En kaliteli güzellik ürünlerini kullanıyor, yediklerinize dikkat ediyor ve egzersizlerinizi bir gün bile aksatmıyorsunuz. Yine de cildiniz mükemmel gözükmüyor. Acaba bu noktada suçlanması gereken süper sağlıklı alışkanlıklarınız olabilir mi?
Sadece sebze, meyveden oluşan bir beslenme tarzı, sıkı sıkıya bağlı olduğunuz spor rutininiz ve durmadan içtiğiniz vitamin deposu meyve suları, her ne kadar kendinizi çok iyi hissetmenizi sağlasa da, görüntünüze pek de sandığınız kadar iyi gelmeyebilir. Hatta iyi gelmek bir yana, bazı önemli besin gruplarını hayatınızdan tamamen çıkarmak ve fanatik bir şekilde her gün spor yapmak, yarar sağlamak yerine, cildinize, saçlarınıza ve dişlerinize zarar bile verebilir. Tüm bu anlattıklarımız size tanıdık geldi mi? O zaman şimdi tüm alışkanlıklarınızı, günahları ve sevaplarıyla tek tek gözden geçirmenin zamanı gelmiş demektir. Uzmanların eşliğinde hazırladığımız yazımız bu konuda size yol gösterebilir.
Egzersiz rutininiz olimpik bir atletinkinden farksızsa, sosyal hayatınızın bundan muzdarip olduğunu tahmin etmek pek de güç olmayacaktır. Üstelik aklınızın kıyısından geçmese bile aşırı egzersiz arkadaş ilişkilerinize olduğu kadar, güzelliğinize de zarar verebilir. Peki, yaptığınız egzersiz miktarının
aşırı olup olmadığından emin değilseniz? Fitness eğitmenlerine göre, günde en az iki sefer ya da haftanın yedi günü hiç ara vermeden egzersiz yapmak işi abarttığınızın göstergesi. Güzellik uzmanları ise meseleye bambaşka bir açıdan bakıyor ve özellikle yoğun tempoda koşan kadınların erken yaşlanma riskiyle karşı karşıya kaldıklarını anlatıyorlar. Bunun başlıca iki nedeni var; öncelikle koşu sırasında yumuşak dokuların aşağı-yukarı sürekli gidip gelmesi cildin sıkılığını ve elastikiyetim olumsuz şekilde etkiliyor. Ayrıca spor dışarıda yapılıyorsa türlü hava koşullarına maruz kalmak, ciltte tahrişe yol açabiliyor.
Pek çok kadın koşarak vücutlarındaki yağ oranının azalacağını ve bunun da olduklarından çok daha genç göstermelerine yardımcı olacağını düşünüyor: Bu düşünce elbette büyük ölçüde doğru. Fakat işin pek göz önüne alınmayan kısmı ise bunun cildi baskı altına sokup, yaşla birlikte azalan dayanıklılığını tehlikeye atması. "Cildinizde henüz pek bir olumsuz işaret görmeseniz bile, yoğun koşu programının metabolizmanız üzerindeki etkilerini unutmayın" diyor uzmanlar. Ekledikleri bir diğer şey de, haftanın bir günü spor yapamadığınızda kendinizi yiyip, bitirmemeniz gerektiği. Çünkü zaten sosyal ve iş hayatı yeterince yoğun olan birinin haftada iki hatta bazen bir gün bile spor yapması son derece ideal bir rutin.
Unutulmaması gerekiyor ki, formda kalmak için ihtiyacımız olan dengeli bir şekilde spor yapmak. Ve ne yazık ki, pek çok kişi burada 'dengeli' kelimesinin tam olarak ne anlama geldiğini bilmiyor.
Bir de bunu deneyin: Egzersiz yoğunluğunuzu biraz azaltmaya bakın; ancak hemen korkmayın. Size ya egzersizlerinizi ya cildinizin güzelliğini seçin diyecek değiliz: Yoğun koşuların yerine tempolu yürüyüşe geçebilir, cildiniz üzerindeki baskıyı büyük ölçüde azaltabilirsiniz. Üstelik cildiniz daha hafif egzersizler sayesinde kendisini yenileme imkanı da bulacaktır. Her gün, örneğin yarım saat düzenli koşan biriyseniz ve bundan kesinlikle vazgeçemiyorsanız, önerimiz, rutininizi hiç değilse haftada bir gün yürüyüş, bir gün koşu olarak ayarlamanız.
Güzel bir öneri: Açık havada koştuğunuz günlerde, cildinizi güneşin zararlı etkilerinden korumak için mutlaka güneş koruyucu ürün kullanın.
