Hastaların erişkin aknesinin tedaviye dirençli olduğunu kabullenmesinin ve hekim tarafından önerilen tedavileri bıkmadan uzun süreli devam ettirmelerinin önemine değindi. Akne, ergenlik çağındaki erkeklerde daha sık görülüyor.

Baş etme yöntemleri nelerdir?
Gençler ve ergenlik çağındakilerin ortak sorunu olarak bilinen “Akne” dermatoloji kliniklerine başvuru sebepleri arasında ilk sıralarda yer alıyor.

Günümüzde 25 yaş sonrasında da giderek artan bir problem haline gelmeye başlayan aknelerin (sivilce) uygun tedaviyle kontrol altına alınabileceği biliniyor. Akne, 15–45 yaş aralığında dermatoloji kliniklerine başvuru nedenleri arasında diğer hastalıklara göre açık ara önde. Ergenlik çağında erkeklerde daha sık görülen akne, erişkinlik döneminde ise daha çok kadınları etkiliyor. Erişkin akneleri olarak adlandırılan 25 yaş sonrası akneler, ağırlıklı olarak ağız ve çene çevresinde uzun süre devam eden derin yerleşimli lezyonlar şeklinde olup, kaşıntı ve ağrı gibi yakınmalara yol açabiliyor.

Akneler, ergenlikten beri hiç sönmeden devam ettiği “persistan akne” ve, 25 yaş ve sonrasında ortaya çıkan “geç başlangıçlı akne” olarak iki şekilde görülebiliyor. Erişkin yaşlarda daha çok kadın hastaları etkileyen problem, genellikle hafif seyretme eğiliminde oluyor.

Klasik olarak akne oluşumu, derideki yağ bezleri tarafından üretilen sebumun, gözenekleri tıkaması, bakterilerin buralara yerleşmesi ve bunun sonucunda iltihaplı sivilcelerin gelişmesine bağlıdır. Erişkin aknesi ise daha karmaşık, henüz tam olarak nasıl ortaya çıktığı yeterince aydınlatılamamış bir akne çeşididir.

Aknenin erişkin yaşta görülmesine neden olduğu düşünülen faktörlerinden “Androjen (erkeklik) hormonlarına aşırı duyarlılık ya da bunların fazla üretimi, doğum kontrol hapları arasında androjenik özelliği yüksek olanların kullanımı, stres, dirençli bakterilerin kıl kökü ve yağ ünitelerine yerleşmesi, hava kirliliği, yetersiz uyku, sigara akne oluşumuna neden olan faktörler arasındadır.

Erişkin aknesi, tedaviye dirençli oluyor. Bu nedenle arka arkaya farklı tedavilerin denenmesi gerekebilir. Akne tedavisinde elimizdeki en güçlü ilaç olan isotretinoin tedavisi sonrası bile tekrarlama oranı %32’dir. Çoğu ilaç, ergenlerin yağlı derisinin ihtiyaçlarına göre formüle edildiğinden daha kuru olan erişkin derisinde problem yaratabilir. En etkili tedavi çoğu zaman deneme yanılma yöntemiyle bulunur. Bu nedenle farkı tedavilerin bıkıp usanmadan denenmesi gerekebilir. En doğru tedavi yöntemine ulaşıldığında ise tedavinin başarısının sürekli olması için düzenli bir şekilde tedaviye devam edilmesi gerekir.

Akne tedavisinde ek olarak diğer yapılması gerekenler:
Sigaranın erişkin aknesini ortaya çıkaran faktörlerden biri olduğu kanıtlanmıştır.

Ayrıca aknenin şiddeti içilen sigara miktarına bağlı olarak artmaktadır.

İyi beslenme ile akneyi tedavi edemeyiz ancak iyi yönde etkileyebiliriz. Bunda glisemik indeksi yüksek olmayan gıdalarla beslenme alışkanlığı geliştirmek mevcut çalışmalar ışığında önemli bir faktör olarak ortaya çıkmaktadır.

Akne tedavisinde salisilik asidli peelingler etkili ve güvenilir olmaları nedeniyle özellikle tercih edilen ve erişkin aknesini kontrol altına almak için dönem dönem uygulanması önerilen peeling çeşidir.

    *Cilt kurutmayacak yumuşak bir ürünle günde bir ya da iki kez temizlenmelidir.

    *Aşındırıcı yapıda ve cildi tahriş edici temizleyicilerden kaçınılmalıdır.

    *Kapatıcı makyaj malzemelerinden, saç spreylerinin ve jölelerin cilde temasından kaçınılmalıdır.

    *Orta şiddetli olgularda hekim önerisi ile kullanılacak topikal (sürülerek kullanılan) ya da ağızdan alınan antibiyotikler, düşük androjen hormon içerikli doğum kontrol hapları yararlı olabilmektedir.

Anadolu Sağlık Ataşehir Tıp Merkezi
Deri Hastalıkları Uzm. Dr. Sadiye Kuş

Kaynak: HTHayat
 

0 yorum:

Yorum Gönder

 
Top