Cilt sarkmalarından kurtulma yolları

<A style="MARGIN-BOTTOM: 1em; FLOAT: left; CLEAR: left; MARGIN-RIGHT: 1em" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjUXJr_iKeB-x8mVk_sMVoeRfbrbifYBaOlNN-id6n8Gbv086cHK_lvZiRFvKNax9mWzUQrEwNPK5ypSoXKgZXoydK4-ej1_FgElc7GOIYRCrrPqYOayzspyiy4M47tro9kbqcHG4a5Dfs/s1600/sarkma.jpg" imageanchor="1"><img border="0" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjUXJr_iKeB-x8mVk_sMVoeRfbrbifYBaOlNN-id6n8Gbv086cHK_lvZiRFvKNax9mWzUQrEwNPK5ypSoXKgZXoydK4-ej1_FgElc7GOIYRCrrPqYOayzspyiy4M47tro9kbqcHG4a5Dfs/s320/sarkma.jpg" width="320"></A><B><SPAN style="COLOR: #cc0000" class=Apple-style-span>Sarkma, gözaltında oluşan koyu renkli halkalar, akneler ve tüm ışıltınızı alan kuru, mat bir ten… Bunlar, kadınların en fazla şikâyet ettiği cilt sorunlarının başında geliyor. </SPAN></B><BR><BR>Ama neyse ki, yeni nesil kozmetik ürünleri var ve bazıları etkisini bir gecede gösterecek kadar iddialı…<BR><BR>Niçin bir insana baktığımızda onun 18 yaşında mı yoksa 25 yaşında mı olduğuna dair bir tahminde bulunabiliriz? Bu sorunun yanıtının; “yüzlerindeki çizgiler” olmadığı kesin. Ancak yine de, bu iki genç yaş arasındaki farkı anlamamızı sağlayan önemli bir faktör var. Bu da yüzdeki yumuşak dokuların yer değiştirmesi. Daha açık bir deyişle, yüzün yaşını esas ele veren kırışıklar değil yüzün zamanla sarkması. Uzmanlar bu durumun nedenleri ve korunma yolları hakkında ipuçları veriyor…<BR><BR><B>Yüzümüz niçin sarkıyor?</B><BR>Yüz sarkmasında yer çekiminin etkisi büyük elbette. Ancak buna zemin hazırlayan da; cilde sıkılığını veren kolajen ve elastin gibi maddelerin azalması. Cildi tutan bir zamk gibi görev yapan bu maddelerin azalmasıyla ciltte yer çekimine karşı koyamaz hale geliyor. Sarkmanın sonuçları ise yüzde şu şekilde gözlemleniyor: sarkan göz kapakları ve kaşlar, yanak ve ağız arasında çok derin çizgilerin oluşması, yüz ovalinin bozulup yüzün kare bir hal alması, burun ucunun düşmesi, dudakların özellikle de üst dudağın incelmesi.<BR><BR><B>Yüz sarkmasından nasıl korunmalı?</B><BR>Yer çekimine karşı koymanın bir yolu yok elbette… Ancak cildinize sıkılığını veren elastin ve kolajen liftlerinin yoğunluğunu korumak için bir şeyler yapabilirsiniz. Bunun için doğru beslenme çok büyük önem taşıyor. Bol bol yeşil sebze ve meyve yemek, sigara ve güneşten kaçınmak da önemli.<BR><BR>Kimi uzmanlara göre, yüz jimnastiği yapmak (örneğin her gün 100 kere ağzınızı kocaman açarak U, A ve O harflerini söylemek) etkili olabiliyor. Uzmanların bir önerisi de, 35 – 40 yaşlarından itibaren “lifting” yapan kremlerden düzenli olarak kullanmak.<BR> <DIV> </DIV>

Cilt sarkmalarından kurtulma yolları

Sarkma, gözaltında oluşan koyu renkli halkalar, akneler ve tüm ışıltınızı alan kuru, mat bir ten… Bunlar, kadınların en fazla şikâyet ettiği cilt sorunlarının başında geliyor. Ama neyse ki, yeni ne…

Devamı »

Kadınları çileden çıkaran 10 erkek davranışı

<A style="MARGIN-BOTTOM: 1em; FLOAT: left; CLEAR: left; MARGIN-RIGHT: 1em" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiUcW2-wBUbDDeFbwFvsyTw_CC7-ypJuNMkLWC-IW9I0ocG1BBeU8MzpoAAvyRAaOxh8K43qNWi_6CLhxIhrAUbpkXc0BcnZRNxqAihvchsmtDnfKfiPpKRCL5OVVa9FANv6opwH0W29HU/s1600/kad%25C4%25B1nerekke.jpg" imageanchor="1"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiUcW2-wBUbDDeFbwFvsyTw_CC7-ypJuNMkLWC-IW9I0ocG1BBeU8MzpoAAvyRAaOxh8K43qNWi_6CLhxIhrAUbpkXc0BcnZRNxqAihvchsmtDnfKfiPpKRCL5OVVa9FANv6opwH0W29HU/s1600/kad%25C4%25B1nerekke.jpg"></A><B><SPAN style="COLOR: #cc0000" class=Apple-style-span>Yapılan sosyolojik gözlem ve araştırmalar, erkeklerin hangi hareketlerine kadınların tahammül edemediğini ortaya çıkardı. İşte kadınların özellikle nefret ettikleri ve çileden çıkmalarına neden oldukları erkek hareketlerinin top 10’u…</SPAN></B><BR><BR>Erkekler bir kadının çok konuşmasından, sürekli olarak hemcinslerini eleştirmesinden, aşırı duygusal davranmalarından, alışveriş bağımlısı olmalarından ve kıskançlık krizine girmelerinden nefret ediyor.<BR><BR>Ya kadınlar erkeklerin hangi hareketlerine tahammül edemiyor. Rus Pravda sitesinin yaptığı ankete göre “Kadınların nefret ettiği 10 kusurlu erkek hareketi” şunlar…<BR><BR><B>Bencillik</B><BR>Konuşmaya başlayınca kadının onu dinlemesini ister. Ancak o karşısındaki kadını dinlemek zorunda değildir. Herkes uyurken o müziğin sesini sonuna kadar açabilir. Ancak o uyurken kimsenin çıt çıkarmaya hakkı yoktur.<BR><BR><B>Kirli bulaşıklar</B><BR>Yemek yedikten sonra tabağını kaldırmaz ve bulaşıklara bir kez bile elini sürmez.<BR><BR><B>Eşinin ailesini aşağılaması</B><BR>En ufak bir kavgada eşinin ailesini gündeme getirir. Genellikle onların bilgisiz olduğundan yakınır.<BR><BR><B>Kadınlar kötü şofördür</B><BR>Hemen hemen bütün erkekler kadınların kötü şoför olduğunu düşünür. Kendi hatalıysa bile karşısındaki kadın sürücüye bağırır.<BR><BR><B>Tembellik</B><BR>Eşi ya da sevgilisi kendisi gibi haftanın 6 günü çalışsa da o her zaman daha fazla yorulmuştur. Ev işlerine asla yardım etmez.<BR><BR><B>Yüksek sesle maç seyretmek</B><BR>Maç izlerken bütün dünya durur. Evde başka biri yokmuş gibi televizyonun sesini sonuna kadar açar.<BR><BR><B>İşinin her şeyden daha önemli olduğunu düşünür</B><BR>Her zaman işinden bahseder ve en ufak bir sorun olduğunda işi için sizi ortada bırakabilir.<BR><BR><B>Patavatsızlık</B><BR>Sizi başkalarının önünde bozma alışkanlıkları vardır.<BR><BR><B>Beceriksizlik</B><BR>İş seyahatine çıktığınızda aslan kesilir, ancak geri döndüğünüzde beceriksiz, yardıma muhtaç bir bebek gibi davranırlar.<BR><BR><B>Sözlerini tutmamaları</B><BR>Sürekli konuşup vaatler verirler ancak eyleme dönüştürmezler.<BR> <DIV> </DIV>

Kadınları çileden çıkaran 10 erkek davranışı

Yapılan sosyolojik gözlem ve araştırmalar, erkeklerin hangi hareketlerine kadınların tahammül edemediğini ortaya çıkardı. İşte kadınların özellikle nefret ettikleri ve çileden çıkmalarına neden old…

Devamı »

Aşk için gerekli malzemeler

<A style="MARGIN-BOTTOM: 1em; FLOAT: left; CLEAR: left; MARGIN-RIGHT: 1em" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjKQDtjq3aOIcY5RtFFMrlXgKZJ1eku84tse6LraEHLpwHDPowSFAO7JwfdzazthFahbMiRbwosLcm6j6ySLAMfec54UVla46RoJYqnrTGkYPrzfVaeSeIR_3yEBhNjM0wpLekurLB42Wg/s1600/a%25C5%259Fk.jpg" imageanchor="1"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjKQDtjq3aOIcY5RtFFMrlXgKZJ1eku84tse6LraEHLpwHDPowSFAO7JwfdzazthFahbMiRbwosLcm6j6ySLAMfec54UVla46RoJYqnrTGkYPrzfVaeSeIR_3yEBhNjM0wpLekurLB42Wg/s1600/a%25C5%259Fk.jpg"></A><B><SPAN style="COLOR: #cc0000" class=Apple-style-span>Kalbinizin pır pır atması için bir tutam gülümseme ve bir tutam doğallık yetebilir. Kadının olumlu sinyaller vermesi halinde erkeğin hatalı bir davranışı, ilişkinin başlamadan bitmesine neden olur. İşte aşkın ortaya çıkması için gerekli olan malzemeler…</SPAN></B><BR><BR>Bilim adamlarına göre, kadınla erkeğin tanıştıkları ilk 30 saniye bir ilişki yaşanıp yaşanmayacağını anlamak için yeterli bir süre. Bu nedenle dikkatli olmanız gerekiyor.<BR><BR><B>Espri yeteneği</B><BR>Bir kadını veya erkeği güldürebilmek, o kişinin kalbinin yarısını da kazanmak demektir. Espri yeteneği; çok hafif ama etkili bir silah, küçük ama her şeyi bir anda değiştirebilecek bir detaydır. Zekice yapılan espriler, sohbetin samimileşmesini sağlayacak en etkili yöntemdir.<BR><BR><B>Güler yüz</B><BR>Kadınların erkeklerde aradıkları en önemli özelliklerden biri de güler yüzdür. Gülümseme, sizi çekici kılan unsurlardan biridir. Yüzünüzü aydınlatan sıcak bir gülüş, onu elde etmenizi sağlayacaktır. Sonuç, kesin ve çabuktur. Üstelik gülümsemeniz sizin ne hissettiğinizi bütün kelimelerden daha iyi anlatır. Eğer mutluysanız, birinden hoşlanıyorsanız, âşıksanız veya onun için deli oluyorsanız, bunu tek kelime bile etmeden sadece bir gülümseme ile ilan edebilirsiniz.<BR><BR><B>Doğallık</B><BR>Bütün çekiciliğinizi olduğunuz gibi gösterebilirseniz, yani doğal olabilirseniz, kesinlikle karşınızdakini etkileyebilirsiniz. Hayatı ve insanları sevmek, yaşam enerjisi ve heyecan, erkekleri de kadınları da çeker. Üstelik hiç çaba sarf etmeden, çok kolay ve doğal bir şekilde…<BR><BR><B>Sürprizler</B><BR>Kadınlar ve erkekler sürprizlere bayılırlar. Özel günleri fırsat bilip, ona mutlu olacağı hediyeler armağan edin. Vereceğiniz hediyenin içine romantik bir şiir ya da aşkınızı esprili bir şekilde ifade edecek minik bir kart eklemeyi de unutmayın. Ne kadar etkili olduğunu göreceksiniz.<BR><BR><B>Doğru hediyeler</B><BR>Kadınlara ve erkeklere en doğru hediyeyi seçmek, onun kalbini 12′den vuracaktır. Kadınları çiçek, parfüm ve güzel ambalajlanmış bir çikolata etkileyeceği gibi, erkekleri de kalem ve kravatla etkileyebilirsiniz.<BR> <DIV> </DIV>

Aşk için gerekli malzemeler

Kalbinizin pır pır atması için bir tutam gülümseme ve bir tutam doğallık yetebilir. Kadının olumlu sinyaller vermesi halinde erkeğin hatalı bir davranışı, ilişkinin başlamadan bitmesine neden olur.…

Devamı »

Öpücüğün gücünü hafife almayın

<A style="MARGIN-BOTTOM: 1em; FLOAT: left; CLEAR: left; MARGIN-RIGHT: 1em" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhqWhbKfqpogHPxCLpTShi653AA1ZijLQnXJXjHmuZpUTLZNHS3DqEDtfMTzEOTiWZklZiawyIDHrZMlr_0lA84xBiZAmb8ZWPgPx4XoO6jfQ4OqOJDbd7llcSxW7H64ncmFlo61GAKV-8/s1600/opusme.jpg" imageanchor="1"><img border="0" height="263" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhqWhbKfqpogHPxCLpTShi653AA1ZijLQnXJXjHmuZpUTLZNHS3DqEDtfMTzEOTiWZklZiawyIDHrZMlr_0lA84xBiZAmb8ZWPgPx4XoO6jfQ4OqOJDbd7llcSxW7H64ncmFlo61GAKV-8/s320/opusme.jpg" width="320"></A><B><SPAN style="COLOR: #cc0000" class=Apple-style-span>Tüm aşkların en tutkulu ortak paydasıdır öpücük. Ancak öpücükten öpücüğe de fark var. Hayal gücünüzü çalıştırın, onu hiç ummadığı bir yerde ve şekilde öpün.</SPAN></B><BR><BR>Sevgiliniz varsa öpücükler kaçınılmaz olarak geliyor akla… Birçok öpücük tarzı bulunuyor. İşte hayallerinizden ya da gerçek yaşantınızdan kesitlere rastlayabileceğiniz o özel anlar. Ve o anları daha özel kılacak mekânlar… Yapmanız gereken kendinizi hayal gücüne bırakmak.<BR><BR><B>Yağmur altında öpüşmek</B><BR>Romantizmin temel simgelerinden biri. Kimileri yağmur altında ıslanmaktan hoşlanmadıkları için bu öpüşme şeklini romantik bulmasalar da, birçoğu hayatlarında en az mutlaka bir kez yağmur altında yürüyüp öpüşmekten zevk alır.<BR><BR><B>Yatakta kahvaltı öpücüğü</B><BR>Evli çiftler, pazar kahvaltılarını keyifli bir oyuna çevirmek için azda olsa yatakta kahvaltı yapmayı denemeliler. Tabii kahvaltı tabağını hazırlayan tarafa içten bir öpücükle teşekkür etmek koşuluyla.<BR><BR><B>Elveda öpücüğü</B><BR>Öpücükler içinde en tutkulu ama bir o kadar da en zor olanı. İçinde biraz burukluk barındığından bir de son öpücük olduğundan dolayı kimi zaman gözyaşı öpücüğünün tamamlayıcısı olabiliyor. Elveda öpücüğünü bir şölene dönüştürmek için sevgilinizi öptükten sonra başınızı dik tutup arkanıza bakmadan yürümeye çalışın. Ancak akıttığınız gözyaşlarını sakın görmesin. Tabii eğer bunu başarabilirseniz.<BR><BR><B>Yıldızların altında</B><BR>Sevişmek ah ne hoştur yıldızların altında… Her daim ve her yüzyılda tüm âşıkların vazgeçemediği en romantik öpüşme mekânıdır. Evet, daha fazla bir şey demeye gerek yok herhalde. Karanlık bir gecede yıldızların altında öpüşmek hiç fena bir fikir değil, öyle değil mi? Böylece aşkınızı gecenin büyüsünde bir kez daha yeni baştan yaratabilirsiniz. Uzmanlar, bu tarz öpüşmelerin çiftlerin hayata daha mutlu bakmaların sağladığını belirtiyor.<BR><BR><B>Arabada öpüşmek</B><BR>Gece yarısı bar ya da parti çıkışı eve dönmeden önce sucuk ekmek yemek yerine arabayı bir kenara çekip sevgilinizle öpüşmek ikinize de keyif verebilir. Arabada öpüşmek için mutlaka deniz kıyısı olması gerekmiyor. Ancak boğaza karşı çektiğiniz arabada hem muhteşem manzarayı seyredip hem de sevgilinizle romantizmin doruklarına çıkmanın da bir sakıncası yok!<BR><BR><B>Hoşça kal busesi</B><BR>Eşinizi işe yolcularken dudağına küçük bir öpücük kondurun. Daha sonra arkasını dönerken ellerinizle onu bir kez daha çekip bu kez daha tutkulu bir şekilde öperek onu şaşırtın.<BR> <DIV> </DIV>

Öpücüğün gücünü hafife almayın

Tüm aşkların en tutkulu ortak paydasıdır öpücük. Ancak öpücükten öpücüğe de fark var. Hayal gücünüzü çalıştırın, onu hiç ummadığı bir yerde ve şekilde öpün.Sevgiliniz varsa öpücükler kaçınılmaz ola…

