve buradan da evcil ve vahşi hayvanlara, kuşlara, sineklere ve kabuklu deniz hayvanlarına geçer. Bakteriyi taşıyan hayvanın gübresi ile bulaşmış sebze ve meyvelerde, pastörize edilmemiş sütte, kırmızı ette, tavuk etinde, deniz ürünlerinde, çiğ ve yeterince işlenmemiş sütlerden yapılan peynirlerde bulunan bakteriler insanlarda Listeria enfeksiyonuna neden olabilir. Bilindiği gibi ABD ve Avrupa'da çoğunlukla kavun ve karpuz dilimlenerek satılmaktadır. Dilimlenme anında kavunun kabuğunda bulunan Listeria bakterisi meyve kısmına geçmiş ve burada gelişerek zehirlenme yapacak düzeye erişmiş olabilir." Temiz, bakterinin vücutta çok miktarda birikmesi halinde menenjite yol açabildiğine dikkati çekerek, hastalığın belirtilerinin yüksek ateş, baş ağrısı, boyun tutulması veya sertleşmesi ve mide bulantısı olarak görüldüğünü söyledi. Enfeksiyonun ilerlemesi durumunda hamilelerde düşük ve ölü doğumlara yol açtığını belirten Temiz, "Bakteriden en çok etkilenenler bağışıklık sistemi zayıf olanlar, HIV taşıyıcıları, kemoterapi görenler, hamileler, bebekler, küçük çocuklar ve yaşlılar. Hastalık ilerlerse ölüme de neden olabiliyor" dedi. -Propolis gıdalardaki ekşime ve çürümeleri de engelliyor- Temiz, gıdalara uygulanacak propolisin küflenme, çürüme ve ekşime gibi mikrobiyel bozulmalara da etki ettiğini, bu bozulmaya sebep olan bakterilerin ve küflerin de propolis sayesinde öldürülebildiğini kaydederek, şöyle konuştu: "Fakat yaptığımız çalışmalarda propolisin eklendiği ve kaplandığı gıdalarda reçinemsi bir tat ve koku bırakıyor. Bu etkinin kullanılacak propolis miktarının azaltılmasıyla giderilebileceğini düşünüyoruz. Bu konuda araştırmalarımız devam ediyor. Gıdalara propolisin direkt uygulanmasının yerine, içeriğindeki bakteriyi öldüren etken maddelerin ayrıştırılarak kullanılması tat ve koku için daha uygun olabilir. Bu maddenin antiseptik, antimikrobiyal ve antitümör (tümör oluşumunu engelleyici) gibi sayısız etkisi var. Şeker hastaları için faydalı. Aynı zamanda dokuların iyileşmesi ve onarımına da katkı sağladığı tespit edilmiş. Vatandaşlar ayrıca hem sağlıklı olmak hem de mikroplara karşı vücut dirençlerini güçlendirmek için propolisi tablet ya da şurup şeklinde kullanabilir." Temiz, aktarlarda satılan propolis tablet ve türevlerinin kesinlikle güvenilir olmadığını da vurgulayarak, eczanelerde satılan Sağlık Bakanlığı'ndan onaylı ürünlerin de mutlaka doktor denetiminde alınması gerektiği uyarısında bulundu. Propolisin gıdalara, sebze ve meyvelere henüz uygulanamadığını dile getiren Temiz, araştırmaların devam ettiğini gelecek günlerde sorunun çözüleceğini tahmin ettiklerini belirterek şunları söyledi: "O zamana kadar bu bakterilerden korunmanın en ideal ve ulaşılabilir yolu meyve ve sebze yüzeylerinin sirkeli suyla dezenfekte edilmesidir. 1 litre suya 1 çay bardağı sirke ekleyerek yapılacak karışımda sebze ve meyveleri 10-15 dakika beklettikten sonra bir kaç kez musluk altında yıkamak. Böylece sebze ve meyvenin dış yüzeyindeki bakteri ve diğer mikroplar önemli oranda ölüyor. Ayrıca pastörize olmayan süt ve süt ürünlerinin tüketiminden de kaçınılmalı. Tüm endüstriyel gıda maddelerinin üzerinde üretim tarihi ve son kullanma tarihi ibaresi aranmalı ve tarihi geçmiş besinler yenmemeli. Çiğ yumurta, çiğ et (tavuk, kabuklu deniz hayvanları, balık, kırmızı et gibi) yeme alışkanlığı terk edilmeli." Arıların değişik ağaç ve çiçeklerden elde ederek ürettiği propolisin meme kanseri hücrelerinin çoğalmasını önlediği tespit edildi. Bir kilogram bal için 40 bin arı 6 milyon defa çiçekle buluşuyor ve arıcının bir yıllık çalışmalarının sonucunda ulaşılıyor bu mucizevi gıdaya. Ancak arılar sadece bal üretmiyor. Arılar ve ürettikleri maddeler konusunda yürütülen uzun soluklu araştırmalar önemli sonuçlar doğurdu. Bu araştırmalardan birisi de propolise ilişkindi. Arıların, bazı bitki ve ağaçlardan topladığı reçine gibi bir madde olan propolisin meme kanseri hücrelerinin çoğalmasını büyük ölçüde engellediği tespit edildi. İç Hastalıklaır Uzmanı Prof. Dr. Oğuz Öztürk, yaptıkları çalışmalarda, propolisin, normal hücreye hemen hiçbir etki göstermeksizin kanserli hücreleri öldürücü etkisi olduğunu gördüklerni söyledi. Araştırmalarda tespit edilen bir başka dikkat çeken nokta, doğal antibiyotik olarak bilinen propolisin yüksek antioksidan özelliğine sahip olduğuydu. İTÜ Gıda Mühendisliği Bölüm başkanı Prof. Dr. Dilek Boyacıoğlu, şöyle konuştu: "Geçtiğimiz yıl çaya bal ilave edince antioksidan özelliğini nasıl etkilediği üzerine araştırmalar yapmış, yayınlamıştık. Propolis,polen, diğer arıcılık ürünleri üzerinde araştırma yaptık, bunun üzerine şu sonuca vardık. Propolisin antioksidan bombası diyebileceğimiz kadar yüksek özelliğe sahip olduğunu gördük"

0 yorum:

Yorum Gönder

 
Top