Günümüzde sosyal hayat ve yaşam tarzları giderek değişiyor. Her şeyin daha güzeli, daha pahalısı, daha ulaşılmazı olduğundan, para kazanıp güçlü durması, toplum içinde statü sahibi olmak için mücadele vermesi gereken erkekler, artık tüm bu sorumlulukların üstesinden gelmekte zorlanıyor.
Onlar için yaşamda belirli bir statü oluşturmak, eskisine oranla daha da güçleşti. Buna karşılık, bizlerin yani kadınların rollerinde de değişmeler oldu: Kendi kimliğimizi keşfettik, ideallerimizi belirledik. Daha duygusal, daha doyurucu, bizim güçlü halimizle baş edebilecek, zayıf anımızda ise yardım çağrılarımıza cevap verecek erkeklerin arayışına girdik. Dışarıda kendi kimliğini oluşturmaya çalışan erkeğe, evde kadın ve anne rolleri yüklenmeye başladığında, söz konusu erkek ilişki içinde uyum sağlama güçlüğü çekiyor. Bunun sonucunda ise ortaya tükenmiş erkek modeli çıkıyor.
Uyum sağlamakta zorlanıyorlar
Çocuk sahibi olmak, masada sıcak bir yemek, temiz çamaşırlar, derli toplu bir ev isteyen erkeklerin saltanatı, yeni kuşakla birlikte çöküyor çökmesine de değişmeye çabalayan erkeklerimiz de tükenip gidiyorlar bu arada… Acaba biz kadınlar yetinmeyi unuttuk mu? "Makineyi boşalttım, şimdi ne yapayım?" diye soran eşimizi, "Boşalttın da her şeyi yanlış yere dizmişsin" diye azarlıyor ya da "Bebeğin altını değiştirdim" dediğinde "Belli, her yer batmış" diyerek eleştirebiliyoruz. Destekleyici olmadığımız için erkekler değişimlerine uyum sağlayamıyorlar.
Beklentilerimiz ağır
"İlgili bir baba olsun, işinde başarılı olsun, düşünceli bir koca olsun!" eşlerimizden istediklerimiz öyle yapılması çok zor şeyler de değil aslında. Ama unuttuğumuz bir iki şey var, hiçbir erkek; sadece ne babamız, ne ağabeyimiz, ne televizyondaki bir dizi oyuncusu ne de kocamız, hiçbir erkek bizim gibi ayrıntılı ve ince düşünmez. Çünkü bu onların yapılarına ters. Erkekler olaylara daha düz mantık çerçevesinde yaklaşır. Dolayısıyla, bizim gibi duygusal düşünmelerini istememiz ve bunu her defasında gündeme getirip, eleştirmemiz onları yıpratıyor.
İmkansızı istiyoruz
İnsanların beklentileri asla tükenmez. Tüketim çılgınlığıyla beraber, bizim kuşağımızda hayaller insana daha erişilebilinir gibi geliyor. Nasıl ki erkeklerin kafasında her zaman iş bitirici, hiç yorulmayan, daima sekse hazır ve arzulu süper kadın imajı varsa, bu imaj bizi nasıl tüketiyorsa, bizim kafamızdaki hatasız, yardımsever, mükemmel erkek tipi de onları tüketiyor. İsteklerimizin bir tanesinin bile gerçekleşmediğini görmek kendimize ve karşımızdakine yüklenmemize zemin hazırlıyor. Bu beklentiler her iki tarafı da mutsuz eden ve belki de uzun vadede daha büyük iletişim sorunlarını beraberinde getiren bir durum olarak çıkıyor karşımıza. Erkekler, eşlerinden daha fazla seks, daha fazla ilgi, daha iyi analık, daha iyi aşçılık beklerken, kadınlar da kocalarından daha çok para, daha fazla sadakat, daha iyi babalık, daha fazla yardım bekliyorlar. İsteklerimizin çıtasını her iki tarafın da mutluluğu açısından azamiye indirmemiz gerekiyor.
Sorumluluk paylaşma yolları
Aslında kadın veya erkek, evlilik kararını düşünmeye başladıkları andan itibaren bu seçimlerin her birini gözden geçirmelidir. Yemek pişiren, evin bakımı ile ilgili tüm sorumlulukları üstlenebilecek biriyle mi birliktesiniz gerçekten? Ya da evlilikten ve evlendiğiniz kadından beklentilerinizi tam olarak tanımlayabiliyor musunuz? Öncelikle eşlerimizi hangi konuda değişmeyeceklerini görmemiz ve bu gerçeklerle bir an önce yüzleşmemiz gerek. Ardından da değişebileceği ve bu değişim için çaba harcamaktan kaçınmayacağı alanlara yoğunlaşmalıyız. Erkek elinden geleni yapıyor ama yine de başarısız oluyorsa, olumsuz tepkiler verip umudunu kırmak yerine, ona yol gösterebilir, onun yerine boşlukları oldurabilir, onu cesaretlendirebiliriz. "Makineyi ne iyi yaptın da boşalttın tatlım" "Harikasın bebeğin altını değiştirmişsin" gibi cümleler sizce de kulağa daha hoş gelmiyor mu?
0 yorum:
Yorum Gönder