Devamı »

Erkeklerin kadınlardan soğuma nedenleri

<A style="MARGIN-BOTTOM: 1em; FLOAT: left; CLEAR: left; MARGIN-RIGHT: 1em" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiJVrc7Mjf398t_nSl_GlYQQDUvoH8K2y7eZ6wLWtRLjd5PRjNAr25kuaYm26d7sOhhf-xacTIrBDE2J_SuM78QVUjBw7BWenNl2Iajv6h9jRAvbL4qbUNdfDJcHxYFZ4l2vboN8q_I_B8/s1600/andropoz.jpg" imageanchor="1"><img border="0" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiJVrc7Mjf398t_nSl_GlYQQDUvoH8K2y7eZ6wLWtRLjd5PRjNAr25kuaYm26d7sOhhf-xacTIrBDE2J_SuM78QVUjBw7BWenNl2Iajv6h9jRAvbL4qbUNdfDJcHxYFZ4l2vboN8q_I_B8/s400/andropoz.jpg" width="280"></A><B><SPAN style="COLOR: #cc0000" class=Apple-style-span>Erkekler bir çok nedenden dolayı kadınlardan soğuyabilir. Ancak bunların çok yaygın olan 9 tanesi var ki sayfalara sığmayacak olan Erkekleri kadınlardan soğutan nedenler listesinin en başında geliyor. İşte erkekleri kadınlardan soğutan bu 9 neden…</SPAN></B><BR><BR><B>Dedikodu: </B><BR>Erkekle sürekli başka kadınların görünümleri ve yaptıkları hakkında konuşan kadınlardan hiç hoşlanmazlar. Kendilerini böyle kadınların yanında rahat hissetmedikleri gibi, bu davranışı çok da salakça bulurlar.<BR><BR><B>Servet düşkünlüğü: </B><BR>Hiçbir erkek esas çekici olan şeyin cüzdanı olduğu düşüncesinden hoşlanmaz. Hatta ‘ne iş yapıyorsun?’ sorusunu bile ‘ne kadar paran var’ diye algılayıp huylananına da rastlanır.<BR><BR><B>Kıskançlık: </B><BR>Bu, kadının kendi kendini bitirmeye başlamasıdır. Bir erkeğe yakın olmanın yollarından birisi ona özgürlüğünü vermektir.<BR><BR><B>Sürekli beraberlik: </B><BR>Bazı kadınlar yanlarında erkekleri olmadan bir şey yapamazlar. Ne sinemaya gidebilirler, ne de restorana. Yapacakları her şeyde erkeklere bağlıdırlar ve günde 10 kez ararlar. Bu tür davranışlar da erkekleri tam anlamıyla deli eder.<BR>ve diğerleri<BR><BR><B>Eski aşkından konuşmak: </B><BR>Bir kadın sürekli eski ilişkisinden bahsederek yanındaki erkeğe ya onu yeterli bulmadığı ya da eski aşkını unutamadığı izlenimini verir. Bu da erkeğe edilecek en büyük hakarettir herhalde.<BR><BR><B>Dırdırcılık: </B><BR>Sürekli eleştiren ve hiçbir şeyi beğenmeyen kadınlar da erkekleri canından bezdirir.<BR><BR><B>Sızlanmalar: </B><BR>Sürekli bir derdinden bahseden kadınlar karşılarındaki erkeği yorar ve sıkarlar. Çünkü erkek, kadının problemini mutlaka kendisinin çözmesi gerekiyormuş gibi bir hisse kapılır.<BR><BR><B>Saçmalamak: </B><BR>Kuaförünün ne söylediğinden ya da başkalarının ne giydiğinden, nerelere gittiğinden bahsetmek ve daha kötüsü bunu sürekli kılmak yerine içinde kadın ve erkeğin birlikte ilgilenebileceği konu başlıkları bulmak daima daha iyidir.<BR><BR><B>Bekletmek: </B><BR>Bilinen en yaygın kadın hastalıklarından biri de bekletmektir. Bekletmeyi alışkanlık haline getiren kadınlara tavsiyemiz, bundan bir an önce kurtulmalarıdır. <BR>

Erkeklerin kadınlardan soğuma nedenleri

Erkekler bir çok nedenden dolayı kadınlardan soğuyabilir. Ancak bunların çok yaygın olan 9 tanesi var ki sayfalara sığmayacak olan Erkekleri kadınlardan soğutan nedenler listesinin en başında geliyo…

Devamı »

Kadınların zevk noktaları

<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhPOJmoJRpdsDPTs_DX-ck-SetE6x0JaxcjxkxoJPDkXHwI4p5mx0NKAz0IOR2KmIxP5v5plpHJg_OEdNJq3rbJnyTnxSPWYWyqpgbo276uYQGrd_lRxvkAiDiC8kJlp4q57kGcL1a189U/s1600/kad%25C4%25B1nz.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhPOJmoJRpdsDPTs_DX-ck-SetE6x0JaxcjxkxoJPDkXHwI4p5mx0NKAz0IOR2KmIxP5v5plpHJg_OEdNJq3rbJnyTnxSPWYWyqpgbo276uYQGrd_lRxvkAiDiC8kJlp4q57kGcL1a189U/s320/kad%25C4%25B1nz.jpg" width="266" /></a><b><span class="Apple-style-span" style="color: #cc0000;">Vücudunuzdaki haz noktalarını ne kadar iyi bilirseniz partnerinize de o noktaları keşfetmesi için yol göstermeniz kolaylaşır!</span></b><br /><br />Seksten daha fazla haz almak istiyorsanız, erkeğinizi zevk noktalarınıza doğru sürüklemekten utanmamalısınız. Yönünü şaşırmış ellerine yol göstererek ya da kulağına hafifçe fısıldayarak sizi zevkten uçuracak bölgeleri keşfetmesine fırsat verin. Ya da en iyisi siz bu yazıyı partnerinizle de paylaşın!<br /><br />Sıkı durun! Şimdi kadın bedeninde hızlı ve ‘hazlı’ bir yolculuğa çıkıyoruz! Kadınların zevk noktalarını ve hassas bölgelerini açıklıyoruz!<br /><br /><b>Beyin</b><br />Artık hepimiz biliyoruz ki zevk almaya önce beynimizle başlıyoruz. Beynimiz sekse ne kadar hazırsa vücudumuz da o kadar istekli oluyor. Dolayısıyla şehvet dolu bakışlar, sekse davet eden ama asla kaba olmayan tatlı sözler beyni seks düşünmeye sevk ediyor.<br /><br /><b>Saçlar</b><br />Kadınların saçları dokunulmaya ve okşanmaya fazlasıyla duyarlıdır. Pudra.com’un sevgili erkek okurları, yumuşak hareketlerle dokunup, kokusunu içine çektiğiniz, sıcak nefesinizi hissettirecek kadar yakın olduğunuz saçlarla bir kadını baştan çıkarabilirsiniz.<br /><br /><b>Boyun</b><br /><br />Kadınlar boyunlarının öpülmesinden zevk alırlar. Ön sevişme esnasında yumuşak öpücükler ve dili kullanarak kurulan temas, sevişmenin ateşli anlarında şiddetini daha da artırabilir. Ama zamanlamaya dikkat etmek gerekir. Sevişmeye başlar başlamaz, daha moda girememişken ıslaklığın ve emiciliğin dozunu fazla artıran erkekler, ne yazık ki kadına zevk verme konusunda başarısız olmaya mahkumdurlar. Ayrıca iz bırakmadan haz vermek de önemli…<br /><br /><b>Sırt</b><br />Sırt, sevişmede erkeğin en son aklına gelen bölge olmasına rağmen aslında kadınların en çok tahrik oldukları bölgelerin başında gelir. Sırt masajıyla başlayan, sonra tahrik edici okşayışlar ve öpücüklerle devam eden tensel temas, iyi bir ön sevişme yöntemidir.<br /><br /><b>Dudak</b><br />Erkekler, dikkat! Kadınlar, dudaklarına parmak uçlarıyla dokunmayı bilen erkeklere tam not veriyor. Tabii sadece parmak dokunuşlarıyla yetinmek olmaz. Ön sevişme esnasında hafif dudak dokunuşları, seksin ısısını iyice artırdığı anlarda şehvetli öpüşmeyi bilen erkekler kazanır!<br /><br /><b>Göğüs uçları</b><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEilhaUZUEPA-grQ1nAqbpCnTQF8f87vnilAxRlD7nN9rUss13pqvXH86gxi1-8Qd4aWZ_dG2Jjz9hiGbBK87XMl1VCf32D_Pq0PZ65esiCM711dmJoYfO4vIJiLAI3UG5IOiOJDByr2qKk/s1600/kadinlarin_zevk.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEilhaUZUEPA-grQ1nAqbpCnTQF8f87vnilAxRlD7nN9rUss13pqvXH86gxi1-8Qd4aWZ_dG2Jjz9hiGbBK87XMl1VCf32D_Pq0PZ65esiCM711dmJoYfO4vIJiLAI3UG5IOiOJDByr2qKk/s200/kadinlarin_zevk.jpg" width="166" /></a>Meme uçları, kredisi sonsuz olan haz noktalarıdır. Gerek ön sevişmede gerekse de orgazm anında kadınını hazzın doruklarına ulaştırmak isteyen erkekler için meme uçlarına temas etmek çok önemlidir. Oldukça hassas olan meme uçları, belirgin hale geldiğinde, kadın çoktan tahrik olmuş demektir!<br /><br /><b>U noktası</b><br />İdrar yolunun tıp dilindeki adı olan uretradan adını alan U noktası, idrar yolu girişinin iki yanında bulunan duyarlı doku parçalarıdır. Vajina girişinin hemen üst kısmında yer alan bu nokta, dokunulduğunda kadınların bir kısmına zevk verir.<br /><br /><b>G noktası</b><br /><br />Yeri hakkında değişik iddialar olsa da bu noktaya adının baş harfini veren Dr. Grafenberg’e göre, vajinanın ön üst duvarında, girişten sonraki yolun 1/3’lük kısmının sonunda (girişten yaklaşık 4 cm sonra) kadının prostat bezine temas etmenin mümkün olduğu bölgedir.<br /><br /><b>Popo</b><br />Kadınlar popolarına dokunulmasından çok hoşlanırlar. Hafif bir masaj, sevişmeyi başlatmak için iyi bir yoldur. Sevişmenin ilerleyen zamanlarında, kalçaların sıkılması, orgazm hazzını da doruklara taşımaya yardımcı olur.<br /><br /><a href="http://www.pudra.com/ask-iliskiler/cinsellik/kadinlarin-zevk-noktalari-2068.htm">Kaynak: pudra</a><br /><br /><div></div>

• 
• 

1. 1
2. 2

• Previous
• Next

Kadınların zevk noktaları

Vücudunuzdaki haz noktalarını ne kadar iyi bilirseniz partnerinize de o noktaları keşfetmesi için yol göstermeniz kolaylaşır!Seksten daha fazla haz almak istiyorsanız, erkeğinizi zevk noktalarınıza…

Devamı »

Az su, yüksek kan şekeri!

<A style="MARGIN-BOTTOM: 1em; FLOAT: left; CLEAR: left; MARGIN-RIGHT: 1em" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjuxbF5KtRsn_TJDhmjGMG9DrMQ9GOlgSO8ofFRoR_kCD6jqTaMh2prQTyZBF6CAo6x7tEgtvY5RQj22lBPxk3xtuiLVwFLYk_8j60L-uIKK-BDP_j_nQrJMeZbNIC24zkNzSOLTwfIl4g/s1600/682450_detay.jpg" imageanchor="1"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjuxbF5KtRsn_TJDhmjGMG9DrMQ9GOlgSO8ofFRoR_kCD6jqTaMh2prQTyZBF6CAo6x7tEgtvY5RQj22lBPxk3xtuiLVwFLYk_8j60L-uIKK-BDP_j_nQrJMeZbNIC24zkNzSOLTwfIl4g/s1600/682450_detay.jpg"></A><B><SPAN style="COLOR: #cc0000" class=Apple-style-span>Fransız bilimadamlarının yaptığı araştırma az su tüketen kişilerde yüksek kan şekeri sorunu görülme oranının daha yüksek olduğunu gösterdi</SPAN></B><BR><BR>Fransız ulusal araştırma kurumu INSERM'den Lise Bankir başkanlığındaki bir grup Fransız bilimadamının yaptığı araştırma, günde yaklaşık iki bardak veya daha az miktarda su tüketen erişkinlerde yüksek kan şekeri sorununun görülme oranının daha yüksek olduğunu ortaya koydu.<BR><BR>Kandaki şeker seviyeleri diyabet tanımına girecek oranda yüksek olmayan kişiler tıpta, diyabet geçirme tehlikesi yüksek olan kişileri tanımlamak için kullanılan ''diyabet öncesi'' grup olarak adlandırılıyor.<BR><BR>Bilimadamları, yaşları 30 ile 65 arasında değişen 3615 erişkin Fransız üzerinde 9 yıllık bir devreyi kapsayan araştırmanın, su tüketimi düşük olan kişilerde kan şekeri sorununa rastlandığını göstermekle beraber, daha fazla su tüketmenin yüksek kan şekeri riskini azaltıp azaltmadığı konusuna açıklık getirmediğine işaret etti.<BR><BR>Araştırmaya katılan kişiler arasında, günde yarım litreden (yaklaşık 2 bardak) daha az su içtiğini belirten yaklaşık yüzde 19'luk gruptan 565 kişide geçen 9 yıl içinde yüksek kan şekerine, 202 kişi de ise tip 2 diyabet hastalığına rastlandı. Günde en az yarım litre su içtiğini söyleyen kişilerde yüksek kan şekerine rastlanma oranı ise diğer gruptakilere kıyasla yüzde 28 daha düşük çıktı.<BR><BR>Araştırmacılar buna karşın araştırmanın su tüketimi ile diyabet arasında güçlü bir istatistiki bağ olduğunu ortaya koymadığına dikkati çekti.<BR><BR>Araştırmada, yüksek kan seviyelerinin kişilerin su yerine, kilo almaya ve kan şekeri seviyelerinin yükselmesine yol açacak şekerli içecekleri tüketmesiyle açıklanabileceğini düşünen araştırmacıların, kişilerdeki şekerli içeceklerle alkol tüketiminin yanı sıra bu kişilerin araştırmanın başındaki vücut ağırlıkları, beyan ettikleri egzersiz seviyeleri ve diğer sağlık faktörlerini de dikkate almalarına rağmen az su tüketimi ile yüksek kan şekeri seviyeleri arasında belirlenen bağlantıda bir değişiklik gözlenmediği bildirildi.<BR><BR>Biyoloji bilimine dayalı olarak, su tüketimiyle kan şekerinin yükselmesi arasında bir bağ bulunmasının akla yakın olduğunu belirten Bankir, vücutta su tutulmasını düzenleyen, hipofiz arka bezinin salgıladığı bir hormon olan antidiüretik adı da verilen vazopresin hormonunun az su tüketimiyle kandaki şeker oranlarının yükselmesi arasındaki bağı açıklayabileceğini kaydetti.<BR><BR>Susuz kalınması durumunda vazopresin seviyelerinin artmasının böbreklerin vücuttaki suyu tutmasına yol açtığını anlatan Bankir, yaptıkları araştırmanın vazopresin hormonunun seviyesinin yükselmesinin aynı zamanda kan şekeri oranlarını da artırdığını gösterdiğine dikkati çekti.<BR><BR>Bunun vücutta glukoz (şeker) üretiminden sorumlu karaciğerde vazopresin reseptörlerinin bulunmasıyla açıklanabileceğini anlatan Bankir, bir araştırmada vücutlarına vazopresin hormonu şırınga edilen sağlıklı kişilerin kan şekerlerinde geçici ani artışlar meydana geldiğinin gözlemlendiğini belirtti.<BR><BR>Bankir, ''Araştırmadaki bulgularımızla bağlantılı neden-sonuç ilişkisine açıklık getirebilecek iyi tezler var ancak bu bir kanıt değil'' dedi.<BR><BR>AA <BR>

Az su, yüksek kan şekeri!

