Alışverişe çıktığımız zaman hep ikilemde kalıyoruz, sosyal hayatımız ise sırf son noktayı koyamadığımız için kör topal ilerliyor. Kararsızlığımız biraz çizmeyi aşmaya başlamadı mı?
İnsanın kararsız kalması ne kadar da zor. Yolunu kaybetmiş gibi oradan oraya savrulur, hayatına bir yön çizemez. Çoktan seçmeli hayatta, onun cevabı a, b, c, d ve e seçeneklerinden hiçbiridir. Kararsızlık insanın içini acıtır, azap çektirir, pişmanlık yaşatır. Yıllar geçse de hep elinden kayıp giden fırsatları düşünür. Ne yazık ki, birçoğumuz şimdilerde böyleyiz. Dönem dönem kararsızlıklar yaşıyoruz, yapmamız gerekenleri hep öteliyoruz. Alışverişte, çocuklarımızı yetiştirirken, kısacası sosyal yaşantımızı sekteye uğratacak şekilde kararsızlığımızla baş başa kalmış durumdayız. Tamam, bir parça kararsızlık güzel. En azından aceleci kararlar vermemizi engeller ama dediğimiz gibi bu kararsızlığın sadece bir parçası. Her durum karşısında "Bir türlü karar veremiyorum. Eyvah şimdi nasıl karar vereceğim?" diyorsanız, çağımızın hastalığı kararsızlığın nedenlerini ve çözüm yollarını açıklıyoruz.
Her şey çocuklukta başlıyor
Kararsızlığımız aslında hep çocuklukta yaşadığımız olaylarla bağlantılı. Çünkü çocuklar kendi başlarına hareket etmeye başladıkları andan itibaren seçim sürecine giriyor. İşte tam da bu dönemde anne-babalara büyük görev düşüyor. Çocuklara seçim yapabilme özgürlüğü vermeleri gerekiyor. Psikolog Doktor Ferahim Yeşilyurt "'Sen bilmezsin. Ben senin yerine karar veririm' demek, çocuğun karar verme davranışının gelişimini sekteye uğratır. Çocukluktan beri hangi yemeği ne kadar yiyebileceğinin kararı kendisine bırakılmayan bir kişi, yetişkin olduğu zaman nasıl karar verebilir ki? Böyle bir ortamda büyüyen kişiler, çoğunlukla kararsızlıkyaşar, önemli kararları bile bir büyüğüne bırakır, kendisi yerine kararları bir başkasının vermesini bekler" diyor.
Seçenekler dünyasında işler zor
Neden kararsız kalıyoruz ve bu durum son zamanlarda herkeste sık rastlanılıyor? İngiltere'deki Bristol Üniversitesi'nden Sosyoloji Profesörü Harriet Bradley'e göre bu durumun tek sorumlusu, günümüzdeki seçenekler dünyası. Bu kadar seçeneğin karşısında kafamız karışıyor. Sonsuz seçenekler karşısında hep yenilikleri yakalamanın peşindeyiz. Tamam, Bradley'in dediği gibi kişisel özgürlüklerimiz genişliyor ama bu seçenekler bizi seçim yapmaya ve sorumluluk almaya zorladığı için stres ve kaygı oluşturuyor. Stresin ve kaygının birleşimi de bizi kararsızlığa sevk ediyor. Kuşkusuz tüketim toplumuna dönüşmemiz de kararsızlığımızda kilit rol oynuyor.
Kararsız kalmamızın nedenleri:
Özgüven eksikliği
"Hayır" diyememe
"Başkaları ne der?" korkusu
Yetiştiriliş tarzı
Gelecek kaygısı
Bedel ödemekten korkma
Sorumluluktan kaçma
0 yorum:
Yorum Gönder