Kızartma, tereyağı ve mayonez gibi yağlı besinleri az yağlı besinlerle değiştirdiğinizde kilo vermeniz kolaylaşır ve kanser riskiniz azalır.

Kadınlar için düzenli beslenmek ve diyet yapmak çoğunlukla erkeklerden daha önemli. Bunun nedenlerinden bazıları zayıf olmak, ince görünmek, kendini zinde hissetmek ve sağlıklı yaşam olabilir. Özellikle sağlıklı olmak için, isteyerek kilo verebiliriz, ama bazen de elimizde olmayan nedenlerden ötürü kilo vermek zorunda kalabiliriz.

Yüksek yağlı birçok diyet, obeziteden kalp hastalıklarına ve hatta bazı kanser türlerine kadar çeşitli sağlık sorunlarına neden olur.

Yağı kısıtlamanın faydaları

Bu diyetlerin mantığı, yağın karbonhidrat veya proteinden daha fazla kalori içermesi, diyetimizde yağı kısıtlamanın, kilo vermenin çok basit bir yolu olmasıdır.

Margarin, tereyağı, mayonez, salata sosu gibi eklenen her tür yağ azaltılır veya diyetten kaldırılır. Kızartılmış yiyecekler, ara öğünlerde tüketilen çerezler, abur cuburlar, peynirler ve kırmızı et gibi fazla yağlı besinler daha az yağlı yiyeceklerle değiştirilmeli veya daha küçük porsiyonlar tüketilmelidir.

Amerikan Diyetisyenler Birliği dergisinin 2009 Nisan sayısında yayımlanan bir makale, kadınların diyet programında yağ oranının düşürülmesi ve meme kanserinin erken safhalarında olanlarda nüksetmesi ilişkisi üzerinde yapılan çalışmadan söz ediliyor. Bu çalışma, düşük yağlı diyet programının kavramı, içeriği ve uygulaması ile ilgili ayrıntılar veriyor.

Makaleye göre, bir yıllık uygulamanın ardından meme kanseri olan kişilerin beslenme programlarında yağ oranının azaldığı ve çalışma boyunca da bu oranın az tüketildiği görüldü. Beş yıllık uygulama boyunca yağ tüketim oranının daha azaldığı saptandı. Ayrıca kadınların kilolarının daha düşük seviyelerde kalmasını sağlamakla beraber, daha sağlıklı profil çizerek, kanser hastalığının nüksetmediği belirlendi.

Amerika Ulusal Kanser Enstitüsü (National Cancer Institute- NCI) tarafından yayımlanan çeşitli makalelerde de, düşük yağlı diyetlerin meme kanserinin tekrarlanması şansını azalttığı belirtiliyor.

Gerçek böyleyken, ‘düşük yağlı’ beslenme üzerinde biraz daha durmak faydalı olacaktır.Düşük yağ ‘hiç yağ’ mı demek?

Hayır. Yağ tüketirken, zeytinyağı olmasına özen göstermekte fayda var. Bu hem bizi hastalıklardan koruyacağı gibi, hem de daha sağlıklı olmamızı sağlayacaktır. Bir yandan da, vücudumuzun ihtiyaç duyduğu besinlerden biri olan yağı, hayatımızdan tamamen çıkarmamamız gerekir. Ölçülü miktarda kullanarak, Omega 3 yağ asitleri açısından zengin olan zeytinyağı, balık, ceviz gibi besinleri tüketmek, tümör uyarıcı etkilerinin olmamasından dolayı oldukça faydalıdır. Düşük yağlı diyet planları da doğal olarak meyveler, sebzeler yani sağlık için gerekli gıdalar gibi düşük yağ içerir.

Özdisiplin olmadan kilo verilemiyor…

“Daha sağlıklı besleneceğim”, “Diyet yapacağım”, “Şekeri, hamuru azaltacağım”… Bunlar arzu, amaç, hedef veya istek olabilir. Ancak bazen çok basit bir istek bile gözümüzde dağ gibi büyüyebilir, bir türlü başlayamayız. Bu şekilde başladığımız hedeflerimizden de çoğunlukla kısa bir süre sonra vazgeçeriz. Ne üzücüdür ki, başarısızlığımızın faturasını ya kendimize çıkartır; “İradem güçlü değil, yapamıyorum” deriz. Ya da faturanın adresi ‘sağlıklı beslenme’ olur: “Çok zor. Benim yapabileceğim bir şey değil” deriz.

Neden böyle oluyor?

Neden insanlar çok istese de, bir davranış değişikliğini gerçekleştirmekte bu kadar zorlanıyor, çoğunlukla da başarısız oluyor? Ve sonucunda da büyük bedeller ödüyor?

Bu kişiler yapılan yanlışın nedenini doğru tespit edip, aslında başarmaları için en önemli etkenin ‘bilgi’ ve ‘farkındalığın’ olduğunu belirleseydi, büyük olasılıkla hedeflerine varacaktı. Daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi, başarı bir yolculuk. Bir durak değil, ömür boyu sürüyor. Kolay da olmayabilir. Ama, zaten kolay olsaydı, onun adı ‘başarı’ olur muydu?

Çok arzu etseniz dahi bir davranış değişikliğini başaramadığınız zaman sormanız gereken sorular var:

1. Ben bunu sadece istiyor muyum, yoksa bir amacım var mı?
2. Amacım, önüme çıkacak tüm zorlukları, engelleri aşmama yetecek kadar güçlü mü?
3. Bu yolculukta çabalamam gerektiğini biliyor muyum?
4. Amacıma ulaştıracak hedefleri belirledim mi? (bilgilenmek, uzmana gitmek, yaşam tarzımda yapmam gereken değişiklikleri tespit etmek vs)
5. Hedeflerime irade ile değil, özdisiplinle (istemediğim, ama yapmam gerekenleri yaparak) ulaşacağımı biliyor muyum?
6. Özdisiplini kazanmak mümkün mü? Mümkünse, nasıl kazanabilirim?
7. Özdisiplin geçici mi, kalıcı mı?
8. Özdisiplini sağlamak için motivasyon ne kadar önemlidir?
9. Bu motivasyonu sağlayan nedir? Amaçla ne kadar ilgisi vardır?

Birçok kişinin inandığının tersine, diyet veya kilo kaybı iradeye bağlı değil. İrade sizi gitmek istediğiniz yere kadar götüremez. Çünkü iradeli olmak, uzun sürebilen bir davranış değildir. Kısa sürer ve aslında sadece ‘özdisiplin’in öncülüğünü yapar. Özdisiplin ve istikrardır sizi hedeflerinize ve oradan da amacınıza ulaştıracak olan.

Dilara Koçak

0 yorum:

Yorum Gönder

 
Top