Fransız bilimadamlarının yaptığı araştırma az su tüketen kişilerde yüksek kan şekeri sorunu görülme oranının daha yüksek olduğunu gösterdiFransız ulusal araştırma kurumu INSERM'den Lise Bankir başk…

Devamı »

Meme kanseri hakkında yanlış bilinenler

<A style="MARGIN-BOTTOM: 1em; FLOAT: left; CLEAR: left; MARGIN-RIGHT: 1em" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgHDUxQ9SRIXowlRpIiT9PAzdYUTvMHQSQpgklBVJG0-gwboEXPnf6RaZiPWFsrrvGIpG-bs-t8qMFEShsIBAsxe58AZMQ5o9jBg1JybG7DdK9R1izL8V8UhhDu8qEVd69pwT1qeHr9jes/s1600/682153_detay.jpg" imageanchor="1"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgHDUxQ9SRIXowlRpIiT9PAzdYUTvMHQSQpgklBVJG0-gwboEXPnf6RaZiPWFsrrvGIpG-bs-t8qMFEShsIBAsxe58AZMQ5o9jBg1JybG7DdK9R1izL8V8UhhDu8qEVd69pwT1qeHr9jes/s1600/682153_detay.jpg"></A><B><SPAN style="COLOR: #cc0000" class=Apple-style-span>Kanser çeşitleri arasında en sık görülenlerin başında gelen ve hakkında en çok yorum yapılan hastalıklardan biri meme kanseri</SPAN></B><BR><BR>Günümüz koşullarında bilgiye ulaşmanın kolaylığı da meme kanseri hakkında bazı ön yargıların oluşmasına ve çelişkili bilgilerin kulaktan kulağa yayılmasına neden olabiliyor. Kadınların korkulu rüyası meme kanseri konusunda bir çok bilgi havada uçuşuyor! Ancak edinilen yanlış bilgiler, hastaların eksik veya yanlış yönlendirilmesine yol açıyor. Meme kanseri konusunda mutlaka hekim tavsiyesi alınması gerekir.<BR><BR>Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Güven Atasoy, doğru bilinen yanlışları anlatıyor<BR><BR>YANLIŞ: Mememi ben kontrol ediyorum, hiç şikayetim yok, doktora gitmem gerekmez.<BR><BR>Doğru: Meme kanseri ancak şikayetler başlamadan yakalandığında çok kolaylıkla tedavi edilebilmektedir. Memedeki bir kitle, ele gelecek bir hale gelmeden iki yıl önce mamografi ile saptanabilir. Dolayısıyla hiç şikayet olmadan kontrole gitmek hayat kurtarıcıdır.<BR><BR>YANLIŞ: Ailemde meme kanseri yok bende de olmaz.<BR><BR>DOĞRU: Ailede meme kanseri olması, mevcut riski artırır ama meme kanseri yüzde 85’i bireysel faktörlerle ortaya çıkar. Hiçbir ek riski olmayan normal bir kadın, zaten yüzde 12 meme kanseri olma riski taşımaktadır.<BR><BR>YANLIŞ: Ben doğum yaptım ve emzirdim, bende meme kanseri olmaz.<BR><BR>DOĞRU: Doğum yapmış ve emzirmiş olmak meme kanserini engellemez. Ancak doğum yapmamış ve emzirmemiş kadınlarda mevcut risk bir miktar yükselir.<BR><BR>YANLIŞ: Menopozdan önce meme kanseri olmaz.<BR><BR>DOĞRU: Meme kanseri her yaşta görülebilir. Ancak 45- 55 yaşlar arası en sık görüldüğü dönemdir.<BR><BR>YANLIŞ: Erkekte meme kanseri olmaz.<BR><BR>DOĞRU: Erkekte de meme kanseri görülebilir ama kadınlara göre daha düşük orandadır.<BR><BR>YANLIŞ: Ben meme kanserinden çok korkuyorum. Her iki mememi de aldırıp protez koydurarakbu riskten kurtulmak istiyorum.<BR><BR>DOĞRU: Bu tip ameliyat ancak estetik amaçla yapılabilir. Çünkü cerrahi olarak meme başına ve derisine geride bırakarak meme dokusunun tamamının alınması mümkün değildir.bu yöntemle meme kanseri riski azaltılabilir ama tamamen ortadan kalkmaz.<BR><BR>YANLIŞ: Mememde çok sayıda kist var. Her seferinde bu kistleri aldırıp kanser riskinden kurtuluyorum.<BR><BR>DOĞRU: Meme kistleri çoğu kadında görülürler ve genellikle kanser riski taşımazlar. Bu nedenle her gördüklerinde alınmaları gerekmez, takip edilmeleri yeterlidir. Ancak çok büyüyüp ağrı yaptıklarında veya yapılarında değişiklik olup kuşku uyandırdıklarında tanı amacıyla boşaltılmaları gerekebilir.<BR><BR>YANLIŞ: Doğum kontrol hapları meme kanseri yapar.<BR><BR>DOĞRU: Uygun dozda ve uygun sürede doktor kontrolünde kullanılan doğum kontrol hapları meme kanseri riskini artırmaz. ,<BR><BR>YANLIŞ: Mememde bir kitle var ve ağrımıyor, kanser oldum!<BR><BR>DOĞRU: Kitlenin ağrıması ile kanser olması arasında hiçbir bağlantı yoktur. Ancak memede ele gelen her doku kitle demek değildir, her kitle kanser demek değildir. Her 10 meme kitlesinden ancak 1-2 tanesi kanser tanısı almaktadır.<BR><BR>YANLIŞ: Mememde akıntı oldu, kanser oldum!<BR><BR>DOĞRU: Her kadında memeden sıkmakla bir miktar akıntı olabilir, bu kanser belirtisi değildir. Ancak kendiliğinden olan tek taraflı ve kanlı akıntılar tehlike habercisidir ve incelenmesi gerekir.<BR><BR>YANLIŞ: Çok mamografi çektirmek kanser yapar.<BR><BR>DOĞRU: Mamografide verilen ışın dozu çok düşüktür. Bir kadın 50 yıl boyunca her sene mamografi çektirirse, meme dokusu ancak bir kez akciğer röntgeni çektirmek kadar ışın alır.<BR><BR>YANLIŞ: Genç yaşta mamografi çektirmek sakıncalıdır.<BR><BR>DOĞRU: Genç yaşta mamografi çektirmenin sakıncası yoktur. Ancak 30 yaşın altındaki kadınlarda meme dokusunun özelliğinden dolayı mamografi ile yeterli görüntü alınamadığından, genç yaşlarda genellikle mamografi yerine ultrason tercih edilir. Radyoloji uzmanı gerek gördüğünde her yaşta mamografi çekilebilir.<BR><BR>YANLIŞ: Çok sık meme ultrasonu yaptırmak sakıncalıdır.<BR><BR>DOĞRU: Ultrason, anne karnındaki bebeğe bile yapıla bilen zararsız bir tetkik yöntemidir ve hangi sıklıkta gerekiyorsa o sıklıkla yapılabilir.<BR><BR>YANLIŞ: Biyopsi yaptırmak kitlenin kanserleşmesine yol açar.<BR><BR>DOĞRU: Biyopsi işlemi, bir kitlenin adının konması için en güvenli yoldur ve kitlenin niteliğini değiştirmez. Zaten günümüzde biyopsiler iğneyle yapılmaktadır ve kan vermek kadar kolay ve zahmetsiz bir işlemdir.<BR><BR>YANLIŞ: Kanserli bir kitlenin ameliyatla alınması kanserin vücuda yayılmasına yol açar.<BR><BR>DOĞRU: Kanser vücuda yayılacaksa, kanserli kitleden ayrılan hücreler yoluyla yayılır. Bu kitlenin alınması yayılmayı engeller. Ancak kitlenin alınmasında geç kalınmış ise, ameliyattan önce vücuda yayılmış hücreler, kitlenin kendisi alınsa bile bir süre sonra yeni kitleler oluşturabilir. Bu durumun ameliyatla ilgisi yoktur.<BR><BR>YANLIŞ: Bende meme kanseri tespit edildi, mememi kaybedeceğim!<BR><BR>DOĞRU: Günümüzdeki tanı ve tedavi yöntemleri sayesinde, çok geç kalınmamışsa meme kanseri ameliyatlarında memenin alınmasına gerek yoktur. Yalnızca kanserli dokunun alınmasıyla memeye dokumadan tedavi tamamlanmaktadır. Gecikmiş olgularda ise, memenin tamamen alınması gerekse bile, aynı seansta hastanın kendi dokularından veya hazır protezler kullanarak aynı seansta hatanın alınan memesi yerine konabilmektedir.<BR><BR>YANLIŞ: Meme kanseri ameliyatlarında koltuk altı lenf bezleri tamamen alınır ve bu da kolun şişmesine, sakatlanmasına yol açar. Kolumu artık eskisi gibi kullanamayacağım!<BR><BR>DOĞRU: Günümüzde eğer tedavide çok gecikilmemişse koltuk altı lenf bezlerinin alınmasına gerek yoktur. Çeşitli işaretleme yöntemleri ile ameliyat sırasında lenf bezlerinin bir tanesi işaretlenip alınarak incelenir ve eğer sorun yoksa diğer lenf bezlerine hiç dokunulmaz. Diğer lenf bezlerinin alınması gerekse bile bu durum mutlaka kolun şişmesi anlamına gelmez.<BR>

Meme kanseri hakkında yanlış bilinenler

Kanser çeşitleri arasında en sık görülenlerin başında gelen ve hakkında en çok yorum yapılan hastalıklardan biri meme kanseriGünümüz koşullarında bilgiye ulaşmanın kolaylığı da meme kanseri hakkınd…

Devamı »

Kiloya değil yağ oranına bak!

<A style="MARGIN-BOTTOM: 1em; FLOAT: left; CLEAR: left; MARGIN-RIGHT: 1em" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhmieHGudEixVbIg5FaWM8WQDBxlgDRt0TO5EiUmVovKpC-51-jghARXYBqXH1BF0C5IYRZcXUzkHsOXXIq6KRjTiEqR21Be-9bhB-41CP0yTuWX-DcHarpUvFMkiYw3m1LbLM_A8baLUw/s1600/682068_detay.jpg" imageanchor="1"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhmieHGudEixVbIg5FaWM8WQDBxlgDRt0TO5EiUmVovKpC-51-jghARXYBqXH1BF0C5IYRZcXUzkHsOXXIq6KRjTiEqR21Be-9bhB-41CP0yTuWX-DcHarpUvFMkiYw3m1LbLM_A8baLUw/s1600/682068_detay.jpg"></A><B><SPAN style="COLOR: #cc0000" class=Apple-style-span>Obezitede, vücut ağırlığı değil, yağ oranındaki anormal artış tehlike sinyali veriyor</SPAN></B><BR><BR>Ciddi bir halk sağlığı sorunu olarak kabul edilen ve başta diyabet, kanser, kalp krizi, yüksek tansiyon ve inme gibi hastalıkların ortaya çıkmasında önemli olan obezitede, vücut ağırlığı değil, yağ oranındaki anormal artış tehlike sinyali veriyor.<BR><BR>Uzmanlar, yağın vücutta biriktiği yerin de önemli olduğu, özellikle erkeklerde sıkça görülen karın bölgesindeki yağlanmanın risk taşıdığı ve obezitenin çocukları da tehdit eder bir düzeye geldiği uyarısında bulunuyor.<BR><BR>Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Dr. Ayla Harmancı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, obezitenin her geçen gün giderek büyüyen ciddi bir halk sağlığı sorunu olduğunu söyledi.<BR><BR>Obezitenin, genel olarak vücuttaki yağ miktarının anormal şekilde artması olarak tanımlandığını belirten Harmancı, sıklıkla vücuttaki yağ miktarındaki artışa paralel olarak vücut ağırlığında da artış ortaya çıktığını ifade etti.<BR><BR>Harmancı, obezitenin boy ve kilo dikkate alınarak ''vücut kitle indeksi'' adı verilen bir formül ile değerlendirildiğini belirterek, ''Vücut kitle indeksinin ≥30 kg/m2 olması obezite olarak tanımlanmaktadır'' dedi.<BR><BR>Söz konusu hesaplamanın obezitenin tanısı için tek başına yeterli olmadığını vurgulayan Harmancı, ''Çünkü unutulmaması gereken konu, obezite vücut ağırlığının değil, vücuttaki yağ miktarının anormal artışıdır'' diye konuştu.<BR><BR>Harmancı, yağların vücudun farklı bölgelerinde biriktiğini ve biriktikleri bölgelere göre de klinik önemlerinin değiştiğini ifade ederek, ''Örneğin, kadınlarda yağ birikimi sıklıkla kalça ve basen bölgelerinde ortaya çıkmaktadır ve 'armut tipi' obezite olarak adlandırılmaktadır. Erkeklerde ise yağ birikimi başlıca karın bölgesinde ortaya çıkmakta ve 'elma tipi' obezite olarak isimlendirilmektedir. Her iki durumda da vücut yağ oranı artmıştır'' dedi.<BR><BR>''Yapılan çalışmalar elma tipi obezitenin daha ciddi sağlık sorunlarına yol açtığını göstermektedir'' diyen Harmancı, bu nedenle obezite değerlendirilirken mutlaka bel çevresi ölçümünün de yapılması gerektiğine dikkati çekti.<BR><BR><B>TEDAVİ KİŞİYE ÖZEL OLMALI</B><BR>Harmancı, obezitenin genel olarak kişinin harcadığından daha fazla enerji alımı sonucu ortaya çıkan bir bozukluk olduğunu söyledi.<BR><BR>Bu dengenin bozulmasında çok farklı nedenlerin rol oynadığını dile getiren Harmancı, bu nedenle obezite tedavisinin mutlaka kişiye özel olarak planlanması ve farklı branşların işbirliği ile yapılması gerektiğini ifade etti.<BR><BR>Harmancı, hastaların tedavi öncesinde mutlaka, altta yatan başka bir hastalığının olup olmadığının belirlenebilmesi için bir endokrinoloji uzmanı tarafından detaylı olarak değerlendirilmesi gerektiğine işaret etti.<BR><BR>Obezitenin, ciddi sağlık sorunlarına yol açabildiğinin altını çizen Harmancı, şunları kaydetti:<BR><BR>''Diyabet, hipertansiyon, dislipidemi, kalp krizi, inme, safra kesesi hastalıkları, karaciğerde yağlanma, gastro-ösefagial reflü, adet düzensizlikleri, uyku apnesi, psikolojik sorunlar, eklemlerle ilgili hastalıklar ve bazı kanser türlerine neden olabildiğinden mutlaka tedavi edilmesi gerekmektedir.''<BR><BR><B>10 ERİŞKİNDEN 4'Ü FAZLA KİLOLU</B><BR>Harmancı, obezitenin Türkiye'de de giderek artış gösteren bir hastalık olduğunu belirterek, şu bilgiyi verdi:<BR><BR>''Ülkemizde son yapılan araştırmalar göstermektedir ki 10 erişkinden 4'ü fazla kilolu, 3'ü ise obezdir. Konunun bundan daha da üzücü ve endişe verici olan yanı ise obezitenin artık çocukları tehdit ediyor olmasıdır. Yapılan araştırmalar, anne-babası obez olan çocuklarda obezitenin daha sık görüldüğünü ortaya koymaktadır. Bunda genetik etkenlerin yanı sıra yaşam şekli ve beslenme alışkanlıkları da rol oynamaktadır. Bu nedenle hem kendi hem de çocuklarımızın sağlığı için obezitenin mutlaka tedavi edilmesi gereken bir hastalık olduğu gerçeği kavranmalı ve büyük bir kararlılık ve azimle bu hastalıkla savaşılması gereklidir.''<BR><BR>Dünya genelinde sağlık bakanlıklarının da obezite ile mücadeleye önem verdiğini ve bunun için farkındalık projeleri hazırladığını belirten Harmancı, basın yayın organlarının da konuya hassasiyet içinde yaklaştığını ifade etti.<BR><BR>Harmancı, tüm bu çalışmaların dahi obezitenin kontrol altına alınabilmesi henüz yeterli olmadığını bildirerek, bireysel olarak da herkesin düzenli fiziksel aktiviteyi, sağlık beslenme alışkanlığını bir yaşam biçimi haline getirmesi gerektiğini söyledi.<BR><BR>AA<BR> <DIV> </DIV>

Kiloya değil yağ oranına bak!