Vejetaryenlik son derece etik bir tercih olabilir, doğru. Ancak, belli besin gruplarını hayatınızdan çıkarmak ve ardından da dengeli bir beslenme düzenini benimseyememek cildiniz adına korkunç bir hata olabilir. Bilindiği gibi cilt hücreleri son derece hızlı bir şekilde -ortalama 28 ve 31 günde bir- yenileniyor. Bunu sürdürmek için de gerekli miktarda protein, karbonhidrat ve yağa ihtiyaç duyuyor. İşte bu nedenle ciddi beslenme eksiklikleri cildin kendisini yenileme sürecini önemli şekilde etkiliyor. Vejetaryen tipi beslenme tarzı, bol bol meyve ve sebze yediğiniz için C vitamini açısından zengin olabilir ve bu da cildinize iyi gelebilir. Ancak yine de bu tip beslenme; demir, temel yağ asitleri ve B12 gibi sadece hayvansal gıdalarda bulunabilecek besin maddelerinden yoksundur. Bu önemli vitaminlerin eksikliği mat, nemsiz ve erken kırışan hatta sık sık sivilce sorunu yaşayan bir ciltle baş başa kalmanıza yol açabilir.
Bir de bunu deneyin: Bu durumda yapmanız gereken en önemli şey, omega 3 (alfa linolenik asit) ve omega 6 (linolenik asit) gibi cildin nem dengesinin korunmasına yardımcı olacak temel yağ asitlerini almaya dikkat etmek olmalı. Bunlar, cilde ihtiyaç duyduğu nemi sağlar ve ince çizgilerin oluşumunu önler. Ceviz, fındık gibi kabuklu yemişlerden bolca tüketmek, yemeklerde ayçiçeği yerine soya yağı kullanmak da, daha faydalı yağlar içerdikleri için daha akıllıca olacaktır.
Güzel bir öneri: Yağ asitleri içeren besin takviyeleri almanıza rağmen cildiniz hâlâ kuru ve pul pul mu? O zaman yoğun nem takviyesi yapan bitkisel cilt maskeleri uygulayabilirsiniz.
Hafta sonları düzenli olarak tenis oynuyor, fırsat buldukça bisiklete biniyor, kışları asla kayağa gitmekten vazgeçmiyorsanız; evet, kaslarınız için çok iyi bir şey yapıyor olabilirsiniz. Peki ya cildiniz? Uzmanlara göre, açık havada yapılan bu sporlar, birkaç nedenden ötürü cildinize büyük zarar veriyor olabilir. Bunlardan ilki elbette güneş ışınlarının olumsuz etkisi. Üstelik UVA (cildin en derin tabakalarına kadar ulaşanlar) ışınlarının zararlı olması için her zaman da havanın güneşli olması gerekmiyor. Bu ışınlar, kapalı havalarda da, bulutların arasından sızarak, siz hiç hissetmeseniz bile, cildinize zarar vermeye devam ediyor.
Bu sporların cilt üzerindeki bir diğer olumsuz etkisi de, cildin yüzeyine yakın kılcal damarları genişleterek istenmeyen bir kırmızılığa yol açmaları. Eğer spordan sonra hafif ve sağlıklı görünen bir pembelik oluşuyorsa bu çok da kötü bir durum değil. Ancak yanaklarınızdaki kırmızılık uzun süre geçmiyorsa, bu, damar çatlamalarıyla karşı karşıya kaldığınızı gösterir.
Bir de bunu deneyin: Yüzünüzü koruyacak siperlikli bir kasket, şapka ya da gözlük kullanmayı ihmal etmeyin.
Güzel bir öneri: Cilde hafif renk de kazandıran güneş koruyuculu nemlendiricileri ihmal etmeyin.
Meyve sularıyla aranız çok iyiyse
Güne büyük bir bardak karışık meyve suyuyla başlamanın çok sağlıklı bir alışkanlık olduğunu düşünebilirsiniz. Bu gerçekten de, günlük meyve ihtiyacını pratik şekilde karşılamak için akıllıca bir yoldur. Ancak unutmayın ki, marketlerdeki bazı hazır meyve suları neredeyse bir bardak kola kadar (100 ml'de yaklaşık 10 gr) şeker içerebiliyor. Ve ne yazık ki, bol miktarda şeker tüketmek kandaki insülin miktarının birden bire aşırı miktarda artmasına yol açabiliyor. Bu durum dokularda bazı olumsuz yapısal değişikliklere neden olup, cildin incelmesine ve kolayca kırışmasına yol açabiliyor.
Bir de bunu deneyin: Bir meyve suyu alırken mutlaka etiketini okuyun ve içeriğindeki şeker miktarını kontrol edin. Ayrıca, aldığınız bu tip ürünlerde mısır şurubu, bal ve fruktoz gibi maddelerin olup olmadığına dikkat edin. Eğer bu hatayı bir süredir yaptığınızı fark ettiyseniz, bundan sonra bol bol somon gibi sağlıklı temel yağlar içeren besinler tüketmeniz kandaki insülin seviyenizi dengeleyip, şekerin cildinize verdiği zararı bir ölçüde telafi edebilir.
Güzel bir öneri: Tatlı krizlerinizle baş edemiyorsanız tahriş olan cildinizi yatıştırabilecek mineralli spreyleri kullanabilirsiniz.
Cosmopolitan
0 yorum:
Yorum Gönder