Birinci aşama:
"Hayat güzeldir!" Güzeldir, müthiş hissettirir, hep sürecekmiş gibi gelir. Gözlerinizin içi güler, canlısınızdır, yepyeni hayalleriniz vardır. Hoşunuza gitmeyen bir şeyler gördüğünüzde onu görmezden gelebilirsiniz. Sevgilinizle, birbirinize aşkınızı göstermenin yaratıcı yollarını arar durusunuz.
Ayrıyken o aklınızdan hiç çıkmaz. Kimileri bu duyguyu, "ruh eşimi buldum" diye tanımlar. Neticede aşkınızın en "aklı bir karış havada" dönemini yaşıyorsunuzdur. Bir "mucize" midir ki? Değildir! Bunun adı "fenotalemin"dir. İlişkinin bu aşamasında vücut fenotalemin adlı hormonu salgılar ve işte bu madde enerjiyi arttırır, kendinizi iyi hissetmenizi, daha az acı duymanızı sağlar, yemek yemeyi unutturur. Gece saat 4′e kadar sevgilinizle takılıp, ertesi sabah işe hala enerjik gidebilmenizin sırrı fenotalemindir.
Siz fenotaleminin sarhoş edici etkisi altında bu duyguyu tüm hayata yaymanın yolunun evlilikten geçtiğine inanırsınız ve evlenirsiniz…
İkinci aşama: "Bu o mu?"
Sakin olun, sadece fenotalemin azalıyor! Belki birkaç ay, belki birkaç yıl sonra artık hayal aleminden kurtulup karşınızdakinin kötü yönlerini de keşfetmeye başlarsınız. "O değişti, çok değişti" dersiniz. Halbuki o hep böyleydi ama siz onu böyle görmek istemiyordunuz. Küçücük sorunları büyütüp büyütüp ciddi gerginlikler yaratırsınız. Onu suçlarsınız; halbuki ortada suç falan da yoktur…"Yoksa ben hata mı yaptım? " bu safhanın favori cümlesidir.
Bu noktada iki kişi arasında güç savaşı da başlar ve kazanmak, birlikte olmaktan daha önemli hale gelir. İki kişi birbirini durmadan eleştirir. Aşk göstergeleri, romantik anlar, saygı neredeyse kaybolur.
Bu dönemde insan umutsuzluğa kapılır. O kadar huzursuz olur ki, etrafındakiler "boşan da kurtul" demeye başlar. Bu safhayı sağlıklı biçimde atlatamayanlar ya boşanır ya da çocuklar ya da değişik sebepler yüzünden boşanamaz. "Aynı çatı altında aşkımız bir yalanmış" meselesi. Bu duyguyu az ya da çok şiddetli olarak her çift yaşar. Ama çok ileri derecede hastalıklı hale gelmediyse durumu kurtarmak mümkündür.
Üçüncü aşama: "Bir ihtimal daha var"
Bütün o gerginliğin içinde ikiniz de kendinizi endişeli, karışık, korkulu, güvensiz hissedersiniz. Ama ilişkinizi değiştirme gücü de sizin, ikinizin elinde. Bu aşamada eğer isterseniz, kendiniz ve eşiniz hakkında yeni şeyler öğrenirsiniz. Evliliği, ilişkinizi yeniden keşfedersiniz. Bunu yapmanın değişik yolları var:
1- 30 yıldır evli ve de mutlu olan bir çifte mutluluklarının kaynağını sorun. Zor zamanlarda ne yaptıklarını, birbirlerine tahammül edemez olduklarında nasıl davrandıklarını…
2- Kişisel gelişim ve ilişkiler üzerine kitaplar okuyun. Her kitapta ilişkinize bakışınızı değiştirecek bir cümle olsa bile değer.
3- Kendinizi dinleyin, bu ilişkideki yanlışlarınızı gözden geçirmeye çalışın. Ne de olsa tatsızlığın yaratıcılarından biri sizsiniz. Hoşunuza gitmeyen davranışlarınızı değiştirmek için bir adım atın.
4- Eğer bunların yeterli olmayacağını düşünmüyorsanız artık giderek çoğalan evlilik danışmanlarından birine başvurabilirsiniz.
Dördüncü aşama: "Nirvana!"
İlişkinize biraz yukardan bakmayı başarıp hem kendinizi hem de eşinizi doğru değerlendirebildiğiniz aşamadır bu. Karşınızdakini her şeye rağmen sevmeyi başarmışsınızdır. Birbirinize saygı duyar ve birbirinizi takdir edersiniz. Artık onu istediğiniz ya da hayal ettiğiniz kalıba sokmak için çabalamak takıntısından kurtulmuşsunuzdur.
Bu aşamaya ancak zorlu yollar aşılarak gelinebilir, ama karşınızdaki doğru kişiyse mutlaka gelinir. Tavsiyemiz odur ki, sadece yürütmesi zor diye, ilişkinizden, evliliğinizden kolayca vazgeçmeyin çünkü siz değişmediğiniz sürece her ilişkinin dönüp dolaşıp geleceği noktalar da benzerdir.
0 yorum:
Yorum Gönder