Obezitede, vücut ağırlığı değil, yağ oranındaki anormal artış tehlike sinyali veriyorCiddi bir halk sağlığı sorunu olarak kabul edilen ve başta diyabet, kanser, kalp krizi, yüksek tansiyon ve inme …

Devamı »

Dudak dolgusunda son yöntem

<A style="MARGIN-BOTTOM: 1em; FLOAT: left; CLEAR: left; MARGIN-RIGHT: 1em" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgbWFoluf7NlahbTt96Ln-fhvarL8qTSO_U8S7xnzGabUrW9PWkeygpvP8DurlpEY4Zx7aJK2i4AiZgt0wXq3cqOCtm0Osx-LszqkFYBiI7SbmfulvkipHujtwzgG2qGNvbUXcqs_dLEfU/s1600/dudak.jpg" imageanchor="1"><img border="0" height="238" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgbWFoluf7NlahbTt96Ln-fhvarL8qTSO_U8S7xnzGabUrW9PWkeygpvP8DurlpEY4Zx7aJK2i4AiZgt0wXq3cqOCtm0Osx-LszqkFYBiI7SbmfulvkipHujtwzgG2qGNvbUXcqs_dLEfU/s320/dudak.jpg" width="320"></A><B><SPAN style="COLOR: #cc0000" class=Apple-style-span>Dudakta şekil bozukluğuna yol açabilen kalıcı slikonların ve haylüronik yöntemin yerini "permalip" denilen teknoloji aldı. "Permalip" dudak implantları, özel kapsül içerisinde olduğu için ödem ve alerji riski taşımıyor ve uzun yıllar deforme olmadan kullanılabiliyor.</SPAN></B><BR><BR>Yeditepe Üniversitesi Plastik Cerrahi Anabilim Dalı Bölüm Başkanı Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Cihat Nazmi Baran, AA muhabirine yaptığı açıklamada, estetiğin artık dudakta da çok sık kullanıldığını, ancak uygulama sonrası dudakların doğal ve pürüzsüz olması gerektiğini söyledi.<BR><BR>Dudakta şekil bozukluğuna yol açabilen kalıcı slikonlarının yerini haylüronik bazlı geçici dolgulara bıraktığını, ancak bu dolguların da zamanla vücut tarafından emildiği için 6-8 ayda bir tekrar edilmesi gerektiğini belirten Baran, haylüronik içerikli dolguların asimetrik şekilde erime riski bulunduğunu ifade etti.<BR><BR>Baran, son 10 yıldır kişinin kendi vücudundan alınan yağ dokusunun da dolgunlaştırmada kullanıldığını, ama yağın zamanla vücut tarafından emildiğinden dolayı haylüronik asit dolgusu kadar kısa bir ömre sahip olduğunu ve yine asimetri riski taşıdığını söyledi.<BR><BR>Dudak dolgusunda son yöntemin "Permalip" diye isimlendirilen teknoloji olduğunu dile getiren Baran, yöntemin diğer iki tekniğin tercih edilen yönlerine sahip olduğunu, ancak söz konusu dezavantajları taşımadığını vurguladı.<BR><BR>Permalipin, vücutla tüm uyum testlerinden geçmiş, ödem ve şekil bozukluğuna yol açmayan, ABD'nin saygın kalite uyum mercii FDA onayına sahip, silikon dudak implantı olduğunu belirten Baran, "Yeni yöntemin en üstün özelliği, gerektiğinde daha küçük ya da büyük boy implantla zahmetsizce değiştirilebilir, sıkıldığında dudaklarınızdan çıkarılabilir oluşudur. Zaman içinde deforme olmuyor, erimiyor ve uzun seneler ilk günkü formunda kalabiliyor" diye konuştu.<BR><BR>Estetik cerrahide uygulanan dolgular için en ağrılı uygulamanın dudak dolgusu olduğunu anlatan Baran, Permalip'le hem sürekli ağrılı bir dolgunlaştırma süreci yaşanmadığını hem de dolgu için sürekli para harcanması gerekmediğini söyledi.<BR><BR><B>"Doku içinde yayılma ya da patlama gibi bir ihtimal bulunmuyor"</B><BR><BR>Prof. Dr. Baran, uygulamanın lokal anesteziyle yaklaşık 15-20 dakikada ağrısız bir şekilde uygulanabildiğini, implantların değişik boy ve kalınlıklarda, doğal dudak kıvrımlarıyla uyumlu olduğunu belirtti. Yumuşak ve tek parça silikondan üretilmiş bir dudak implantı olan Permalipin, ağrılı, pahalı ve tekrarlayan dudak dolgularının aksine, kalıcı,  kolay uygulanan ve istenildiğinde çıkarılabilen bir dudak dolgunlaştırma seçeneği olduğunu ifade eden Baran, "Özellikle komplikasyonların sık sık görüldüğü kalıcı dudak dolgularının aksine, permalip yumuşak ve dudak  konturlarınızla uyumlu kalıcı bir teknik olarak öne çıkmaktadır" diye konuştu.<BR><BR>Permalipin değişik boy ve dolgunlukta çok sayıda seçenek sunduğunu ifade eden Baran, hangi boy dolgunun nasıl durduğunun, yapılmış uygulamalara ait fotoğraflarla gösterildiğini söyledi.<BR><BR>Permalip, üretildiği yumuşak silikon ham maddesi sayesinde, daha önce kullanılmış dudak implantlarının aksine, suni bir görünüm yaratmıyor, gülerken ya da konuşurken dudakların sert ve şekilsiz görünmesine yol açmıyor ve dokunulduğunda yabancı bir doku hissi uyandırmıyor. Uygulama sonrasında, dudakların doğal kıvrımları aynen korunuyor, dudak hareketlerinde bir değişikliğe neden olmuyor.<BR><BR><B>Uygulama 15-20 dakika sürüyor</B><BR><BR>Uygulama için dudaklar lokal anesteziyle uyuşturulduktan sonra, her iki dudak kenarından seçilen permalip uygun pozisyonda yerleştiriliyor. Gerekli ise aynı işlem alt dudağa da uygulanıyor. Bütün uygulama yaklaşık 15-20 dakika sürüyor. Permalip kalıcı dudak şekillendirme işlemini takip eden gün normal aktivitelere devam edilebiliyor.<BR><BR>Uygulama sonrasında normal doku yumuşaklığına kısa sürede ulaşıyor ve dokunma esnasında dahi hissedilmiyor. Permalip yumuşak ve tek parça silikondan ve özel bir kapsül içinde olduğundan, doku içinde yayılma ya da patlama gibi bir ihtimal bulunmuyor.<BR><BR>Permalip uygulaması sonrasında, dudaklarda hafif bir şişme ve gerginlik görülüyor. Uygulama yapılan kişiye bağlı olarak hafif morluklarla karşılaşılmakla birlikte takip eden birkaç gün içinde bu morluklar geçiyor.<BR><BR>Uygulama sonrasında kısa bir süre için enfeksiyon riskine karşı antibiyotik kullanımı öneriliyor.<BR><BR>İstenildiğinde dudaktan implantın çıkarılması sonrasında dudaklarda bir deformasyon olmuyor.<BR><BR><A href="http://www.cnnturk.com/2011/yasam/10/22/dudak.dolgusunda.son.yontem/634066.0/index.html">Kaynak: CNN Turk</A><BR>

Dudak dolgusunda son yöntem

Dudakta şekil bozukluğuna yol açabilen kalıcı slikonların ve haylüronik yöntemin yerini "permalip" denilen teknoloji aldı. "Permalip" dudak implantları, özel kapsül içerisinde olduğu için ödem ve al…

Devamı »

Doğal güzelliğin alfabesi

<A style="MARGIN-BOTTOM: 1em; FLOAT: left; CLEAR: left; MARGIN-RIGHT: 1em" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjNHM5p0SRT3fNm4XEcp2dv_kQFLDqxDDFMiTRClMciPU2X8Pjfb2G3U3w9NhRdkA9vcrCWT2brHjo4IUYgDVXQhNToqDy92LC6ylFAKDZuIicp-hQCW_zMxpiTj05Mar1AmfQoMLQBEoQ/s1600/sac.jpg" imageanchor="1"><img border="0" height="214" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjNHM5p0SRT3fNm4XEcp2dv_kQFLDqxDDFMiTRClMciPU2X8Pjfb2G3U3w9NhRdkA9vcrCWT2brHjo4IUYgDVXQhNToqDy92LC6ylFAKDZuIicp-hQCW_zMxpiTj05Mar1AmfQoMLQBEoQ/s320/sac.jpg" width="320"></A><B><SPAN style="COLOR: #cc0000" class=Apple-style-span>Güzellik uzmanları, tepeden tırnağa bakımlı ve güzel bir kadın olmanın hiç de zor olmadığını söylüyor. Kendinize ayıracağınız birkaç ekstra dakika ve her kadının bilmesi gereken minik güzellik sırları ile güzelliğinize güzellik katabilirsiniz…</SPAN></B><BR><BR>Pırıl pırıl saçlar, ışıl ışıl bir cilt, yumuşacık eller, güçlü tırnaklar, enerji saçan gözler, zinde bir vücut. İşte bütün bunlar için yapmanız gerekenler…<BR><BR><B>Saçlarınızı düzenleyin</B><BR>Eliniz için kullandığınız, nemlendiricilerden biraz saçınıza sürerseniz uçuşan ve elektriklenen saçlarınızı yatıştırmış olursunuz. Nemlendiriciyi banyo sırasında sürerseniz saçlarınızı kuruladıktan sonra daha parlak ve canlı olduğunu görürsünüz.<BR><BR><B>Saçlarınızın kolay yağlanmasına izin vermeyin</B><BR>Şampuanlama sırasında eğer saçınızı tarayacaksanız çok sert biçimde taramak yerine hafifçe tarayın. Ayrıca kullandığınız kremi saçınızın ortasından başlayarak uçlarına doğru sürün.<BR><BR><B>Saçlarınızın daha hacimli olması için pudra kullanın</B><BR>Cansız saçlarınızı canlandırmayı ve daha hacimli görünmesini istiyorsanız bebek pudrası kullanın. Kullandığınız bu pudra saçınızdaki fazla yağı alacak ve saç tellerinizi daha kalın gösterecektir.<BR><BR>Eğer saçınızın grileştiğini görürseniz kullandığınız pudranın birazını yıkayın. Çünkü çok kullandığınızda saçınıza zarar verebilir.<BR><BR><B>Saçlarınızı kurutmadan önce</B><BR>Saçlarınızın dalgalarının kalıcı olmasını istiyorsanız kurutma makinesiyle kurutmadan önce bir müddet kendi kendine kurumasını bekleyin.<BR><BR><B>Bebeklik saçlarınıza çözüm bulun</B><BR>Alnınızın üstünde bulunan tüy gibi ufak bebek saçlarınız için çok kolay bir önerimiz var. Diş fırçanızı ıslatın ve öndeki o ufak saçları arkaya doğru tarayın. Daha sonrada yerinde kalmaları için şekillendirici kullanarak kurutun.<BR><BR><B>Sabah yaptığınız saç modelinizi koruyun</B><BR>Sabah evden çıkarken yaptığınız saç modelini günün ilerleyen saatlerinde de kullanmak istiyorsanız ufak tokalarla saçınıza destek yapabilirsiniz.<BR><BR><B>Kepek sorununa son</B><BR>Şampuanlama sırasında saçınıza masaj yaptıktan sonra nemli bir havlu ile kurulayın ve tarayarak kepekleri atın. Ayrıca banyo sırasında şampuanınıza elma suyu ekleyebilirsiniz. Fakat bu karışımı uyguladıktan sonra saçınızı kurutmayıp kendiliğinden kurumasını bekleyin. Artık sabah kalktığınız zaman saçınıza şekil verebilirsiniz.<BR><BR><B>Saçlarınızı kolay şekillendirin</B><BR>Briyantin gibi saç şekillendiricilerini kullanmadan önce saçınızı kurutun. Ama yine de biraz nemli kalabilir. Böylelikle hem kullanılması daha rahat olur hem de saçınız daha kolay şekil alır.<BR><BR>Kendinizi iyi hissetmek için banyo yapmayı düşünüyorsanız, duş aldıktan sonra 38 derecelik banyo suyuna 1,8 litre saki (bir çeşit Japon içkisi) ve bir avuç deniz suyu atarsanız tüm ölü hücreleriniz temizlenmiş olur.<BR><BR><B>Yüzmeden önce saç bakımı</B><BR>Denize ya da havuza girmeden önce saçlarınızı soğuk su ile ıslatın. Böylece saçlarınız tuzlu ve klorlu suya girmeden önce kendini yeniler ve korur.<BR><BR><B>Saçlarınızın parlaklığını korumak için</B><BR>Özellikle açık renkli saçlı kadınların yapması gereken tek şey, saçlarının parlaklığını korumaktır. Işıl ışıl saçlara kavuşmak için banyodan sonra durulama sırasında bir iki damla limonu su ile karıştırarak saçınıza sürmelisiniz.<BR>

Doğal güzelliğin alfabesi

Güzellik uzmanları, tepeden tırnağa bakımlı ve güzel bir kadın olmanın hiç de zor olmadığını söylüyor. Kendinize ayıracağınız birkaç ekstra dakika ve her kadının bilmesi gereken minik güzellik sırla…

Devamı »

Erkeklerin evlilikten kaçış nedenleri

<A style="MARGIN-BOTTOM: 1em; FLOAT: left; CLEAR: left; MARGIN-RIGHT: 1em" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjSRBv3MRjjZ7bJvRl8fG0WJzSsngvn2SdnlppZ3CDqM7KhFXx22hgai8RHFnK-zyRdxpG3-2IHkeCrREocgCs9AjMq_W_jl4oEyOZaqoXFIQ14eGULmufN3xvOPsccoLTB4MeJ_A2KT0Q/s1600/kadin.Jpeg" imageanchor="1"><img border="0" height="253" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjSRBv3MRjjZ7bJvRl8fG0WJzSsngvn2SdnlppZ3CDqM7KhFXx22hgai8RHFnK-zyRdxpG3-2IHkeCrREocgCs9AjMq_W_jl4oEyOZaqoXFIQ14eGULmufN3xvOPsccoLTB4MeJ_A2KT0Q/s320/kadin.Jpeg" width="320"></A><B><SPAN style="COLOR: #cc0000" class=Apple-style-span>Erkekler, evlilik bağıyla bağlanmaktan korktuklarını, tavırlarıyla sergilerler. Erkeklerin bağlanmaktan bu kadar korkmalarının nedenini bir de kendi ağızlarından duymaya ne dersiniz? İste erkeklerin evlilik öncesindeki korkulu itirafları…</SPAN></B><BR><BR>Erkekler sorumlulukların ilişkiyi bozacağını düşünüyor! Erkek için evlilik bilgiye dayalı bir tahminler dizisidir. Öte yandan, hepsi olmasa da bazı kadınlar için ise hayat sezgiden ibarettir.<BR><BR>Durumun erkekler için böylesine korkutucu olmasının nedeni de budur. Kadınlar durgun akan nehirde aheste kürek çekerken, erkekler açık denizde bir başlarına kaldıklarını hissederler.<BR><BR>1. O hayati cümleyi duymak: Hastalıkta ve sağlıkta… (Gardiyan gelir, hapishane kapısı kapanır.)<BR><BR>2. Her milletten meyvelerin tadına bakma hayalinden vazgeçmek. (Şahane bir aşk ve şehvet seline kapılıp bir çiçekten öbürüne konmak)<BR><BR>3. “Ya?” kuruntusuna kapılmak. (Ya başka bir kadına âşık olursam?)<BR><BR>4. Boşanmak. (Yanlış ata oynamak gibi)<BR><BR>5. Anne – babanın başarısız evliliklerini tekrarlamak. (ya da anne – babanın mutlu evliliğini tekrarlamak, günün birinde karısına “Meleğim”, “Balım” ya da “Aşkım” diye hitap etmek)<BR><BR>6. Başkanlık mevkiinden ve Eğlence şirketi müdürlüğünden feragat etmek. Sonra da Uzlaşma denen şirketin yönetim kuruluna hesap vermek zorunda kalarak, her kararın günün birinde insanin neşesini kaçıran bir teftişten geçeceğinin tamamen bilincinde olmak.<BR><BR>7. Evcilleştirilen Kocalar Kardeşlik Derneğinin aktif üyelerinden biri haline gelmek.<BR><BR>8. Ezbere bir hayat. (sıkıntı, fazla yüzgöz olma ve sıradanlık)<BR><BR>9. Sükûnet, denetim, bos alan, mahremiyet, bütün gece spor kanalı izlemek, ahbaplarla poker, sigaradan alınan bir fırt, leş kokan spor ayakkabılar gibi nimetlerden feragat etmek.<BR><BR>10. Misafir odasında başlayıp kanepede devam eden erotizmden vazgeçerek düzenli ve renklilikten uzak bir seks hayatına adim atmak.<BR> <DIV> </DIV>

Erkeklerin evlilikten kaçış nedenleri

Erkekler, evlilik bağıyla bağlanmaktan korktuklarını, tavırlarıyla sergilerler. Erkeklerin bağlanmaktan bu kadar korkmalarının nedenini bir de kendi ağızlarından duymaya ne dersiniz? İste erkeklerin…

Devamı »

Doğal kaşlar geri geliyor

<A style="MARGIN-BOTTOM: 1em; FLOAT: left; CLEAR: left; MARGIN-RIGHT: 1em" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhJ1Qi50AwJ0DRCM9A6mNofoOOV7kI43Luj7qN2yZfnLqDfVKS2_kBzf2ejUJLgyXjR1OQ97u3m3aZ6aZkJgaVYUHu_gcj4Oweak35tZGGcRIe-u5P4GsELEBYqSj_8vVdEBOVnj51V6dU/s1600/ka%25C5%259Flarr.jpg" imageanchor="1"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhJ1Qi50AwJ0DRCM9A6mNofoOOV7kI43Luj7qN2yZfnLqDfVKS2_kBzf2ejUJLgyXjR1OQ97u3m3aZ6aZkJgaVYUHu_gcj4Oweak35tZGGcRIe-u5P4GsELEBYqSj_8vVdEBOVnj51V6dU/s1600/ka%25C5%259Flarr.jpg"></A><B><SPAN style="COLOR: #cc0000" class=Apple-style-span>İnce ve kalkık kaşların yerini artık kalın kaşların aldığını söyleten güzellik uzmanları, kaşlarını tekrar düzene sokmak isteyenler için ipuçlarını ve yaşlara göre dikkat edilecek önerileri açıkladı.</SPAN></B><BR><BR>Kalın ve doğal kaşlar geri geliyor. İyice incelmiş, yok edilmiş, botoksla havalanmış kaşlara son. İşte, kaşlarınızı tekrar düzene sokmak ve doğal haline döndürmek için sırlar ve yaşlara göre kaşlar…<BR><BR>Saçlarımızdan akan ter damlacıklarının gözlerimize girmesini engellemekten çok daha önemli (En azından biz kadınlar için öyle) bir işlevi var kaşlarımızın! Onlar bakışlarımıza anlam veriyor, gözlerimizin güzelliğini tam anlamıyla ortaya çıkartıyor.<BR><BR>Ve son günlerde, mankenlere baktığınızda hemen anlayabileceğiniz gibi, doğal ve kalın kaşlar geri dönüyor. Ancak, bu herkes için iyi bir haber mi, biraz tartışılır. Çünkü yıllar boyu bir elinde cımbız bir elinde ayna kaşlarıyla uğraşanlar şimdi kara kara düşünmeye başladılar bile; küstürdükleri kaşlarıyla nasıl olacak da barışacaklardı acaba? Onları küçük kaş okulumuza davet ediyoruz.<BR><BR>Doğal, güzel ve yüzüyle uyumlu kaşlara sahip olmak isteyen herkes, bu okulun öğrencisi olabilir. Hazır mıyız? O zaman haydi, önce yaşınıza göre sınıfınızı bulun, kağıdınızı-kaleminizi alın! Zil çalsın ve ders başlasın…<BR><BR><B>30′lu yaşlarda eski hatalara yeni çözümler</B><BR><BR>İncecik, oyuk, kalkık… Denemediğiniz stil kalmadı; şimdi kaşlarınızın böyle asi olması o kadar normal ki. Onları yeniden ehlileştirmeniz zor ama imkansız değil. Yapmanız gereken; yüzünüze uyumlu yeni bir hat belirlemek ve bu hat üzerinde, yeniden özgürce çıkmalarına izin vermek. Bu yeni hattı belirlerken, yüzünüzdeki bazı kusurları da gizleyebilirsiniz. Örneğin alnı dar olanlar kaşlarını alta, yani gözlerine yakın şekilde kalınlaştırabilir.<BR><BR>Alnı fazla açık olanlarsa tam aksini yapabilir. Gözlerinin fazla yakın olduğunu düşünenler kaşlarının arasını açarak bu kusurlarını gizlemeye çalışırken, gözlerinin arasının fazla açık olduğunu düşünenler ise kaşların arasını mümkün olduğunca yakın bırakabilir. Kaşlarınızın uzama evresinde en büyük yardımcınız, bir kaş kalemi olacak.<BR><BR>Kaşlarınızın rengiyle uyumlu, suya dayanıklı bir göz kalemi, yeni uzamakta olan kaşlarınızı kamufle etmek için idealdir. Peki, her biri başka bir yöne doğru uzayan tüylerle nasıl baş etmelisiniz? Bu tüyleri düzenli olarak eski bir diş fırçasıyla fırçalamalı ve birazcık saç jölesiyle şekil vermelisiniz.<BR><BR><B>20′li yaşlarda sadeliği seçin</B><BR><BR>Akla her gelenin yapıldığı yaşlar, 20′li yaşlardır… Oysa, uzmanlar gençlerde doğal kaşta ısrarcı. Tavsiyeleri, gerekli değişikliklerin dışında kaşlarına dokunmamaları. Peki, bu değişikliklerin gerekli olup olmadığına nasıl karar verilmeli? Kaşınızda 2 çizgi hayal edin; biri burun deliğinizin yanından burnunuzun köküne kadar, diğeri de, burun deliğinizden gözünüzün dış kenarından yukarı devam etsin. Kaşlarınız, bu 2 çizginin arasında kalmalı. Yani, 2 çizgi dışındaki tüyleri alabilirsiniz. Ancak, tüyleri çıkış yönünde almalı, düzenini bozmamalısınız.<BR><BR><B>40′lı yaşlarda bakışlarınıza gençlik katın</B><BR><BR>40 yaşını geride bırakanlar için en büyük problem, yüzün sıkılığını ve diriliğini kaybetmesiyle kaşların yavaş yavaş göz kapaklarının ve gözlerin üzerine yığılmaya başlamasıdır. Bu yaşlardaki kişilerin yapması gereken ilk iş; öncelikle kaşlarını çok inceltmekten kaçınmaları, burun köküne yakın kısmı mümkün olduğunca doğal bırakmaları ve şekil vermek için sadece kaşların uç kısımlarıyla oynamaları. Böylece gözlerinin daha çekik görünmesini sağlayabilirler. Nasıl mı? Kaşların uca doğru olan 1-2 santimlik kısmını tamamen alabilirler. Ardından da bir kaş kalemiyle, doğal kaş çizgisinin hemen üzerine (Çok fazla yukarıda olursa yapay bir görümün olabilir) yeni bir hat çizilmelidirler. Yeni kaşlarını oluştururken dikkat etmeleri gerekense, tek bir çizgi yerine minik minik dokunuşlarla birçok küçük çizgiden yararlanmak…<BR>

Doğal kaşlar geri geliyor

İnce ve kalkık kaşların yerini artık kalın kaşların aldığını söyleten güzellik uzmanları, kaşlarını tekrar düzene sokmak isteyenler için ipuçlarını ve yaşlara göre dikkat edilecek önerileri açıklad…

Devamı »

Uzun boylu bebek için bol bol balık yiyin

<A style="MARGIN-BOTTOM: 1em; FLOAT: left; CLEAR: left; MARGIN-RIGHT: 1em" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgvmj97GCpXs9oRiiJPwtObulWLF7uRt7Q0LfflmNpom1zK5QJJJhV0Pu5MRN6D49uBPgzqswbHr2gWLnACyjizh8NAXeWkYSFA1ydcJRL7q6BGgg8slN0traGfU2qNUldnVyxGo4ctSh8/s1600/bal%25C4%25B1k_yiyin.jpg" imageanchor="1"><img border="0" height="192" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgvmj97GCpXs9oRiiJPwtObulWLF7uRt7Q0LfflmNpom1zK5QJJJhV0Pu5MRN6D49uBPgzqswbHr2gWLnACyjizh8NAXeWkYSFA1ydcJRL7q6BGgg8slN0traGfU2qNUldnVyxGo4ctSh8/s320/bal%25C4%25B1k_yiyin.jpg" width="320"></A><B><SPAN style="COLOR: #cc0000" class=Apple-style-span>Hamileliğin son aylarında anneleri bol bol balık tüketen bebekler, diğerlerinden daha iyi gelişiyor. </SPAN></B><BR><BR>Bilim adamlarının yaptığı bir araştırma, balığın ceninin büyümesini sağladığını gösterdi… Araştırma ekibi, balığın içindeki Omega 3 yağ asitlerinin kanı daha akışkan hale getirdiğini, rahimdeki kan dolaşımının böylece hızlandığını, bunun da bebeklerin gelişmesine olumlu katkı yaptığını söylüyor.<BR><BR><B>Haftada 2 öğün balık</B><BR>Bu nedenle anne adaylarının haftada 2 öğün balık yemelerini öneren uzmanlar, normal kilonun altında doğan bebeklerin 40 yaşından sonra kalp ve tansiyon gibi hastalıklarla karşılaşma riskinin daha yüksek olduğunu hatırlatıyor.<BR><BR>12 bin kadın üzerinde yapılan araştırmaya göre hamileliğin son aylarında bol bol balık tüketen kadınların bebekleri, diğerlerinden daha uzun boylu ve kilolu olarak doğuyor. Hamileliğin son aylarında anneleri bol bol balık tüketen bebekler, diğerlerinden daha iyi gelişiyor. Britanya’da Bristol Üniversitesi’nde görevli bilim adamlarının 12 bin kadın üzerinde yaptıkları araştırma, balığın ceninleri büyüttüğünü gösterdi.<BR><BR>Uzmanlar, kadınlardan gebeliğin 32. haftasından itibaren ne kadar balık tükettiklerini kaydetmelerini istedi. Bu kayıtlardan yola çıkılarak kadınların, sağlığı olumlu etkileyen Omega 3 yağ asidi tüketimleri hesaplandı. Bilim adamları, çok balık tüketen kadınların bebeklerinin az balık tüketen kadınlara oranla daha büyük olduklarını, balığın ceninin büyümesi üzerinde olumlu etki yaptığı gözlendi.<BR><BR><B>Olumlu katkı için</B><BR>Normalde 10 bebekten biri küçük doğuyor, ancak balık tüketmeyen kadınlarda bu sayı sekizde bire çıkıyor. Araştırma ekibinin başkanı Dr. Imogen Roberts, balığın içindeki Omega 3 yağ asitlerinin kanı daha akışkan hale getirdiğini, rahimdeki kan dolaşımının böylece hızlandığını, bunun da bebeklerin gelişmesine olumlu katkı yaptığını söylüyor.<BR><BR>Bu nedenle gebe kadınların haftada iki öğün balık yemelerini salık veren Dr. Roberts’a göre, doğum sırasında normal kilonun altında olan bebeklerin 40 yaşından sonra kalp, yüksek tansiyon ve diyabet gibi hastalıklarla karşılaşma riski daha yüksek.<BR><BR>Balığın, hamilelik süresini uzatmadığına dikkat çeken uzmanlar, doğrudan alınan balık yağının ise hamilelik süresini uzattığını, ancak kilo ve boyu etkilemediğini belirtti. Ancak gebelerin, yüksek miktarda civa içeren kılıç balığı, köpek balığı ve ton balığından uzak durmaları gerekiyor.<BR> <DIV> </DIV>

Uzun boylu bebek için bol bol balık yiyin

Hamileliğin son aylarında anneleri bol bol balık tüketen bebekler, diğerlerinden daha iyi gelişiyor. Bilim adamlarının yaptığı bir araştırma, balığın ceninin büyümesini sağladığını gösterdi… Araştı…

Devamı »

Sevgisiz yaşayamazsınız

<A style="MARGIN-BOTTOM: 1em; FLOAT: left; CLEAR: left; MARGIN-RIGHT: 1em" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjbLvSYGJ-aqQItkTWiJJgTScwb-hxqYrlPUlORlQaXCygP65QrOGeFCMcnC5sK9jaBK1b_yRpIbkO9iZC7DDXzfbRzN_-UjcwhKd3d4a3LAcd9eh_8D_15PIVEvMMbMCZY3SY72vyrjms/s1600/sevgi_ask.jpg" imageanchor="1"><img border="0" height="244" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjbLvSYGJ-aqQItkTWiJJgTScwb-hxqYrlPUlORlQaXCygP65QrOGeFCMcnC5sK9jaBK1b_yRpIbkO9iZC7DDXzfbRzN_-UjcwhKd3d4a3LAcd9eh_8D_15PIVEvMMbMCZY3SY72vyrjms/s320/sevgi_ask.jpg" width="320"></A><B><SPAN style="COLOR: #cc0000" class=Apple-style-span>Aslında bir çok ilaç gibi sevgi de reçeteyle verilmeli. Çünkü sevgi, fiziksel ve ruhsal sağlığı gerçek anlamda olumlu yönde etkileyen benzersiz bir ilaç. Sevgi, vücudumuza zindelik veriyor ve pozitif düşünmemizi sağlıyor.</SPAN></B><BR><BR>Minik bir dokunuşta bile vücudumuz yüksek miktarda mutluluk hormonu üretiyor, ruhsal ve fiziksel dengemizi koruyor ve kendimizi zinde hissetmemize yardımcı oluyor.<BR><BR><B>Mutluluk kaynağı</B><BR><BR>Cildimizdeki milyonlarca sinir ucu, yumuşak dokunuşları anında beynimize iletip serotonin hormonunun salgısını artırıyor. Üretilen bu serotonin, bağışıklık sistemine saldıran hastalık etkeni bakteri ve virüslere savaş açıyor. Mutluluk hormonu endorfin üretimi artıyor. Endorfin, bağışıklık sistemini zayıflatan stres hormonlarını bloke ediyor.<BR><BR><B>Cildi bebek gibi yapıyor</B><BR><BR>Minik bir öpücükle bile, ciltteki kan dolaşımı yüzde 30 oranında artıyor. Çünkü öpücükle yaklaşık olarak vücuttaki 38 kas harekete geçiyor.<BR><BR>Öpücük ateşlendikçe adrenalin hormonu da üretimi de katlanarak artıyor. Bu hormon, atardamarları genişletip, alt ve üst derideki damarların kan dolaşımını harekete geçiriyor. Böylece damarların elastikiyetini arttırarak cilde pürüzsüz bir görünüm kazandırıyor.<BR><BR><B>Nezleyi gideriyor</B><BR><BR>Yüksek adrenalin dengesi, burundaki kan damarlarını tıkayıp, sıvı akımını yavaşlatıyor ve tıkalı burnu açıyor. Ayrıca gözlerin sürekli sulanması da adrenalin üretimiyle duruyor.<BR><BR><B>Sistem tıkır tıkır işliyor</B><BR><BR>Aşk, vücudun enerji yakımını arttırıyor. Metabolizmanın hızlanmasıyla vücuttaki kaloriler daha hızlı yakılıyor. Böylece kas ve yağ tabakalarındaki şeker miktarı azalıyor. Bu nedenle aşık insanlar bir haftada 5 kilo verebiliyor. Çünkü 1 dakika öpüşmek 7 kalori yakılmasını sağlıyor.<BR><BR><B>Stresten arındırıyor</B><BR><BR>İçten bir öpücük gerginlikleri hafifletmek için yetiyor da artıyor bile. Öpüşme ve dokunma esnasında mutluluk hormonlarının, nörotransmitterlerin üretimi artıyor ve “Ben iyiyim” mesajı sinir hücreleri tarafından birbirlerine iletiliyor.<BR>

Sevgisiz yaşayamazsınız

Aslında bir çok ilaç gibi sevgi de reçeteyle verilmeli. Çünkü sevgi, fiziksel ve ruhsal sağlığı gerçek anlamda olumlu yönde etkileyen benzersiz bir ilaç. Sevgi, vücudumuza zindelik veriyor ve poziti…

Devamı »

Arkadaşlıkla aşk birbirine karışırsa

<A style="MARGIN-BOTTOM: 1em; FLOAT: left; CLEAR: left; MARGIN-RIGHT: 1em" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjwz-zgCcuiIG-JFwSkBl7k4xxYBJejBSI6wtkTdGCGFhVI5tlIcEOzD5MG7aJ3H9n5qmwEVyif9zIfTXylpVMh1kJE9cT5czQaQoNxDTEpIcS9iNtPYJ5gqR9QBbooHfbWqIWBpiQipxg/s1600/arkada%25C5%259F+a%25C5%259Fk.jpg" imageanchor="1"><img border="0" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjwz-zgCcuiIG-JFwSkBl7k4xxYBJejBSI6wtkTdGCGFhVI5tlIcEOzD5MG7aJ3H9n5qmwEVyif9zIfTXylpVMh1kJE9cT5czQaQoNxDTEpIcS9iNtPYJ5gqR9QBbooHfbWqIWBpiQipxg/s320/arkada%25C5%259F+a%25C5%259Fk.jpg" width="320"></A><B><SPAN style="COLOR: #cc0000" class=Apple-style-span>En iyi erkek arkadaşınızla dostluğun yanı sıra yatağınızı da paylaşmaya başladınız. </SPAN></B><BR><BR>Birkaç kez birlikte oldunuz; onun kolları arasında, onun yatağında uyumaktan müthiş zevk alıyorsunuz ama aranızdaki arkadaşlık ilişkisi de eskisi gibi devam ediyor. Bu durumu öğrenen öbür arkadaşlarınızın tepkisi sizi oturup bir daha düşünmeye yöneltti.<BR><BR>Arkadaşınız size telefon ederek aşk ilişkisi riskini almaktan korktuğunu, belki de cinselliğin devreye girmesinden önceki özel yakınlığınızı yitirmeyi istemediğini söyledi. O konuşmadan bu yana da sizi hiç aramadı. Kendinizi tamamen reddedilmiş ve değersiz hissediyorsunuz. Ne yapmalısınız?<BR><BR>Size en yakın olan erkeğin aranızdaki ilişkinin dostluktan aşka dönüşmesini kabul edemeyişi ne kadar üzücü… Ne yazık ki bu çok bilindik bir hikâye: Cinsellik içermeyen arkadaşlık çizgisini geçtikten sonra ilişki artık geri dönülemez bir biçimde değişir. Sevgili olan bazı arkadaşlar bir süre sonra yine eski hallerine dönerek bıraktıkları yerden devam ederler, böylece ilişkilerinin ‘güvende’ olduğunu düşünürler.<BR><BR>Bazıları ise o sağlam, cinsellikten uzak zemine bir daha asla geri dönemezler. En azından ilişkilerinin selameti için bir süre görüşmeyi keserler. Hâlbuki bu durumla çelişen bir biçimde, yakın cinsel arkadaşlığa adım atmanın en iyi temeli iyi bir dostluk kurmaktır.<BR><BR>Bu nedenle kendinizi suçlamayın, kınamayın ve asla utanç duymayın. Sevgilinizle değil de güvendiğiniz, yakın bir arkadaşınızla beraber olduğunuz için kendinizi cezalandırmayın. Aşk ilişkisinin ileride sevgililerin yakınlaşması açısından daha çok şey vaadettiğini kim bilebilir ki?<BR><BR>Görünüşe göre, erkek arkadaşınızla almanız gereken bazı kararlar ve göğüs germeniz gereken bazı zorluklar var. Dostluğun yanısıra cinselliği de birlikte yaşamaya karar verirseniz, yakın çevrenizden gelen itirazları aşmak zorundasınız. Ayrıca neden beraber olduğunuzu da sakin kafayla gözden geçirmelisiniz.<BR><BR>Birbirinize karşı beslediğiniz duygusal ve cinsel hislerden ötürü mü? Yoksa ikiniz arasındaki seks sadece zaman geçirmeye yarayan bir can sıkıntısı panzehri mi? Belki de ikinizden biri mahremiyetin derin sularına dalmaya hazır değildir. Kendinizi tüm olanların sanığı gibi hissediyor olabilirsiniz ama bu konudaki duygularınızı da daha iyi çözümlemeniz gerekli.<BR><BR>Erkek arkadaşınızla sevgili olmak mı yoksa cinselliği bir kenara bırakıp yalnızca dost kalmak mı istiyorsunuz?<BR>

Arkadaşlıkla aşk birbirine karışırsa

En iyi erkek arkadaşınızla dostluğun yanı sıra yatağınızı da paylaşmaya başladınız. Birkaç kez birlikte oldunuz; onun kolları arasında, onun yatağında uyumaktan müthiş zevk alıyorsunuz ama aranızda…

Devamı »

Kışın cildinizi yeniden canlandırın

<DIV style="TEXT-ALIGN: center; CLEAR: both" class=separator><A style="MARGIN-BOTTOM: 1em; FLOAT: left; CLEAR: left; MARGIN-RIGHT: 1em" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh03xvV-k1jtx38gYnPb6sjq59lfU7wk4-sLV9Y3Tdob5Zpjk6RllChm-o3Gb-qZwXg3SRx_UCsy96RQ7VBGC8aGvO_-Vzbik6cRyHC47m7cZkZwRVbPEyOrQuSvcCT_rR1ICjizPfDLVI/s1600/k%25C4%25B1%25C5%259Fbak%25C4%25B1m.jpg" imageanchor="1"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh03xvV-k1jtx38gYnPb6sjq59lfU7wk4-sLV9Y3Tdob5Zpjk6RllChm-o3Gb-qZwXg3SRx_UCsy96RQ7VBGC8aGvO_-Vzbik6cRyHC47m7cZkZwRVbPEyOrQuSvcCT_rR1ICjizPfDLVI/s1600/k%25C4%25B1%25C5%259Fbak%25C4%25B1m.jpg"></A></DIV><B><SPAN style="COLOR: #cc0000" class=Apple-style-span>Soğuk ve rüzgârın etkisiyle cildin kuruyup pul pul dökülebileceğini belirten güzellik ve bakım uzmanları, kışın zayıflamış cildinizi yeniden canlandırmak için dikkat etmeniz gereken bir dizi öneride bulunuyor.</SPAN></B><BR><BR>Bakımlı bir cilde sahip olmak, sadece güzellik için değil sağlık için de önemlidir. Solgun, sarı, kuru ve buruşmuş bir cilt, başka bir rahatsızlığımız olmasa bile bizi hasta gösterebilir. Bu yüzden sağlık ve güzelliğe giden yolun ilk durağı cilt bakımıdır. Özellikle de kış aylarında… Çünkü kışın soğuk ve rüzgârın etkisiyle cildiniz daha da kuruyup solgunlaşabilir. Peki ya kış bakımı nasıl yapılmalı? İşte uzman önerileri…<BR><BR><B>Ölü hücreler için…</B><BR><BR>Cilt temizliği ve bakımı özellikle uzun ve soğuk kış günlerinde büyük sabır gerektirir. Soğuk günlerde yapılacak cilt bakımında atılacak ilk adım, öncelikle kiri almak ve akşamları makyajı silmek için bir temizleyiciyle masaj yapmaktır. Makyaj önce pamukla hafifçe silinir, temizleyici sütle yüz iyice temizlendikten sonra siyah noktaların sıkılmasına başlanır. Enfeksiyon veya kızarıklıkların meydana gelmesini önlemenin sırrı, akneleri sıkarken fazla zorlamamakta ve parmakların temiz olmasında gizlidir. Yumuşak bir fırça ve sabun köpüğüyle yüz ve boyun dairesel hareketlerle temizlenir, sonra da bol suyla yıkanır.<BR><BR><B>Hafif bir masaj</B><BR><BR>Bu işlemden sonra yüz, pürüzsüz ve parlak bir görünüm kazanır. Ayrıca ölü hücreleri ve pürüzleri yok etmek için özel kremler de kullanılabilir. Bu kremler yüz ve boyna sürülerek 5 kadar bekletilir. Sonra ince bir kâğıt mendil yardımıyla tonik sürülür. Son olarak, yüze parmak uçlarıyla hafifçe masaj uygulanabilir. Hava şartlarından dolayı zayıflamış dokulara renk ve esneklik kazandırmak için kuvvetli nemlendiriciler kullanılması da iyi olur. Fazla krem bir pamukla alındıktan sonra, cilde uygun bir maske yüze uygulanır. 10 dakika kadar sonra ılık suya batırılmış süngerle yüz silinerek temizlenir. Tekrar bir kat tonikle silindikten sonra yüz artık temizdir.<BR><BR><B>Derinlemesine temizlik</B><BR><BR>Aslında, iyi bir cilt elde etmek için izlenecek 3 temel adım vardır. Bunlar temizleme, tazeleme, nemlendirme işlemleridir. Derinlemesine temizlenmemiş bir ciltte; yağ ve kir birikintileri, hücrelerin rahatça soluk alıp vermesini engeller, sonuç olarak da cilt canlılığını yitirir. Temizlenmemiş cilt üzerine yapılacak her bakım, ölü hücrelerce engelleneceğinden etkisiz kalır. Cildi dış etkenlerden, makyaj kalıntılarından ve yağlardan arındıran temizleme ürünleri, gözenekleri açıp cildin canlılığını korumasına yardımcı olur. Bu ürünleri seçerken, cilt tipine uygun olup olmadıklarına dikkat edin.<BR><BR><B>Hava kirliliğinden korunun</B><BR><BR>Düzgün bir cilde sahip olmak için iyi beslenmek, bol su içmek, temiz hava almak, iyi uyumak ve stresten uzak durmak gerekir. Özellikle kış aylarında, hava kirliliği, cilt güzelliğinin yitirilmesine neden olabilir. Cildin, sadece yazın değil, kışın da çevreden korunması şarttır. Örneğin rüzgâr, soğuk gibi etkenlerden, engelleyici kremler kullanarak korunabilirsiniz. Kışın cildinizi bol bol nemlendirin. İçki, sigara, yağ, şeker ve kahve, cilde zarar verir. Sık sık kilo alıp vermekten de kaçının.<BR><BR><B>Tazelenmiş bir cilt</B><BR><BR>Cildinizin kışın tazelenmesi, yaza hazırlanması gerekir. Tazeleme işlemi cildi canlandırmak, bakterilerden, ölü hücrelerden arındırmak için yapılır. Bu işlem için kullanılan ürünler, yüzde kalan ince tabaka temizleyiciyi ve gözeneklerde birikmiş maddeleri çıkartır, kan dolaşımını hızlandırır, cilt dokusunun daha pürüzsüz olmasını sağlar. Tazelemek için kullanılan maddelere ‘tazeleyici’, ‘tonik’, ‘sıkıştırıcı’ adları verilmiştir. Esas olarak aynı, sadece içlerindeki alkol oranına göre daha hafif, orta ya da serttirler.<BR><BR><B>Kırışıklıklara karşı</B><BR><BR>Cilt kimyasında en önemli maddelerden biri nemdir. Nem cildin düzgün, dolgun ve pürüzsüz olmasını sağlar. Nemlendirici seçerken de cilt tipine uygun olanını tercih etmek gerekir. Örneğin kuru ciltler için yağlı, yağlı ciltler için yağ içermeyen, karışık ve dengeli ciltler için de belli miktarda yağ oranı içeren nemlendiriciler kullanılmalıdır.<BR> <DIV> </DIV>

Kışın cildinizi yeniden canlandırın

Soğuk ve rüzgârın etkisiyle cildin kuruyup pul pul dökülebileceğini belirten güzellik ve bakım uzmanları, kışın zayıflamış cildinizi yeniden canlandırmak için dikkat etmeniz gereken bir dizi önerid…

Devamı »

Yedi adımda kendinizden emin olun

<A style="MARGIN-BOTTOM: 1em; FLOAT: left; CLEAR: left; MARGIN-RIGHT: 1em" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg_zLRUIcN4sVLqYR6G3Ybb_g28AjKMPQpH0OC5HoNeuw2JcIb2jkICQKtbCPCc-oEEY22drg8NZ3RBkQNTOdTRPVPwA56QGZ_4Vs1_vSXGOfvIqWDjRt7fvKkjVN4LzEYn4691Asqs5lA/s1600/erkek.jpg" imageanchor="1"><img border="0" height="210" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg_zLRUIcN4sVLqYR6G3Ybb_g28AjKMPQpH0OC5HoNeuw2JcIb2jkICQKtbCPCc-oEEY22drg8NZ3RBkQNTOdTRPVPwA56QGZ_4Vs1_vSXGOfvIqWDjRt7fvKkjVN4LzEYn4691Asqs5lA/s320/erkek.jpg" width="320"></A><B><SPAN style="COLOR: #cc0000" class=Apple-style-span>Sosyal hayatta kendinden emin olmak özellikle günümüzde büyük önem kazandı. Peki bunun kolay bir yolu, bir formülü var mı? İşte hem kendinizden emin olma yetisini kazanmanın yedi yolu…</SPAN></B><BR><BR><B>Akıl durumu</B><BR><BR>Kendine güvenen biri olmanın ilk adımı kendi duygu ve düşüncelerinizi inceleyebilmektir. Düşünceler oluşturarak ve güven çalışmaları yaparak vücudunuz buna reaksiyon gösterecek ve güven oluşturmaya başlayacaktır. Örneğin sinirlendiğiniz zaman kekelediğinizi düşünüyorsanız bu sizin güveninizi yok edecek bir durumdur. Bunun içinde mümkün olduğunca pek çok insanla konuşarak bundan kurtulmaya çalışın.<BR><BR><B>Fiziksel görünüm</B><BR><BR>Dış görünüşünüz güven seviyenizde en büyük rolü oynar. Bu yüzden dış görünümünüze özen gösterin.<BR><BR><B>Stil</B><BR><BR>Giydiğiniz kıyafetler insanların size karşı nasıl davranacağının bir göstergesidir. Bu yüzden insanlara beklentilerinden daha fazlasını verin.<BR><BR><B>Dinleme becerisi</B><BR><BR>Eğer karşınızdaki kişiye bütün konuşmasını bitirmesine izin verirseniz bu onun, sizin çok iyi bir konuşmacı olduğunuzu düşünmesine neden olacaktır. Ancak siz özellikle ilk buluşmalarda konuşmaları kısa tutun ve olayın özünü anlatın.<BR><BR><B>Gelgeçlik</B><BR><BR>Karşınızdaki kişiyi kaybedebileceğinizi unutmayın. Bu siz kendinize güvenmediğiniz için ya da o sizden daha iyi olduğu için değil, hayatta böyle şeylerin olabileceğini kabullenmek gerekiyor.<BR><BR><B>Uygulama</B><BR><BR>Sosyal hayattaki uygulamalarınızı çoğalttıkça kendinize olan güvenin yükseldiğini göreceksiniz.<BR><BR><B>Finansal denge</B><BR><BR>Bu, diğerleri kadar önem taşımasa da nasıl para kazandığınız size güç verecektir.<BR>

Yedi adımda kendinizden emin olun

Sosyal hayatta kendinden emin olmak özellikle günümüzde büyük önem kazandı. Peki bunun kolay bir yolu, bir formülü var mı? İşte hem kendinizden emin olma yetisini kazanmanın yedi yolu…Akıl durumuKe…

Devamı »

Basura ne iyi gelir Basur nasıl geçer?

<div style="text-align: justify;"><strong style="color: #292929;"><span style="background-color: white;"><span style="font-family: 'Helvetica Neue', Arial, Helvetica, sans-serif;">Üç Günde Hemoroid Tedavisi yönteminin mucidi olan Von Jan Huber Almanya'da yaşayan bitkisel şifalar uzmanıdır.</span></span></strong><span style="font-family: 'Helvetica Neue', Arial, Helvetica, sans-serif;"><b><u><i><span style="color: red;"><a href="http://basuraneiyigelir.blogspot.com/" target="_blank">Basura ne iyi gelir </a></span></i></u><span style="color: #292929;">Basur nasıl geçer? sorusunun cevabını</span></b></span><strong style="color: #292929;"><span style="background-color: white;"><span style="font-family: 'Helvetica Neue', Arial, Helvetica, sans-serif;"> Doğal yollardan hemoroid tedavisi için araştırmalar yaptıktan sonra özel bir kaynak halinde bulguları birleştiren Jan Huber, araştırmaların sonucu olarak yaptığı yüzlerce deneylerde başarılı sonuçlar aldı.</span></span></strong></div><div style="color: #292929; text-align: justify;"><strong><span style="background-color: white;"><span style="font-family: 'Helvetica Neue', Arial, Helvetica, sans-serif;">Jan Huber´in kaleminden sizler için söylediklerini aktarıyoruz…</span></span></strong></div><div style="color: #292929; text-align: justify;"><span style="color: red;"><span style="background-color: white;"><strong><span style="font-family: 'Helvetica Neue', Arial, Helvetica, sans-serif;">Sevgili okuyucular…</span></strong></span></span></div><div style="color: #292929; text-align: left;"><span style="background-color: white;"><span style="font-family: 'Helvetica Neue', Arial, Helvetica, sans-serif;">Sizlere basurlarınızdan doğal yöntemlerle sonsuza dek kurtulmanın yolunu bu kitapta göstereceğim. Üç Günde Hemoroid Tedavisi yöntemim sayesinde yüzlerce basur hastam şifa buldu ve kitapta verdiğim bilgiler sayesinde bir daha hemoroide yakalanmadılar. Sizde Almanya'daki hastalarım gibi birkaç gün içerisinde basurlarınızdan kurtulabilirsiniz.</span></span></div><div style="color: #292929; text-align: left;"><span style="background-color: white;"><span style="font-family: 'Helvetica Neue', Arial, Helvetica, sans-serif;">Yıllarca bu konunun üzerinde durup araştırdım ve bu zaman zarfı içerisinde öğrendiklerimi Almanya da ki Türk dostlarımlada paylaştım ve onların tavsiyesi üzerine sizler için kitabımı Türkçe ye çevirdim. Umarım değerli Türk halkınada bu problemden kurtulmaları için yardımcı olabilirim.</span></span></div><div style="color: #292929; text-align: left;"><span style="background-color: white;"><span style="font-family: 'Helvetica Neue', Arial, Helvetica, sans-serif;">Eskiden aynı dertten bende muzdariptim. Üçüncü derecede hemoroidim vardı, halk ağzında dış hemoroid basur olarak da bilinir.</span></span></div><ul style="color: #404040; list-style-type: none; margin-bottom: 0px; margin-left: 0px; margin-right: 0px; margin-top: 0px; padding-bottom: 0px; padding-left: 0px; padding-right: 0px; padding-top: 0px; text-align: justify;"><li style="background-image: url(http://www.basuraneiyigelir.org/wp-content/themes/Blank_Sales_Page_Theme_With_Header/images/PostBullets.png); background-repeat: no-repeat no-repeat; line-height: 1.2em; margin-bottom: 0.5em; margin-left: 0px; margin-right: 0px; margin-top: 0.5em; padding-bottom: 0px; padding-left: 19px; padding-right: 0px; padding-top: 0px; text-align: left;"><span style="background-color: white;"><span style="font-family: 'Helvetica Neue', Arial, Helvetica, sans-serif;">Basurun ne kadar acı ve rahatsızlık verebileceğini biliyorum.</span></span></li><li style="background-image: url(http://www.basuraneiyigelir.org/wp-content/themes/Blank_Sales_Page_Theme_With_Header/images/PostBullets.png); background-repeat: no-repeat no-repeat; line-height: 1.2em; margin-bottom: 0.5em; margin-left: 0px; margin-right: 0px; margin-top: 0.5em; padding-bottom: 0px; padding-left: 19px; padding-right: 0px; padding-top: 0px; text-align: left;"><span style="background-color: white;"><span style="font-family: 'Helvetica Neue', Arial, Helvetica, sans-serif;">Bisiklet sürmek ve oturmak gibi günlük olağan aktivitelerin nasıl bir işkence hali aldığını yaşamış biriyim.</span></span></li><li style="background-image: url(http://www.basuraneiyigelir.org/wp-content/themes/Blank_Sales_Page_Theme_With_Header/images/PostBullets.png); background-repeat: no-repeat no-repeat; line-height: 1.2em; margin-bottom: 0.5em; margin-left: 0px; margin-right: 0px; margin-top: 0.5em; padding-bottom: 0px; padding-left: 19px; padding-right: 0px; padding-top: 0px; text-align: left;"><span style="background-color: white;"><span style="font-family: 'Helvetica Neue', Arial, Helvetica, sans-serif;">Doktor  ziyaretlerinin ne kadar utanç verici bir durum olduğunu bilen biriydim.</span></span></li><li style="background-image: url(http://www.basuraneiyigelir.org/wp-content/themes/Blank_Sales_Page_Theme_With_Header/images/PostBullets.png); background-repeat: no-repeat no-repeat; line-height: 1.2em; margin-bottom: 0.5em; margin-left: 0px; margin-right: 0px; margin-top: 0.5em; padding-bottom: 0px; padding-left: 19px; padding-right: 0px; padding-top: 0px; text-align: left;"><span style="background-color: white;"><span style="font-family: 'Helvetica Neue', Arial, Helvetica, sans-serif;">Her seferinde bir umutla yeni bir krem sürmenin veya sürekli değişen doktor reçeteleri denemin ve bunların hiçbir olumlu etkisini görmemenin ne kadar hayal kırıcı olduğunu biliyorum.</span></span></li><li style="background-image: url(http://www.basuraneiyigelir.org/wp-content/themes/Blank_Sales_Page_Theme_With_Header/images/PostBullets.png); background-repeat: no-repeat no-repeat; line-height: 1.2em; margin-bottom: 0.5em; margin-left: 0px; margin-right: 0px; margin-top: 0.5em; padding-bottom: 0px; padding-left: 19px; padding-right: 0px; padding-top: 0px; text-align: left;"><span style="background-color: white;"><span style="font-family: 'Helvetica Neue', Arial, Helvetica, sans-serif;">En kötüsü ameliyat korkusunu ve sonrasının ıstırablı olabileceğini hatırlıyorum.</span></span></li></ul><div style="color: #292929; text-align: left;"><span style="background-color: white;"><span style="font-family: 'Helvetica Neue', Arial, Helvetica, sans-serif;">Bu kitap aracılığıyla sizlere hemoroid sorununuzu çözmeye, özgüveninizin geri gelmesine yardımcı olmak istiyorum…</span></span></div><div style="color: #292929; text-align: left;"><div style="text-align: left;"></div><table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: left; text-align: center;"><tbody><tr><td style="text-align: center;"><img src="http://t0.gstatic.com/images?q=tbn:ANd9GcSIHuKLpQjG1FX_VQrqJBddSMV_cfJnt2dnWOiwbZHPR4A8P3bg" style="background-color: transparent; margin-left: auto; margin-right: auto;" /></td></tr><tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Basura ne iyi gelir</td></tr></tbody></table><span style="color: red;"><strong><span style="background-color: white;"><span style="font-family: 'Helvetica Neue', Arial, Helvetica, sans-serif;">Hemoroid yani Basur nedir?</span></span></strong></span></div><div style="color: #292929; text-align: justify;"><span style="background-color: white;"><span style="font-family: 'Helvetica Neue', Arial, Helvetica, sans-serif;">Hemoroidler, insan oğlunun ilk ayağı üzerinde durma özelliği kazanmasından beri dert olan bir hastalıktır.</span></span></div><div style="color: #292929; text-align: justify;"><span style="background-color: white;"><span style="font-family: 'Helvetica Neue', Arial, Helvetica, sans-serif;">1975 yılında Thomson tarafından tanımlanan ve günümüzde kalın submukoza, elastik bağ dokusu düz kas(Treitz kası) ve damarsal yapıları içeren bir yastıkçık yapısının esnekliğini değişik nedenlerle kaybetmesinden dolayı aşağı sarkması, şişerek aşağı inmesi ve kanaması olarak kabul etmekteyiz.</span></span></div><div style="color: #292929; text-align: left;"><span style="background-color: white;"><span style="font-family: 'Helvetica Neue', Arial, Helvetica, sans-serif;">Hemoroidler temel olarak iç ve dış hemoroid olarak ikiye ayrılırlar. Basur rahatsızlığı her insan başına gelebilecek bir rahatsızlıktır. Bu rahatsızlığın en sık görünen sebebi ise kabızlıktır (tıkanma). Tuvalet ihtiyacı esnasında hemoroide daha fazla baskı uygulanır. Bu kaşıntıyla birlikte iltihap ve şişmeye neden olur.</span></span></div><div style="color: #292929; text-align: left;"><span style="background-color: white;"><span style="font-family: 'Helvetica Neue', Arial, Helvetica, sans-serif;">Tuvalet ihtiyacı sırasındaki bu gerilme tek hemoroid oluşum sebebi değildir. Hamilelik sırasındada hemoroide baskı uygulanır. Fazla bilinmeyen sebeplerden biride kötü olan yemek alışkanlıklarıdır. Yağlı ve fazla şekerli besinler sadece kilo almanıza sebep olmaz. Damarlarda güç ve yük kapasitesini kaybeder. Daha basit olarak: abur cubur yemek veya demir maddesi düşük besinlerle beslenen insanlar daha fazla basur oluyor.</span></span></div><div style="color: #292929; text-align: left;"><span style="background-color: white;"><span style="font-family: 'Helvetica Neue', Arial, Helvetica, sans-serif;">İç veya dış hemoroid fark etmeksizin mümkün olduğu derecede hızlı bir şekilde tedaviye başlamalısınız. Daha fazla beklemek için bir sebep yok. Ne kadar fazla beklerseniz, o kadar fazla basurunuz kötüye gidecektir. Erken önlemle tedaviye başlayarak olası bir ameliyatı önleyebilirsiniz.</span></span></div><div style="color: #292929; text-align: justify;"><span style="color: red;"><strong><span style="background-color: white;"><span style="font-family: 'Helvetica Neue', Arial, Helvetica, sans-serif;">Hemoroid olduğunuzu nereden anlarsınız?</span></span></strong></span></div><div style="color: #292929; text-align: left;"><span style="background-color: white;"><span style="font-family: 'Helvetica Neue', Arial, Helvetica, sans-serif;">Aşağıda belirtilen bir veya birkaç belirti üzerinizde varsa yüksek ihtimalle sizde hemoroidlisiniz. Ne kadar erken teşhis koyabilirseniz o kadar iyidir sizin için.</span></span></div><ul style="color: #404040; list-style-type: none; margin-bottom: 0px; margin-left: 0px; margin-right: 0px; margin-top: 0px; padding-bottom: 0px; padding-left: 0px; padding-right: 0px; padding-top: 0px; text-align: justify;"><li style="background-image: url(http://www.basuraneiyigelir.org/wp-content/themes/Blank_Sales_Page_Theme_With_Header/images/PostBullets.png); background-repeat: no-repeat no-repeat; line-height: 1.2em; margin-bottom: 0.5em; margin-left: 0px; margin-right: 0px; margin-top: 0.5em; padding-bottom: 0px; padding-left: 19px; padding-right: 0px; padding-top: 0px; text-align: left;"><span style="background-color: white;"><span style="font-family: 'Helvetica Neue', Arial, Helvetica, sans-serif;">Tuvalet ihtiyacı sırasında kanama </span></span></li><li style="background-image: url(http://www.basuraneiyigelir.org/wp-content/themes/Blank_Sales_Page_Theme_With_Header/images/PostBullets.png); background-repeat: no-repeat no-repeat; line-height: 1.2em; margin-bottom: 0.5em; margin-left: 0px; margin-right: 0px; margin-top: 0.5em; padding-bottom: 0px; padding-left: 19px; padding-right: 0px; padding-top: 0px; text-align: left;"><span style="background-color: white;"><span style="font-family: 'Helvetica Neue', Arial, Helvetica, sans-serif;">Sürekli kaşınma ve anal bölgesinde oluşan kızarıklık</span></span></li><li style="background-image: url(http://www.basuraneiyigelir.org/wp-content/themes/Blank_Sales_Page_Theme_With_Header/images/PostBullets.png); background-repeat: no-repeat no-repeat; line-height: 1.2em; margin-bottom: 0.5em; margin-left: 0px; margin-right: 0px; margin-top: 0.5em; padding-bottom: 0px; padding-left: 19px; padding-right: 0px; padding-top: 0px; text-align: left;"><span style="background-color: white;"><span style="font-family: 'Helvetica Neue', Arial, Helvetica, sans-serif;">Ele gelen şişlik</span></span></li><li style="background-image: url(http://www.basuraneiyigelir.org/wp-content/themes/Blank_Sales_Page_Theme_With_Header/images/PostBullets.png); background-repeat: no-repeat no-repeat; line-height: 1.2em; margin-bottom: 0.5em; margin-left: 0px; margin-right: 0px; margin-top: 0.5em; padding-bottom: 0px; padding-left: 19px; padding-right: 0px; padding-top: 0px; text-align: left;"><span style="background-color: white;"><span style="font-family: 'Helvetica Neue', Arial, Helvetica, sans-serif;">İdrarı tutmakta problem yaşamak</span></span></li><li style="background-image: url(http://www.basuraneiyigelir.org/wp-content/themes/Blank_Sales_Page_Theme_With_Header/images/PostBullets.png); background-repeat: no-repeat no-repeat; line-height: 1.2em; margin-bottom: 0.5em; margin-left: 0px; margin-right: 0px; margin-top: 0.5em; padding-bottom: 0px; padding-left: 19px; padding-right: 0px; padding-top: 0px; text-align: left;"><span style="background-color: white;"><span style="font-family: 'Helvetica Neue', Arial, Helvetica, sans-serif;">Oturma, bisiklete binme, yürüme gibi basit aktivitelerde sorun ve acı hissi.</span></span></li><li style="background-image: url(http://www.basuraneiyigelir.org/wp-content/themes/Blank_Sales_Page_Theme_With_Header/images/PostBullets.png); background-repeat: no-repeat no-repeat; line-height: 1.2em; margin-bottom: 0.5em; margin-left: 0px; margin-right: 0px; margin-top: 0.5em; padding-bottom: 0px; padding-left: 19px; padding-right: 0px; padding-top: 0px; text-align: left;"><span style="background-color: white;"><span style="font-family: 'Helvetica Neue', Arial, Helvetica, sans-serif;">Anüs bölgesinde basınç hissi</span></span></li></ul><div style="color: #292929; text-align: center;"><table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody><tr><td style="text-align: center;"><img alt="" class="aligncenter size-full wp-image-11" src="http://www.basuraneiyigelir.org/wp-content/uploads/2011/12/hemoroid-basur-resimleri.jpg" style="border-bottom-color: rgb(199, 199, 199); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 0px; border-left-color: rgb(199, 199, 199); border-left-style: solid; border-left-width: 0px; border-right-color: rgb(199, 199, 199); border-right-style: solid; border-right-width: 0px; border-top-color: rgb(199, 199, 199); border-top-style: solid; border-top-width: 0px; display: block; height: 299px; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto; margin-top: 1em; width: 300px;" title="" /></td></tr><tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Basura ne iyi gelir</td></tr></tbody></table></div><div style="color: #292929; text-align: left;"><span style="color: red;"><strong><span style="background-color: white;"><span style="font-family: 'Helvetica Neue', Arial, Helvetica, sans-serif;">Neredeyse tüm ilaçlar neden hemoroide karşı bu kadar etkisiz?</span></span></strong></span></div><div style="color: #292929; text-align: justify;"></div><div style="color: #292929; text-align: left;"><span style="background-color: white;"><span style="font-family: 'Helvetica Neue', Arial, Helvetica, sans-serif;">Uzman Jan Huber araştırmalara başlamadan önce uzun uzadıya doktorların tavsiye ettiği tüm tedavi yöntemlerinin neden bu kadar etkisiz kaldığını düşünerek yola koyuldu.</span></span></div><div style="color: #292929; text-align: left;"><br /></div><div style="color: #292929; text-align: left;"><span style="background-color: white;"><span style="font-family: 'Helvetica Neue', Arial, Helvetica, sans-serif;">En pahalı kremleri, ilaçları ve tedavi yöntemlerini deneyen Jan, bunların sadece geçici bir rahatlama verdiğini gözlemledi.</span></span></div><div style="color: #292929; text-align: left;"><br /></div><div style="color: #292929; text-align: left;"><span style="background-color: white;"><span style="font-family: 'Helvetica Neue', Arial, Helvetica, sans-serif;">Daha sonra ağrılar yine nüksetti ve Jan sürekli olarak eczaneden yine geçici rahatlama için bu ürünleri almak zorunda kaldı.</span></span></div><div style="color: #292929; text-align: left;"><br /></div><div style="color: #292929; text-align: left;"><strong style="color: red;"><span style="background-color: white;"><span style="font-family: 'Helvetica Neue', Arial, Helvetica, sans-serif;">Alışılagelen tedavi metotları sadece ağrıları ve semptomları yatıştırıyor. Hiçbiri hemoroid sorununu kökten çözmüyor.</span></span></strong></div><div style="color: #292929; text-align: justify;"><span style="color: mediumblue;"><span style="background-color: white;"><strong><span style="font-family: 'Helvetica Neue', Arial, Helvetica, sans-serif;">İşte basur hakkındaki gerçekler</span></strong></span></span></div><div style="color: #292929; text-align: justify;"><span style="background-color: white;"><span style="font-family: 'Helvetica Neue', Arial, Helvetica, sans-serif;">Yukarıda değindiğimiz gibi ağrılar anal bölgesinde iltihaplanmış ve şişmiş damarlar sonucunda meydana gelir. Tuvalet ihtiyacı sırasındaki sürtünme ve gerilme anal bölgesini dışa sıkıştırır. Kaşınma ve kanama kaçınılmazdır ve süreç çok sancılıdır.</span></span></div><div style="color: #292929; text-align: justify;"><span style="color: mediumblue;"><span style="background-color: white;"><strong><span style="font-family: 'Helvetica Neue', Arial, Helvetica, sans-serif;">Ama asıl problem şurada</span></strong></span></span></div><div style="color: #292929; text-align: justify;"><span style="background-color: white;"><span style="font-family: 'Helvetica Neue', Arial, Helvetica, sans-serif;">Uygulanan tedavi metotlarının hiçbiri şişmiş olan damarları normal ebadına küçültemiyor.</span></span></div><div style="color: #292929; text-align: justify;"><span style="background-color: white;"><span style="font-family: 'Helvetica Neue', Arial, Helvetica, sans-serif;">Yalnızca ağrıyan semptomlara konsantre olur. Kısa süreliğine de iyi bir çözüm sayılabilir (şayet bir getirisi olacaksa). Yalnız hemoroid damarlarını küçültmeye yönelik bir yöntem izlemek yerine geçici olarak ağrıları dindirmek istiyorsanız sürekli olarak kremler ve ilaçlar satın almaya devam etmek zorunda kalacaksınız.</span></span></div><div style="color: #292929; text-align: left;"><table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: left; text-align: center;"><tbody><tr><td style="text-align: center;"><img alt="" class="alignleft size-full wp-image-60" height="238" src="http://www.basuraneiyigelir.org/wp-content/uploads/2011/12/basurlu_adam.jpg" style="border-bottom-color: rgb(199, 199, 199); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 0px; border-left-color: rgb(199, 199, 199); border-left-style: solid; border-left-width: 0px; border-right-color: rgb(199, 199, 199); border-right-style: solid; border-right-width: 0px; border-top-color: rgb(199, 199, 199); border-top-style: solid; border-top-width: 0px; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto; margin-top: 1em;" title="" width="120" /></td></tr><tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Basura ne iyi gelir</td></tr></tbody></table><strong><span style="background-color: white; color: red;"><span style="font-family: 'Helvetica Neue', Arial, Helvetica, sans-serif;">Doğal yöntemlerle hemoroidi tedavi etmek</span></span></strong></div><div style="color: #292929; text-align: justify;"><span style="background-color: white;"><span style="font-family: 'Helvetica Neue', Arial, Helvetica, sans-serif;">Ümitsizliğe kapılmanıza gerek yok. Hemoroidinizi tedavi etmenin ve ondan sonsuza dek kurtulmanın bir yolu var. Doğal yöntemleri evde uygulayacak, pahalı ilaçlara gerek duymayacaksınız. Bugünden itibaren hemoroidinize son vereceksiniz. Garanti ediyorum.</span></span></div><div style="color: #292929; text-align: justify;"><span style="background-color: white;"><span style="font-family: 'Helvetica Neue', Arial, Helvetica, sans-serif;">Uzun zaman bende bu dertten muzdariptim ve bu alanda uzun süre bilgiler topladım. Bir hayli kaynak bulup okudum veya hepsini uyguladım. Sıkı araştırmalar ve doktorlarla yaptığımız görüşmeler neticesinde aradığımız çözümün bu olduğunu keşfettik , işte " 3 Günde Hemoroid Tedavisi" kitabım bu şekilde oluştu.</span></span></div><div style="color: #292929; text-align: justify;"></div><div style="text-align: left;"><span style="background-color: white;"><span style="font-family: 'Helvetica Neue', Arial, Helvetica, sans-serif;">Kitabı aldığınızda öncelikle hemoroid ile ilgili bilmeniz gereken bir çok sorunun cevabını bulabileceksiniz. Ardından anlattığım doğal yöntemleri uygulamaya başladığınızda ilk 3 gün içinde etkisini görmeye başlayacaksınız.</span></span></div><div style="text-align: left;"><span style="background-color: white;"><span style="font-family: 'Helvetica Neue', Arial, Helvetica, sans-serif;">Anlatılan doğal yöntemleri uygularken önerilen beslenme alışkanlığına bir süre dikkat etmeniz rahatsızlıktan kalıcı olarak kurtulmanıza yardımcı olacaktır.</span></span></div><div style="text-align: left;"><span style="color: red;"><span style="background-color: white;"><strong><span style="font-family: 'Helvetica Neue', Arial, Helvetica, sans-serif;">3 Günde Hemoroid Tedavisi Kitabı Ne Değildir?</span></strong></span></span></div><ul style="color: #404040; list-style-type: none; margin-bottom: 0px; margin-left: 0px; margin-right: 0px; margin-top: 0px; padding-bottom: 0px; padding-left: 0px; padding-right: 0px; padding-top: 0px;"><li style="background-image: url(http://www.basuraneiyigelir.org/wp-content/themes/Blank_Sales_Page_Theme_With_Header/images/PostBullets.png); background-repeat: no-repeat no-repeat; line-height: 1.2em; margin-bottom: 0.5em; margin-left: 0px; margin-right: 0px; margin-top: 0.5em; padding-bottom: 0px; padding-left: 19px; padding-right: 0px; padding-top: 0px; text-align: left;"><span style="background-color: white;"><span style="font-family: 'Helvetica Neue', Arial, Helvetica, sans-serif;">Yeni bir ilaç veya krem değildir.</span></span></li><li style="background-image: url(http://www.basuraneiyigelir.org/wp-content/themes/Blank_Sales_Page_Theme_With_Header/images/PostBullets.png); background-repeat: no-repeat no-repeat; line-height: 1.2em; margin-bottom: 0.5em; margin-left: 0px; margin-right: 0px; margin-top: 0.5em; padding-bottom: 0px; padding-left: 19px; padding-right: 0px; padding-top: 0px; text-align: left;"><span style="background-color: white;"><span style="font-family: 'Helvetica Neue', Arial, Helvetica, sans-serif;">Bir gıda takviyesi veya madde değildir.</span></span></li><li style="background-image: url(http://www.basuraneiyigelir.org/wp-content/themes/Blank_Sales_Page_Theme_With_Header/images/PostBullets.png); background-repeat: no-repeat no-repeat; line-height: 1.2em; margin-bottom: 0.5em; margin-left: 0px; margin-right: 0px; margin-top: 0.5em; padding-bottom: 0px; padding-left: 19px; padding-right: 0px; padding-top: 0px; text-align: left;"><span style="background-color: white;"><span style="font-family: 'Helvetica Neue', Arial, Helvetica, sans-serif;">İçi boş bilgiler veren bir kaynak değildir.</span></span></li><li style="background-image: url(http://www.basuraneiyigelir.org/wp-content/themes/Blank_Sales_Page_Theme_With_Header/images/PostBullets.png); background-repeat: no-repeat no-repeat; line-height: 1.2em; margin-bottom: 0.5em; margin-left: 0px; margin-right: 0px; margin-top: 0.5em; padding-bottom: 0px; padding-left: 19px; padding-right: 0px; padding-top: 0px; text-align: left;"><span style="background-color: white;"><span style="font-family: 'Helvetica Neue', Arial, Helvetica, sans-serif;">Tıbbi bir müdahale (ameliyat) yöntemi değildir.</span></span></li></ul><div style="text-align: left;"><span style="background-color: white;"><span style="font-family: 'Helvetica Neue', Arial, Helvetica, sans-serif;">Kitabımda anlattığım yöntemleri hemen uygulamaya başlayabilirsiniz. Kesin olarak ağrılarınız yatışacak, varsa kanamalarınız duracak ve hemoroid oluşumunu ilk 2 gün içinde yavaşlatıp daha sonra durdurabileceksiniz.</span></span></div><div style="text-align: left;"><span style="background-color: white;"><span style="font-family: 'Helvetica Neue', Arial, Helvetica, sans-serif;">Böylece, tamamen evinizde kendiniz uygulayabileceğiniz  yöntemlerle bu rahatsızlığı sonlandırabileceksiniz.</span></span></div><div style="text-align: left;"><span style="background-color: white;"><span style="font-family: 'Helvetica Neue', Arial, Helvetica, sans-serif;">%100 Doğal , eczane ve aktarlarda rahatlıkla bulunabilecek kaynaklarla, size öğreteceğim doğal  tedavi yöntemi, kolayca ve rahatlıkla uygulayabileceğiniz güvenilir yöntemlerdir.</span></span></div><div style="text-align: left;"></div><div style="text-align: justify;"><span style="color: red;"><span style="background-color: white;"><strong><span style="font-family: 'Helvetica Neue', Arial, Helvetica, sans-serif;">Son Olarak;</span></strong></span></span></div><div style="text-align: justify;"><span style="background-color: white;"><span style="font-family: 'Helvetica Neue', Arial, Helvetica, sans-serif;">Bu kitabı aldığınızda ve okuduğunuzda sizi şaşırtacak bazı bilgilerla karşılaşacaksınız. Bu bilgiler evinizde kolayca uygulayabileceğiniz ve etkisini 3. günden itibaren göstermeye başlayan yöntemlerdir. Uygulaması kolay ve basittir.</span></span></div><div style="text-align: justify;"><span style="background-color: white;"><span style="font-family: 'Helvetica Neue', Arial, Helvetica, sans-serif;">Piyasada yer alan bilgileri incelediğimde ve satılan ilaçları gördüğümde, gönül rahatlığıyla bu kitabı sizlerle paylaşabiliyorum. Ve iddia ediyorum, bir çok krem vb. üründen daha etkili ve kalıcı çözüm sunacaktır. </span></span></div><div style="text-align: justify;"><span style="background-color: white;"><span style="font-family: 'Helvetica Neue', Arial, Helvetica, sans-serif;">Kitabım dijital e-kitaptır ve PDF formatındadır. Ödeme yaptıktan hemen sonra bilgisayarınıza indirebileceksiniz ve okumaya hemen başlayabileceksiniz.<a href="http://hemoroidnasilgecer.blogspot.com/" rel="nofollow" target="_blank"><b>Kitabı indirmek için tıklayın</b></a></span></span><br /><span style="background-color: white;"><br /></span></div><div style="text-align: justify;"><b style="background-color: white; color: #333333; font-family: Arial, Tahoma, Helvetica, FreeSans, sans-serif; font-size: 15px; line-height: 1.4; text-align: -webkit-auto;"><a href="http://basurnasilgecer.blogspot.com/2012/01/basura-ne-iyi-gelir.html" target="_blank"><em style="background-color: white; font-family: Arial; font-size: 14px;"><u>Basur nasıl geçer</u></em><em style="background-color: white; font-family: Arial; font-size: 14px;">,<u>Basura ne iyi gelir</u>, </em><em style="background-color: white; font-family: Arial; font-size: 14px;"><u>Basuru ne iyileştirir</u>, <u>Basur tedavisi</u></em></a></b> </div>

• 
• 
• 

1. 1
2. 2
3. 3

• Previous
• Next

Basura ne iyi gelir Basur nasıl geçer?

Üç Günde Hemoroid Tedavisi yönteminin mucidi olan Von Jan Huber Almanya'da yaşayan bitkisel şifalar uzmanıdır.Basura ne iyi gelir Basur nasıl geçer? sorusunun cevabını Doğal yollardan hemoroid tedavis…

Devamı »

ZEHİRLİ MADDELER <br />Domuz eti çok yağlıdır Yenildiği takdirde, bu yağ kana geçer Böylece kan, yağ tanecikleriyle dolmuş olur Kandaki bu fazla miktardaki yağ; atar damarların sertleşmesine, tansiyon yükselmesine ve kalp infarktüsüne sebep olur Ayrıca, domuz yağ içerisinde "sutoksin" denilen zehirli maddeler mevcuttur Vücuda giren bu zehirli maddelerin dışarı atılması için, lenf bezlerinin fazla çalışmaları icap eder Bu durum, bilhassa çocuklarda lenf düğümlerinin iltihaplanması ve şişmesi seklinde kendini gösterir Hasta çocugun boğaz bölgesi anormal bir şekilde şişerek, adeta domuza benzer Bu sebeple, bu hastalığa "domuz hastalığı" (skrofuloz) adı verilir Hastalığın ilerlemesi halinde, bütün lenf bezleri cerahatlanarak şişer Ateş yükselir, ağrı başlar ve tehlikeli bir durum ortaya çıkar<br />FAZLA MİKTARDA KÜKÜRT<br />Domuz etinde bol miktarda bulunan sümüksü bağ dokusu, kükürt yönünden çok zengindir Bu sayede, vücuda fazla miktarda kükürt alınmış olur Bu fazlalıksa; kıkırdak, kas ve sinirlere oturarak eklemlerde iltihaplanma, kireçlenme ve bel fıtığı gibi çeşitli hastalıklara yol açar Domuz eti devamlı yenirse, vücuttaki sert kıkırdak maddesinin yerini, domuzdan geçen sümüksü bağ dokusu alır Bunun sonucu olarak, kıkırdak yumuşar; vücut ağırlığına tahammül edemeyerek altında ezilir Böylece, eklemlerde bozulmalar meydana gelir Domuz eti yiyenlerin elleri peltelesir, yağ tabakaları teşekkül eder Mesela yiyen kimse sporcuysa; yorgun, tembel ve hareketsiz olur Bazı futbolcular bu sebeple mesleklerinden olmuşlardır <br /><br />ASIRI BÜYÜME <br />Domuzda büyüme hormonu da çok fazladır Doğduğu zaman birkaç yüz gram olan domuz yavrusu, altı ayda yüz kiloya (!) erişir Bu kadar süratli gelişme, büyüme hormonunun fazlalığı sebebiyledir Domuz etiyle fazla miktarda alınan büyüme hormonu, vücutta doku şişliklerine ve iltihaplanmalara yol açar Burun, çene, el ve ayak kemiklerinin anormal bir şekilde büyümesine ve vücudun yağlanmasına sebep olur Büyüme hormonunun en etkili yönü, kanserin gelişmesine zemin hazırlamasıdır Nitekim domuz kesim işiyle uğraşanlar, erkek domuzların belli bir yaştan sonra kansere yakalandıklarını ifade ederlerDERİ HASTALIKLARI Domuz etinin ihtiva ettiği histamin ve imtidazol denilen maddeler, deride kaşıntı hissi uyandırır Ekzama, dermatit, nörodermatit gibi iltihabi deri hastalıklarına zemin hazırlar Bu maddeler ayrıca; kan çıbanı, apandisit, safra yolları hastalıkları, toplar ve damar iltihapları gibi hastalıklara yakalanma ihtimalini artırır Bu sebeple doktorlar, kalp hastalarına domuz eti yememelerini tavsiye ederler <br /><br />BIR HATIRA <br />Alman hekimi Prof Dr Reckeweg "Domuz Eti ve İnsan Sağlığı" adlı eserinde bir hatırasını şöyle anlatır: "Tedavi maksadıyla bir çiftçi ailesinin biraz sapa yörede bulunan çiftliğine gitmiştim Babada müzmin antroz (dejeneratif eklem hastalığı) ve kalça eklemi iltihabı vardı Ayrıca karaciğerinden de rahatsızdı Annenin bacaklarında varis ve eziyet verici <br />kaşıntısı olan egzama vardı Ailenin kızları ise, kalp yetmezliği ve romatizmadan rahatsız idi En sağlıklıları görünmesine rağmen oğulları da anjin sonrası kalp yetmezliğinden ve kan çıbanından müşteki idi Evin öbür kızı ise müzmin bronşitten muzdarip idi Oğullarından bir diğeri de, "domuz kıllanması" ve müzmin plörite yakalanmış olup, devamlı tekrar eden fistül ifrazatından rahatsız idi Yukarıda sakinlerinin hastalıklarından uzun uzadıya bahsettiğim çiftlik evinde muayene sırasında garip bir olaya şahit oldum Ailenin arasında iri cüsseli bir domuz hiç istifini bozmadan aşağı doğru sarkan kalın bir ağaç dalına abanarak sırtını kaşıyordu Hastalara "Oradaki domuzu görüyor musunuz? <br />Onun kaşınmasına ve iltihaplara yol açan maddeleri, etiyle beraber siz de yiyorsunuz İşte bu maddeler, sizdeki hastalıkların yegane sebebidir" dedim Yukarıda kendilerinden bahsettiğim, Kara Ormanlar havalisinde oturan benzeri çiftlik sahiplerinden verdiğim nasihati dinleyenler, domuz eti yemekten vazgeçerek hastalıklarının çoğundan kurtuldular Şimdi o çiftliklerin etrafındaki otlaklarda İslam ülkelerinde olduğu gibi küçük koyun sürüleri yayılıyor" <br />DOMUZ ETİ VE TRİSİN <br />Domuz eti ile insana bulaşan tehlikeli hastalıklardan birisi de Trişin [oku: Trischin] hastalığıdır Domuzlar bu hastalığı trişinli fare yemek veya trişinli domuz eti ile beslenmekle alırlar Fakat Trişin domuzlarda ağır bir hastalık yapmazHalbuki insanlarda, çok tehlikeli ve öldürücü bir hastalık meydana getirir Domuz etiyle alınan Trişin kurtçuklar, mide ve bağırsak yoluyla kana geçer Böylece de, bütün vücuda yayılırlar Trişin kurtçukları özellikle çene, dil, boyun, yutak ve göğüs bölgelerindeki kas dokularına yerleşirler Çiğneme, konuşma ve yutma adalelerinde felçler meydana getirirler Yine kan damarlarında tıkanıklığa, menenjit ve beyin iltihabına sebep olurlar Bazı ağır vakalar, ölümle sonuçlanır Bu hastalığın en kötü tarafıysa, kesin bir tedavi şeklinin olmamasıdır Trişin hastalığı, bilhassa Avrupa ülkelerinde yaygındır Sıkı veteriner kontrolleri yapılmasına rağmen, İsveç, İngiltere ve Polonya'da Trisin salgınları görülmektedir Yurdumuzdaysa, yerli Hıristiyanların dışında Trisin hastalığı görülmemiştir <br /><br />GIDALAR VE İNSAN MİZACI <br />İnsan ve hayvanlar, yedikleri gıdaların az-çok tesirinde kalırlar Mesela kedi, köpek, aslan gibi et yiyen hayvanların yırtıcı; koyun, keçi, deve gibi ot ile beslenen hayvanlarsa daha uysal ve yumuşak huylu oldukları malumdur Bu durumda, insanlar için de geçerlidir Nebati gıdalarla beslenenlerin, genellikle halim-selim; et ve et ürünleriyle beslenen insanların ise daha sert mizaçlı oldukları tespit edilmiştir Domuz, dişisini kıskanmayan bir hayvandır Domuz eti ile beslenen insanlarda, kıskançlık hissinin zayıfladığı veya dumura uğradığı gözlenmiştir Fransız filozoflarından Savorin de beslenmenin mizaç üzerindeki bu tesirine çok önem vererek, "Bana ne yediğini söyle, senin ne olduğunu haber vereyim" demiştir

ZEHİRLİ MADDELER Domuz eti çok yağlıdır Yenildiği takdirde, bu yağ kana geçer Böylece kan, yağ tanecikleriyle dolmuş olur Kandaki bu fazla miktardaki yağ; atar damarların sertleşmesine, tansiyon yükse…

Devamı »